Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 8 Mart’ta doktorlara yönelik yaptığı açıklama ilgi çekici biçimde yanlış anlaşıldı. Doktorların yurtdışına göçü son bir yıldır gözlediğimiz kaygı verici bir gelişme. Sadece Türk Tabipleri Birliği’ne (TTB) başvurup “Good Standing” belgesi isteyen doktor sayısı sert bir hızda artıyor. Bu belge eğer doktorsanız, yurtdışında çalışabilmek için alınan bir yeterlilik belgesi. 2 kurum veriyor bu belgeyi. TTB ve Sağlık Bakanlığı…
Sadece TTB’ye bu belgeyi almak için başvuran doktor sayısı 2012’de sadece 59’du. 2021 yılında bu sayı 2012’ye göre 23 katına çıkmış durumda. 2022’nin ilk ayında ise bu sayı 196 ile aylık rekorunu kırdı. Sadece Ocak ayını değerlendirirsek günde ortalama 6 doktor TTB’den yurtdışında çalışabilmek için belge istedi. Eğer yıl boyunca bu trend daha da artmaz ve bu şekilde devam ederse yaklaşık 2 bin 500 doktor yıl sonunda ülkeyi terk etmiş olacak. YÖK verilerine göre 2021’de Tıp Fakülteleri’nden 11 bin 409 öğrencinin mezun olduğu düşünülürse mezun olan her 4 doktora karşın 1 doktorun yurtdışına gitmek için TTB’ye başvurduğu anlaşılır. Halihazırdaki tıp öğrencilerinin de Almanca kurslarına akın ettiği konuşuluyor. Ancak bu konuya ilişkin gözlemlerden öteye geçen veri yok.
Fakat bu hesabı hakikatten uzaklaştıran bir başka veri daha var. Sağlık Bakanlığı da aynı belgeyi veriyor ve Bakanlık maalesef verileri yayımlamıyor. Dahası doktorların bu belgeyi almak için TTB’den çok Sağlık Bakanlığı’na başvurdukları düşünülüyor. Yani gerçek tabloyu ancak Bakanlık verileri açıklarsa görebileceğiz. TTB verileriyle Sağlık Bakanlığı verilerini toplayabilirsek kaç doktoru kaybettiğimizi öğrenebileceğiz. Bu veriyi yayımlayacak cesareti var mı Bakanlığın, bilinmez…
“Giderlerse gitsinler” doğru anlaşılmadı
Buraya kadar okuduklarınız doktorların yurtdışına göçüne ilişin maddi dayanaklardı. Fakat Tayyip Erdoğan’ın 8 Mart’ta yaptığı ve doktorların gündemine bomba gibi düşen açıklama doktorların göçüne ilişkin değildi. İlginç biçimde Erdoğan’ın açıklaması yanlış anlaşıldı. Erdoğan “Giderlerse gitsinler” derken, yurtdışına değil, özel sektöre giden doktorlardan bahsediyordu. (Merak edenler, metnin tam halini yazının altında bulabilirler)
Özel hastanelere ucuz işgücü havuzu
Tablo şu. Doktorların 14 Mart Grevi’nde de dile getirecekleri talepler, belli ki bir şekilde Erdoğan’ın önüne gelmiş. Ona doktorların şikayetlerini anlatan kişi “Efendim, kamudaki doktorlar şikayet ediyor, özele geçmeye başladılar” demiş. Erdoğan da “özele geçmelerinde ne mahsur var ki” diye düşünmüş olacak ki, 8 Mart’ta “Giderlerse gitsinler” demiş.
Bu haliyle, “sağlık sistemi bilinçli biçimde özel sağlık sektörüne ucuz işgücü sunuyor” desek yanlış olmaz. Kamudaki ücretleri baskılayan iktidar, özel sağlık piyasasında iş arayan doktor sayısını artırıyor ve günün sonunda özel sektördeki doktor ücretlerini de düşürüyor. Peki doktorların ücretlerini ödeyen kim? Her 100 doktorun 79’unun ücretini Sağlık Bakanlığı ve üniversiteler, 21’ini ise özel sektör ödüyor. Yani doktor ücretlerinin düşmesi devlet hazinesinin ve özel sektörün elini rahatlatıyor. Ne kadar rahatlatıyor acaba?
Doktor maaşları Hazine için çerez parası
2022 yılında Sağlık Bakanlığı bütçesi 116 milyar TL. Bu para toplama bütçe giderlerinin sadece yüzde 6,6’sı ediyor. Paranın da 21,5 milyar TL’si 13 şehir hastanesinin kira ve hizmet bedeli olarak ayrıldı. Bu para 13 şehir hastanesini işleten firmalara ödenecek. Peki personel giderlerinin yükü ne? Sağlık Bakanlığı Bütçesi içinde Sağlıkta Dönüşüm Programı öncesi, 2003 yılında yüzde 70 olan personel giderleri oranı 2022 yılında yüzde 33'e kadar gerilemiş durumda. O halde Hazine için kamudaki doktorların maaşı çerez parası. Demek ki hakikati anlamak için özel sektöre odaklanmak gerekiyor. Malum, doktorların ucuz işgücü olarak pazarlandığı saha burası…
Özel sağlık sektöründe hormonlu büyüme
Son 20 yıllık AKP iktidarı döneminde en hızlı gelişen sektörlerden biri sağlık sektörü oldu. BDDK verilerine göre bundan 15 yıl önce 2007 yılının ocak ayında “Sağlık ve Sosyal Hizmetler” sektörünün bankalara 1,2 milyar Dolar nakdi kredi borcu bulunuyordu. Bu tutan artan dolar kuruna rağmen 2022 Ocak ayında 2,7 milyar Dolar’a ulaşmış durumda. Borç artışını, sektörün ne denli büyüdüğünü anlamak için de kullanabiliriz. Yani özel sağlık sektörü hormonlu biçimde büyüyor. Hormonu ise sağlıkta halkın haklarını değil, piyasanın çıkarlarını gözeten politikalar veriyor.
Ancak bu büyümeye yakından bakıldığında bir başka manzara daha karşımıza çıkıyor. Sağlık sektörü sadece büyümüyor, artık “zincir hastaneler” de ortaya çıkmış durumda. Erdoğan “Giderlerse gitsinler” derken acaba bu zincir hastanelere ucuz işgücü havuzu hediye ettiğini farkında mı? Bilemeyiz…
Zincir hastanelerde ilk 5
Bu “zincir hastanelere” kısaca göz atalım. Hastane sayısına göre en büyük zincir Medical Park’ın. Grubun çoğu İstanbul’da olan 25 hastanesi var. Sermaye sahipliğinde ise yüzde 15,35’lik oranla AKP MKYK üyesi iş insanı Ethem Sancak’ın kardeşi Haydar Sancak’ın şirketi Sancak İnşaat var. Zaten Ethem Bey de ecza depoları olan bir isim. Bir diğer ortak ise Trabzonspor eski başkanı Muharrem Usta.
En çok hastanesi olan ikinci grup Acıbadem. Bu grubun 16 hastanesine karşılık 17 de tıp merkezi bulunuyor. Hastanelerin ortağı ve Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar. Kendisi aynı zamanda Türkiye Futbol Federasyonu eski başkanı.
Üçüncü sırada 13 hastane ile Medicana dördüncü sırada ise 11 hastaneyle Memorial bulunuyor. Memorial’i de içinde bulunduran Aydın Grup’un bünyesinde aynı zamanda bir zincir market olan A101’i de barındırması ilgi çekici bir detay.
Beşinci sırada ise 10 hastane ile bugünkü Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın uzun süre yönetiminde olduğu Medipol Grubu bulunuyor. Koca’nın, an itibariyle bu grupta bir görevi bulunmuyor ancak kendisi grubun sahibi pozisyonundaki Türkiye Eğitim ve Sağlık Vakfı’nın kurucusu pozisyonunda.
“Giderlerse gitsinler” denerek emekleri parasal anlamda değersizleştirilen doktorlar, eğer giderlerse bu patronlar için çalışacak ve doktorların haklı talepleri yerine getirilmezse Türkiye, on yıllardır övündüğü son yıllarda giderek yıpranan kamusal sağlık hizmetinden mahrum kalacak. Bu nedenle doktorlar 14 Mart’ta greve çıkarken biraz da biz yurttaşlar için mücadele ediyor olacak.