İktidar çanak çömlek patlattı

Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Cemil Çiçek, Erdoğan'ın dış politikada izlediğim yol ile ilgili olarak "Siyasette adama kirlettiği testiden su içirirler" yorumunda bulundu. Halktv.com.tr yazarı Mehmet Tezkan, Cemil Çiçek'in sözleri üzerine bir yazı kaleme aldı.

Ulaştırma Bakanı methiyenin daniskasını patlatmış. Zirve yapmış…

Demiş ki: ‘Sayın Cumhurbaşkanı’na Türkiye yetmiyor, dünyayı yönetiyor’

Yönetiyor mu?

Yönetmeye mi soyundu?

Yönettiğini mi zannediyor?

Dünyayı yönetip yönetmediği tartışılır. Ama şu gerçek; dünyayı yönetmeye soyundu…

Bu yüzden Türkiye halde ya!...

Türkiye bana yetmiyor dedi, Ortadoğu’yu dizayn etmeye kalktı, Araplara yön vermeye soyundu. Çevresi, medyası ve alkışçıları ‘oyun kurucu ülke olduk, emperyal devlet olduk, sözü dinlenir ülke olduk, dünyanın gıptayla baktığı vizyon sahibi liderimiz var’ söylemiyle koltuklarını kabarttı…

Methiye yarışı başladı. Bu gazla…

Macron’a ‘zihinsel noktada tedaviye ihtiyacı var’ diye fırçayı bastı…

Merkel’i Naziler gibi davranmakla suçladı…

Hollanda yönetimine ‘bunlar faşist, bunlar Nazi kalıntısı’ diye bağırdı…

Ortadoğu malumunuz…

Mısır’da Sisi tu kaka. Suriye’de Esad katil. Irak yönetimi mezhepçi. BAE darbecilerin işbirlikçisi, Suudi Arabistan gazeteci katili. Yunanistan’ı defterden sildik.

İsrail?

O ezeli düşman. Terör devleti…

Erdoğan sınırlarımız dışına böyle çıktı. Dünyayı yönetmeye böyle kalktı. Veya dünyayı böyle yönetmek istedi, bütün ülkelere ayar vermeye çalıştı. Bunu yaparken Türkiye’nin ayarı bozuldu.

Türkiye’nin ayarını bozdu demek daha doğru olur…

Ne yaparsam doğru yaparım. Millet arkamda. Seçimi kazandığıma göre kimse itiraz etmeyecek, herkes sözümü dinleyecek, yaşantısını buna göre ayarlayacak. Bunu karşı çıkan mille iradeye karşı çıkmış olur. Bana karşı duran devleti karşısına almış olur’ anlayışını ülkeye yerleştirmeye çalıştı.

Dışarıda sözü dinlenen lider…

İçeride itaat edilmesi gereken Reis…

Çizilen portre, biçilen elbise buydu…

Sonuç?!...

İçte de dışta da kelimenin tam anlamıyla fiyasko. Büyük yıkım, büyük savrulma…

İçeride fakirlik diz boyu. İnsanlar geçinemiyoruz diye feryat figan halinde. Dolar aldı başını gidiyor. Enflasyon üç haneye merhaba dedi. Enflasyonla büyüme çabası yavaş yavaş düş kırıklığına dönüşüyor. İşsizlik desen tek haneye inmiyor. Zaten büyüsek ne olacak ki… Buna hormonlu büyüme, balon büyüme, fakirleştiren büyüme diyorlar…

Türkiye’nin göçmen cenneti, göçmen yarımadası, göçmen deposu olması da cabası…

Uzatmayayım… Dar bir grup dışında herkes mutsuz, herkes geçecekten umutsuz, herkes öfkeli. Gallup’un 116 ülkede yaptığı anket sonucunu görmüşünüzdür. Türkiye en öfkeli en stresli, en az gülümseyen, hayattan en az keyif alan ülkeler listesinde ilk sıraları kimseye bırakmadı.

En öfkeli ülkeler listesinde Irak birinci Türkiye ikinci. Hayattan en az keyif alan ülkeler sıralamasında Lübnan birinci Türkiye ikinci. En az gülümseyen ülkeler listesinde Türkiye birinci.

Bu halde nasıl gülelim ki…

Bir gün önce herhangi bir şeye gülümsediniz mi veya kahkaha attınız mı sorusuna en fazla hayır Türkiye’den çıkmış!..

Memleket yangın yerine dönmüşken biri herhangi bir şeye gülse kahkaha atsa valla deli derler!..

İçeride durum bu, dışarıda ise geri vitese taktık. Zamanı geriye sayıp ilişkileri beş yıl, on yıl önceye çevirme çabası içindeyiz.

Fırça atmayı bıraktık zaruretten gül atıyoruz.

Zaruret parasızlık!..

Cemil Çiçek dış meseleler konuşulurken demiş ki; ‘siyasette adama kirlettiği testiden su içirirler’

Fazla söze gerek yok. Çiçek meseleyi tek cümlede anlatmış.

Türkiye Haberleri