Bundan beş altı yıl önce olsa Macaristan seçim sonuçları gazetelere haber bile olmazdı. Televizyonlar yüzüne bakmazdı.
Ama bu kez farklı oldu. Pazar günü yapılan seçimin sonuçları hep muhalefet hem iktidar cephesinde yakından izlendi. Peki Macaristan’a bu ilgi alakanın sebebi neydi?
Bizimle olan benzerlikler…
Macaristan’ı 12 yıldır Viktor Orban yönetiyor. Üst üste üç seçim kazandı…
Türkiye’yi 19 yıldır Tayyip Erdoğan yönetiyor. Beş seçim kazandı. Üçü genel seçim ikisi Cumhurbaşkanı seçimi.
Orban popülist/otokrat lider.
Erdoğan da popülist /otokrat lider.
Orban’a karşı muhalefet birleşti. Altı parti bir araya gelerek ittifak kurdu.
Bizde de Erdoğan’a karşı altı partili ittifak oluştu.
Orban ülkeyi güçlü başbakanlık sistemine dayalı fiili tek adam rejimiyle yönetiyor.
Erdoğan Anayasa’ya dayalı meşru tek adam rejimiyle ülkeyi yönetiyor.
Macaristan’a aydınlar yönetimden şikayetçi. Hukuksuzluktan, yargıdan, özgürlüklerin kısıtlanmasından, keyfi uygulamalardan, medya üzerindeki baskıdan vs..
Türkiye’de de aydınlar benzer nedenlerle iktidarı şiddetle eleştiriyor.
Orban seçim yasasını kendine yarayacak şekilde düzenledi. AKP iktidarı da seçim yasasını değiştirdi.
Bu benzerlikler nedeniyle Macaristan seçimi Türkiye tarafından daha doğrusu belli kesimler tarafından yakından izlendi.
Dün enflasyon rakamları açıklanmasaydı. Yüzde 61 ile rekor kıran rakama ulaşmasaydı. Günün konusu kuşkusuz Macar seçimleri olurdu.
Orban altılı muhalefet cephesiyle yarıştı, yüzde 53 oy alarak koltuğunu korudu. Yani dördüncü seçimi de kazandı. Sağcısını, solcusunu, muhafazakarını, liberalini radikalini bir araya getiren 6’lı muhalefet ittifakı çöktü.
İlk yorum şu…
Erdoğan ve çevresinin morali yükseldi. Saray’ın yüzü güldü.
Muhalefetin morali bozuldu. Macaristan’da olan bizim de başımıza gelir mi diye kara kara düşünmeye başladılar.
Benzerlikleri sıraladık, farklık yok mu?
Olmaz mı? Her şeyden önce rejim farklı. Seçim sistemi farklı. Parlamenter sisteme dayalı yönetim var. Başbakanlık var. Dar bölge seçim sistemi var.
Bizde Cumhurbaşkanı Hükümet sistemi adı altında resmen başkanlık sisteme var. Biz ülkeyi yönetecek olanı ayrı, yasama organını ayrı seçiyoruz. Ayrı oy pusulalarına mühür basıyoruz.
Bunun anlamı şu. İki oy pusulası farklı sonuçlar verebilir. Yani Cumhurbaşkanı olan kişiyi destekleyen partiler grubu Meclis çoğunluğunu alamayabilir. Bu sebeple bizde işler daha karışık.
Bu sebeple Millet İttifakı’nın güçlendiğini gören iktidar bloğu seçim yasasını değiştirerek ittifak sistemini kaldırdı. Her koyun kendi bacağından asılsın dedi. Amacı öncelikle Meclis çoğunluğunu garantilemekti.
Garantiledi mi peki?
Bakalım… Türkiye ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın simülasyon çalışması var. Prof. Çınar ile Prof. Göksel imzasını taşıyor. Çeşitli anket sonuçlarına dayanarak şu oy senaryosunu kullanmışlar.
AKP % 32, CHP% 27, İYİ P. %14, HDP %11, MHP %8, diğerler yüzde 2,3 oranında oy alıyor. İttifak sistemi olsaydı.
Cumhur İttifakı %40’la 252 milletvekili…
Millet İttifakı % 48 oyla 280 milletvekili..
HDP %11 oyla 68 milletvekili çıkaracaktı…
Yani muhalefet 348 milletvekili ile Meclis çoğunluğunu uzak ara sağlayacaktı. Belki yarattıkları sinerji ile anayasayı değiştirecek çoğunluğu bile bulabilirlerdi.
AKP/MHP koalisyonu bu tehlikenin önünü kesmek için seçim yasasını değiştirerek ittifakı kaldırdı. İttifakı kaldı. Peki ne oldu?
Aynı oy oranlarıyla hesaplanırsa… AKP 240, MHP 31, CHP 178, İYİ Parti 74, HDP 77 vekil çıkartıyor.
Yani AKP/MHP’nin vekil sayısı 271’e çıkıyor. CHP/İYİ Parti’nin vekil sayısı 252’ye düşüyor. HDP ise 77 vekil çıkarıyor.
Muhalefet cephesinin vekil sayısı azalıyor ama 329 vekil ile yine Meclis çoğunluğunu sağlıyorlar.
O halde seçim yasasındaki değişiklik bile iktidarı kurtarmıyor. Meclis’i kaybetmelerinin önüne geçmiyor.
Görünen o ki, iktidarın amacına uluşması için önündeki en büyük engel HDP… HDP’nin çıkarması beklenen milletvekili sayısı.
Turpun büyüğü torbada derler ya?
Galiba torbada HDP var..
HDP’siz seçim. HDP’nin çıkaracağı ön görülen milletvekilini paylaşmak. Muhalefet bloğu içinde kalmasını engellemek. En azından yarı yarıya fire verdirerek Muhalefetin 300’ün altında kalmasını sağlamak.
Demem şu; Erdoğan’ın işi Orban gibi kolay değil. İki cephede mücadele verecek. Hem Meclis çoğunluğunu almak, hem de koltuğunu korumak için çalışacak. İktidarını sürdürmesi için iki cephede de maçı kazanması lazım.
Ama Erdoğan’ın eli Orban’a göre çok zayıf. Macaristan’a enflasyon Mart ayı rakamıyla yüzde 8.3. Türkiye’de 61.1.
Orban’ın ekonomik sıkıntı, enflasyon gibi derdi yoktu. Erdoğan’ın en büyük derdi durduramadığı enflasyon.
Daha doğrusu kendi yarattığı hayat pahalılığı…