Üç yıl önceydi.
31 Mart’taki yerel seçime 25 gün kala…
Millet İttifakı’nın iki ortağı olan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve İyi Parti lideri Meral Akşener, 6 Mart 2019’da Denizli’de ortak miting kararı aldı. O gün Akşener’in aklında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a esaslı bir yanıt vermek vardı.
Çünkü Erdoğan, CHP ve İyi Parti’yi kampanya süresince PKK ile işbirliği yapmakla suçlamıştı.
Neler söylememişti ki?
Misal, bir sosyal medya paylaşımında “Zillet İttifakı’nın amacı terör örgütlerinin uzantılarını belediye meclislerine ve bürokrasisine taşımak” diye yazmıştı.
21 Şubat’ta Denizli’de, “Benim milletim bölücü terör örgütünün desteklediği kişilere oy verir mi?” diye çıkışmıştı.
‘Cumhurbaşkanının terörist dediği Denizlililer…’
Akşener, bu suçlamaya 6 Mart’ta ve aynı meydanda Erdoğan’ı çıldırtacak, çileden çıkaracak bir yanıt verdi.
Kürsüye çıkar çıkmaz dedi ki:
“Cumhurbaşkanının terörist dediği Denizlililer nasılsınız? İyi misiniz? Evine ekmek götürmekten başka derdi olmayan Denizlililer iyi misiniz? Koca yürekli Denizlililer size terörist dediler, iyi misiniz?”
Akşener, Millet İttifakı’ndaki partilere oy veren 18 milyonluk seçmen kitlesinin Erdoğan tarafından teröristlikle itham edildiğini savunarak, şöyle devam etti:
“Şakası bile ne kadar acı, ne kadar kötü biliyor musunuz? On milyon seçmeni olan CHP'ye, beş milyon seçmeni olan İyi Parti’ye, bir milyon oyu olan Demokrat Parti ve Saadet Parti seçmenine terörist dedi. 18 milyon seçmene terörist diyen Cumhurbaşkanı. Bunun ne kadar acı, kötü bir tanımlama olduğunu biliyorsunuz. Bu arkadaş, kutuplaştırarak birbirimize düşürterek bu politikayı 17 yıldır sürdürüyor.”
Erdoğan, çok hiddetlendi.
Bir gün sonra Siirt’te yanıt verdi.
“Ben vatandaşıma terörist diyecek kadar enayi miyim!” Diye konuştu.
İyi Parti lideri ise 7 Mart’ta Aydın’da devam etti.
Halkı “Cumhurbaşkanının terörist dediği efeler diyarı Aydınlılar nasılsınız, iyi misiniz?” diye selamladı.
Ve şöyle devam etti:
“Çoluğuyla çocuğuyla en az 30 milyon insana terörist diyen bir Cumhurbaşkanına sözlerini hatırlattığımız için çok kızdı.”
Evet, kızdı.
Gerçekten çok kızdı.
Ve Akşener’in, kişilik haklarına saldırı kastıyla fevkalade ağır hakaretlerde bulunduğunu, bu sözlerin düşünce ve ifade hürriyeti çerçevesinde değerlendirilemeyeceğini belirterek, dava açtı. İyi Parti liderinin Denizli ve Aydın’daki açıklamalarından ötürü ayrı ayrı 125’er bin TL tazminat istedi.
Erdoğan’ın sosyal değerini ihlal etmiş!
Akşener’in avukatları ise İyi Parti liderinin halkı selamladığını ve Erdoğan’ın “Benim milletim bölücü terör örgütünün desteklediği kişilere oy verir mi?” sözüne yanıt verdiğini ifade etti.
Yargılama 30 Eylül’de bitti.
Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi, Akşener’i suçlu buldu.
Kararda, söylemlerin düşünce hürriyeti kapsamında sayılması için uluslararası sözleşmeler, anayasa ve mevzuat hükümlerinin çizdiği sınır dahilinde olması gerektiği vurgulandı. Akşener’in sözlerinin bu kapsamda olmadığı iddia edildi. Erdoğan’ın herhangi bir parti seçmenini ve toplum kesimini kastetmediği, buna karşın Akşener’in ‘gerçek olarak nitelendirilemeyecek konular hakkında isnat izafe ettiği’ ve Erdoğan’ın ‘sosyal değerini ihlal ettiği’ savunuldu.
Şöyle devam edildi:
“Davacının (Erdoğan’ın) herhangi bir parti seçmenine veya toplumun belirli bir kesimine yönelik isnat edici hiçbir söyleminin bulunmamasına rağmen, davalının (Akşener’in) gerçek olarak nitelendirilemeyecek konular hakkında isnat izafe etmesinin, davacının sosyal değerini ihlal ettiği ve kişilik haklarına saldırı niteliği taşıdığı…”
Mahkeme, Akşener’i iki ayrı konuşmadan ötürü 20’şer bin TL olmak üzere toplam 40 bin TL tazminata mahkum etti. Yargılama gideri ve faiziyle birlikte fatura 74.705 TL’ye çıktı.
Akşener, dün bu tazminatı ödedi.
İyi Parti lideri, tazminatı yatırdıktan sonra yakın çevresine şu yorumu yaptı:
“Benim param helaldir. Biraz da helal para yesinler!”
İyi Partili Örs: Meclis’i yumruk atma yeri görüyor
Türkiye Büyük Millet Meclisi, geçen salı demokrasi adına kara bir gün geçirdi.
AK Parti Bursa Milletvekili Zafer Işık, İyi Parti Trabzon Hüseyin Örs’ün kafasına ölümcül bir yumruk attı.
Örs’ün, aldığı darbeden ötürü kalp ritmi bozuldu. Acilen kaldırıldığı hastanede elektroşokla ölümden döndü.
Dün Örs’ü aradım.
TBMM’de yaşananları…
Uğradığı saldırıyı…
Ve sağlık durumunu sordum.
Hastane yatağında sorularımı yanıtladı.
Örs, ilk kez konuşuyor.
O gün ne oldu?
Ümit Beyaz konuşuyor. AK Partinin sıralarından sataşma oldu. Meclis başkanı oturumu kapattı. Ümit Bey kürsüde… Laf atılıyor. Ümit Bey bir şeyler diyor. Biraz elektriklendi. Baktım iş uzayacak. Alpay'la (Özalan) tartışıyor. Alpay'ın yanına gittim. “Etmeyin, eylemeyin” dedim, tuttum onu. Hiçbir sıkıntı yok. Zafer Işık arkadan fırladı. Arka sırada oturuyordu bu, bana yumruk atan. Bir celallendi…
Ne dedi?
“Bizi az buldunuz” gibi, hareketlendi. Espriyle karşılık, “Bizi mi döveceksin lan!” dedim. Araya girdiler. Bu bağırmaya başladı. Öyle bir celalleniyor ki, ben oradan ayrıldım. Yumruk atmadım, bir şey etmedim. Geldim bu tarafa. AK Partili arkadaşlar da vardı. “Sakin ol” dediler. O ara “Dan!” diye!
Hiç görmediniz değil mi?
Hiç görmedim. Sonradan televizyondan gördüm.
Yumruk nereye geldi?
Tam alnıma geldi. Alnım açıldı. Meclis revirine gittik. Isparta Milletvekilimiz Aylin Cesur kalp rahatsızlığım olduğunu söyleyince EKG yaptılar. Doktor devreye girdi. Apar topar ambulans çağırıldı. Bu gibi durumlarda kalp pilimin devreye girmesi lazımdı, girmedi. Hastaneye getirdiler. Elektroşok uyguladıktan sonra kalbim ritmi normale döndü. Biraz sıkıntılıydı. Önce damar yolu açtılar, ilaç verdiler ama o beni normalde döndürmedi.
Kalp krizi oldu mu?
Evet, göğsüm ağrıdı çok.
Görüntüleri izleyince ne hissettiniz?
Üzüldüm. İnsani ilişkileri iyi olan bir arkadaşınızım. Meclis’te de öyleyim. Böyle bir şeyin içerisinde, yumruk yiyen olsam dahi konu olmaktan üzgünüm. Ama şu var: biz Meclis’te konuşuyoruz. 250’den fazla konuşma yapmışım. Neyi konuşmuşum? Trabzon’u, yöreyi, çevre sorunlarını, fındığı ve çayı konuşmuşum, önerge vermişim. Ve hep yapıcı eleştirilerde bulunmuşum. Benim yapım öyle. Bu arkadaş üç defa konuşmuş. Meclis’i yumruk atma yeri görüyor. Biz milletin derdine çare bulma yeri diye görüyoruz.
O öfkeyi nasıl yorumluyorsunuz? Uzaktan koşuyor, geliyor ve doğrudan vuruyor.
Onu görünce ürperirim. Dedim ki, sanki hasımız. Bunlar kafaya koymuş, bunu anladım. Başkasına da yapabilirdi. Çünkü bir şey yok ortada. Küfür yok, birşey yok.
Zafer Işık’ı tanır mısınız?
Meclis’te herkesle merhabalaşırım. Zaman zaman “Trabzonspor iyi gidiyor, kötü gidiyor” gibi şeyler söyler. Öyle samimiyetimiz yok.
Özür dileme oldu mu?
Yok yok. Asıl Sakarya’da üniversite hocası varmış. Ayıp birşey ya!
Ebubekir Sofuoğlu, Işık’a “Eline sağlık” dedi.
Bir vaka o adam. AKP döneminde bir akademisyenin ifadesine bak. Nasıl yetiştiğine, nereden geldiğine bakılmalı. Öyle bir kafa yapısı olabilir mi! Sosyolojik bir hadise o aslında. Akademisyenmiş. Ona şaşırıyorum. Beni tanımaz, bilmez. Onun konuşması beni daha üzdü. Böyle bir şey olur mu! Kendim de akademisyenim. Bir akademisyen böyle bir şey diyebilir mi ya! Böyle bir mantalite olabilir mi? Buna öğrenci ve sınıf teslim ediyoruz. Tez yaptırıyoruz. Olacak şey değil.
Işık’ın “Özür dilemiyorum” demesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
“Özür dilemeyeceğim” diyen birisi, Meclis’i yumruk atma yeri olarak gören biridir. Ben millete hizmet etme yeri diye görüyorum. Çok üzüntülüyüm.
Tedaviniz nasıl gidiyor?
Hastanedeyim. Yarın (bugün) yine tetkiklerim var. Dinlenmeye ihtiyacım var. Yumruk atan arkadaşla ilgili yasal işlemlerin yapılabilmesi için Genel Sekreterimiz Uğur Poyraz’a vekalet verdim. Suç duyurusunda bulunmak istiyorum. Görüntüleri görünce… Elinde yüzük var. O yüzük geldi, bana vurdu. Aleti o. Alnım açıldı.
Bu ölümcül bir yumruk…
Baktığın zaman, Mike Tyson gibi geliyor.
Allah muhafaza, ölebilirdiniz.
Revirde EKG çekilmese eve giderdim. O zaman çok sıkıntıya sokardı beni. Zaten çok acele etti doktor. Hemen acilde müdahale ettiler. Elekroşok yaparak döndürdüler beni. Şu çok önemli: Çok sahip çıkanlar oldu Türkiye’nin dört bir tarafından, başka partilerden… Bu olaylara insanlar prim vermedi. Sadece ve sadece troller kaldı.
AK Parti “Geçmiş olsun” dedi ama özür dilemedi.
Özür dilese bir şey olmazdı ki. İnsan özür dilemeyi de bilmeli. Zaten bu, Meclis’teki olaylarda hep başta olan biri. Kavga döğüşün içinde. Meclis’in yaptırım uygulaması lazım.
Son sözünüz…
Türkiye’nin dört bir tarafından, her partiden o kadar çok insan aradı ki, şaşırdım ben de. O bana moral verdi. İnsanların anarşiye, kaba kuvvete refleksi oluştu. Türkiye için de iyi oldu. Olay benim için kötü oldu ama vatandaşın şiddete karşı çıktığının göstergesi oldu bu tepkiler.