Halk Sağlığı Uzmanlarının raporu çok çarpıcı: İlk 48 saat arama kurtarma yapılamadı

halktv.com.tr yazarı İsmail Saymaz Halk Sağlığı Uzmanları'nın (HASUDER) raporunu yazdı.

Halk Sağlığı Uzmanları Derneği’nden (HASUDER) dört profesör, bir uzman ve bir araştırma görevlisi depremin yerle bir ettiği Hatay’ın Antakya, Defne, Belen, Samandağ, Kırıkhan, Arsuz, Dörtyol ve İskenderun ilçelerini alt gün boyunca gezdi, 49 sayfalık sarsıcı bir rapor hazırladı.

Raporda, bulgular şu şekilde sıralanıyor:

Sınır Tanımayan Eczacılara izin verilmedi: Sınır Tanımayan Eczacılar-Almanya ekibi ile tanıştık. Bu ekip iki TIR dolusu tıbbi malzeme, ultrason gibi tanı olanakları ve 17 sağlık çalışanından oluşan ekiple depremin dördüncü gününden beri kendilerine izin verilmesi ve yer gösterilmesi için çaba gösterdiklerini anlattılar. Henüz hizmet sunmaya başlayamamışlardı.

Uyuz: Samandağ’dan dönerken Yukarı Dalyan köyünü ziyaret ederek, evleri yıkılmış 15 kişilik aileyle karşılaştık. Bir evleri yağmaya uğradığı için evlerini terk etmek istemiyorlardı. Yardım ulaşmamıştı. Yanımızdaki yiyecek, içecek ve hijyenik malzemeleri teslim ettik. Orta yaşlı bir kadın bedensel engelliydi ve koltuk değnekleri enkaz altındaydı. Aracımızdaki koltuk değneklerini verdik. Çocuklarda uyuz benzeri cilt bulguları vardı.

Çadır alanı bulunamadı: Kırıkhan Kasdal’da geçici barınma alanında kurulması planlanan çadır kampları ziyaret etmek istedik. Koordinat girerek aramamıza ve yetkililere sormamıza rağmen kamp alanını kurulmadığı için bulamadık.

Saçaklı - Suvatlı köyü yakınındaki geçici barınma alanı olarak belirlenen yerde, çadır ve konteyner kampı hazırlığının olmadığını, alanın kamp için uygun olamayacağını tespit ettik.

Kız çocuğundan haber yok: Saçaklı’da yıkılmış köy evi gördük. Ailenin iki üyesinin hayatlarını kaybettiğini, üç yaşındaki kızın yaralı olarak Reyhanlı Amerikan Hastanesi’ne götürüldüğünü ancak izini kaybettiklerini öğrendik. On gün bu kişilere yardım ulaşmamıştı, yanımızdaki yiyecekleri verdik.

546 kimsesiz çocuk: Prof. Gülşah Seydaoğlu ve 21 tıp öğrencisinin bulunduğu grup Adana Şehir Hastanesi’nde sahipsiz çocukların başlarında duruyor ve koruyorlarmış. 546 kimsesiz çocuk olduğunu ve 86’sının yakınlarına teslim edilebildiğini belirttiler.

İlk 48 saat arama kurtarma yapılamadı

Raporda ‘afet yönetimi’ başlığı altında şu tespitlere yer verildi:

İlk 48 saat: Ortak görüş, ilk 48 saatte sistematik olarak arama kurtarma çalışmalarına başlanmamış olmasıdır. İlk iki gün yalnızca bireysel çabalar, az sayıda gönüllüler ve yerel olanaklarla çalışmalarına başlanabilmiş olması, canlı kurtarılabilecek yurttaş sayısını sınırlamıştır.

Yardımda koordinasyonsuzluk: Yardımların sevk idaresinde koordinasyon eksikliği göze çarpmaktadır. Çok sayıda yardımın geldiği ancak ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmasında sıkıntı yaşandığı gözlenmiştir. Antakya ve Defne’de bazı sokaklarda açılmamış su şişeleri ve giyecekler etrafa saçılmışken, evlerinin yanında nöbet tutan veya kırsal alandakilerin gereksinimleri karşılanamamıştır.

En az 60 bin ölü: Hatay’da en az 60 bin kişinin enkazlaerda yaşamını yitirdiğine ilişkin tahminler yürütülmektedir. Sokaklarda cesetlerin olduğu, hastanelerde hasta ve cesetlerin yan yana olduğu bir dönem olduğunu belirtmişlerdir. Kırsaldakilerin, özellikle göçmenlerin bekletmeden kayıplarını toprağa verdiklerini belirttiler. Bu da kayda geçmeyen ölümlerin olabileceğini düşündürmektedir.

Güvenlik sorunu: İnsanlar binaların başında evleri korumak durumunda kalmıştır. Hırsızlık olaylarının yaşandığı belirtilmiştir.

Çadırlar yetersiz: Enkaz halindeki evlerinin önü ya da parklarda küçük çadır öbekleri gözlenmektedir. Üniversitede park halinde karavanlar bulunmaktadır. Kırsalda vatandaşların çadır talebi fazladır. Sağlıklı çadır olanağı kısıtlıdır. Vatandaşlar sera çadırlarını yaşam alanı haline getirmiştir. Buralarda en çok çocuk ve kadınlar yatırılmaktadır. Bu alanlar kişileri soğuktan koruyamamakta, kullanılan pestisitlerin (tarımda kullanılan kimyasal) mevcudiyeti gibi birçok açıdan sağlık riskleri içermektedir. Çocuklar için bu riskler daha büyüktür.

Çadır kamp alanlarının kamp ölçütlerine uygun kurulmadığı, çadırların birbirine çok yakın, bitişik ve iplerle birbirine bağlandığı gözlendi. Sobalar nedeniyle çıkan yangınlar sonucu yaralananlar ve karbon monoksit zehirlenmeleri başlamıştı. Yeterli tuvalet, el yıkama alanı ya da duş olanağı yoktu.

Çadır kamplarda uyuz olgularının sayısının arttığı haberlerinin gelmesi üzerine Türk Eczacıları Birliği ile iletişime geçilerek oral ivermektin gönderilmesinin uygun olacağı bildirildi. Uyuz ortaya çıkan çadırların kullanımı amacıyla buharlı ütü kullanılarak işleme tabi tutulması ve üç gün kullanılmaması önerildi.

Tuvalet: En çok Antakya, Defne ve Samandağ’da olmak üzere tuvalet sıkıntısı yaşanmaktadır. Tuvalet sayısı çok azdır ve bazıları gelişigüzel toprağa konmuş, su ve foseptik bağlantısı yapılmamıştır. Bu, halk sağlığını tehdit eder niteliktedir. Az sayıda bulunan çadır yerleşim alanlarında kadın ve erkek tuvaletleri yan yanadır. Bu alanların ayrılması ve kadın tuvaletlerinde güçlü çevre aydınlatmasının güvenlik açısından önemine değinilmiştir.

12 su kuyusundan biri: 17 Şubat ile şebeke suyu kullanılmıyor. Kuyu suyu kullanımının yaygın olduğu öğrenilmiştir. Antakya’da bir alandaki 12 kuyunun birinin işlev gördüğü saptanmıştır.

Çöp dağları: Çöpler kontrolsüzce dağılmış ve caddelerde çöp dağları oluşmuştur. Bir kısmı bulundukları alanda yakılarak azaltılmaya çalışılmıştır. Bölgeye gönderilen başta giysi yardımlarının da plansız kabulü ve dağıtım sorunları sonucu çöp niteliği kazandığı saptanmıştır.

Covid riski: Akut solunum yolu enfeksiyonları ve uyuz gibi endemik hastalıkların artışı bildirilmektedir. Kalabalık yaşam koşulları Covid-19 ve grip için risk oluşturmaktadır.

30 bin gebe kadın: Depremden kurtulanlar arasında yaklaşık 30 bin gebe kadın bulunmaktadır. Bu kadınlar içinde eşlerini, çocuklarını kaybetmiş olanlar mevcuttur.

AFAD gecikti

Raporda, ulaşılan sonuçlar şöyle:

Öngörüldü ama hazırlanılmadı: Hatay’da deprem olacağının öngörülmesine karşın, yapılan hazırlığın çok yetersiz kaldığı ortaya çıkmıştır. Öyle ki, depremde en sağlam durması beklenen AFAD, hastaneler ve sağlık kuruluşları, belediye binaları yıkılmış, ancak iki gün geçtikten sonra bölgeye arama kurtarma ekipleri sevk edilebilmiştir.

Hastaneye vaktinde ulaşamayınca öldüler: İlk günlerde acil sağlık hizmetindeki aksaklıklar, enkazdan sağ çıkarılan bazı yaralıların tam teşekküllü hastaneye zamanında ulaştırılamadığı için hayatını kaybetmesi, yaralı olarak hastanelere ulaştırılan çocuk ve bazı erişkinlerin kayıtlarının tutulmaması ve kendilerinden haber alınamaması gibi sorunlar, başarılı bir süreç yönetiminin uygulanamamasının sonuçları olarak karşımızda durmaktadır.

Bir hafta sonra sahra hastanesi: İlk bir haftada bağışıklama ve suların kontrolü konusunda işlem yapılamamıştır. Sağlık Bakanlığı bir hafta sonra sahra hastanesini kurabilmiş ve bulaşıcı hastalık ve salgın kontrolü amacıyla sahaya çıkabilmiştir.

AFAD yetersiz kaldı: AFAD hızlı yanıt vermede gecikmiş ve koordinasyonu sağlamakta erken dönemde yetersiz kalmıştır. Kamu ya da STK yetkililerinin ortak görüşü, karar süreçlerinin birleştirilerek tek elde toplanması ile bürokrasinin arttığı, potansiyelin kullanamadığı ve zaman kaybedildiğidir.

Risk yönetimi yapılamadı: Deprem sonrası böylesi bir yıkım, deprem öncesinde gereken risk yönetiminin yeterince yapılamadığını bir göstergesidir. Kayıpların büyümesinin nedeni başarılı bir risk yönetiminin olmayışıdır.

Yeni afetlere yol açmamak için: İlde iki katlı evler bile çokça hasar görmüş, çok katlı binaların birçoğu yıkılmıştır. İyileşme sürecinde aynı hatalara düşmemek son derece önemlidir. Şu anda bizi bekleyen tehlike, eski anlayışla eski yerlere benzer yapılar yapmak ve yeni afetlere doğru yol almaktır. Toplumun katılımıyla yeni bir anlayışla zeminle barışık, depreme dayanıklı sağlam yapılarla sağlıklı sürdürülebilir kentler hedefine doğru ilerlemek gerekir.

Türkiye Haberleri