Yavuz Ağıralioğlu’nun TBMM’de yaptığı açıklamalar İYİ Parti içinde rahatsızlık yarattı.
İYİ Partili üst düzey bir yetkili Meral Akşener’in Altılı Masa’ya geri döndüğü 6 Mart’ta Başkanlık Divanı’nı topladığını, Ağıralioğlu’nun toplantıya katıldığı halde söz alıp eleştiri getirmediğini ve oylamada da el kaldırdığını söyledi.
İYİ Partili yetkili, bu toplantıda Başkanlık Divanı’nda olmayan kimi milletvekillerinin de olduğunu söyledi.
İYİ Partili yetkili şöyle dedi:
“Toplantıda itiraz eden vardı ana Ağıralioğlu onların arasında değildi. İsmail Tatlıoğlu söz alıp konuştu. Ağıralioğlu yanındaydı, o söz almadı. Defaaten farklı toplantılar oldu. Oralarda da söz alıp itirazını dile getirmiş değil. ‘Biz niye bu haltı yedik’ demedi kimse.”
İYİ Partili yetkili, Ağıralioğlu’nun toplantı yapacağından Meral Akşener’in bilgisi olmadığını belirterek, “İzin aldığı doğru değil” dedi. Yetkili, Akşener’in huzurluğu fark etmesi üzerine Ağıralioğlu’nu davet ettiğini kaydetti. Ağıralioğlu’nun bu görüşmede Akşener’den genel başkan yardımcılığı istediğini söyledi.
Bu iddiaları Ağıralioğlu’nu sordum.
- Meral Akşener’den genel başkan yardımcılığı istediniz mi?
“Propaganda gücümüze ilgili partinin sesinin daha kuvvetli çıkabilmesine gayret etmek lazım” dedim. Politik olarak dışarıya değil, içeriye çalışabilirim. Onun için “Sizin bana verebileceğiniz kuvvet, benim verimliliğimi çok arttırır” dedim. Hepsi bu.
- Genel başkan yardımcılığı talebi değil mi bu?
Genel başkanların statü değişikliklerinin beraberinde getirdiği söz kuvveti propagandada bir güçtür. Bu işlerle alakalı sahada görev alacaksam kuvvete ihtiyacım var.
- Talebiniz genel başkan yardımcılığına denk düşüyor.
Pazarlık gibi bir süreçten bahsetmiyorum ki. Bu kuvvetlendirmek demektir. Çünkü “Yavuz Ağıralioğlu susturuldu, konuşması istenmiyor, görevinden el çektirildi” filan… HDP ve CHP’nin milletvekilleri tarafından bu şekilde konuşuldu, “Kıymeti harbiyesi yoktur”a kadar giden. Genel başkan tekrar propaganda takımına aldı mı, bu şu demektir: “Bu sözün kuvvetini partim için uygun buluyorum.”
- O gün görev verilse aynı açıklama yapar mıydınız?
Aynı şeyleri söylerdim. Ben partimi ilzam edecek birşey demedim ki, partiye yapılanlara kızdım. HDP’nin masaya bu şekilde dahil olması, aday çıkarmaması, Akşener’in önceki şerhlerinin hilafınadır.
- Altılı Masa’ya dönen Akşener, cumhurbaşkanlığını bölücülük masasına yaptırmakla da suçlanmış olmuyor mu?
Ben kendimi de ayırdım, partimi de ayırdım. “Partimde bir Allahın kulu, bir namussuz yoktur” dedim, “Buna tevessül edecek.” Haşa huzurdan, partim PKK’ya tebessüm etti. Böyle bir şey denmez. Denmesin diye önünü aldım.
- 6 Mart’ta Başkanlık Divanı’nda itiraz etmediğiniz doğru mu?
Divan’da oy hakkım yok zaten. Divan’a giremiyorum bile. O gün kapıda genel başkan beni görünce “Gel otur” dedi. Oturdum. Toplantı bitmişti zaten, genel başkan üzgün. İki üç kişi itiraz etti. Ben demek istedim birkaç şey. El kaldırdım. Baktım, genel başkan “Gideceğim” kıvamında. “Zaten bu bir karar toplantısı değil” dedi. El kaldırdık, kabul edenler, etmeyenler. Herkes el kaldırdı. Ben de kaldırdım. Dedi ki “Sen niye kaldırıyorsun? Hem konuşma yapmadın, hem de söz hakkın yok.” Dedim ki “Genel başkanın moral motivasyonu için kaldırıyorum.” Bir karar toplantısı değildi. Kararda imzam ve yetkim yok.
- BBP’de liderlik iddianız olduğu doğru mu?
Asla böyle bir şey yok.
- İyi Parti’den ayrılık düşünceniz var mı?
Ben partimde mücadele ediyorum. Partimin politik varlığının doğru koordinatlara geçtiği andan itibaren demokrasiye kazandırdığı yeri görüyorum.
- Şu son bir haftada AK Parti ya da MHP’den size bir teklif geldi mi?
Hayır, şöyle şey olur. Onu kendileri de hakaret addederler, nezaketsizlik sayar, yapmazlar.