Erdoğan Türkiye’sinde insanlar ağlamaklı!..

Gazeteci Mehmet Tezkan son köşe yazısında Erdoğan'ın iktidar olduğu dönemdeki Türkiye'nin resmini çizdi. İşte Tezkan'ın, "Erdoğan Türkiye’sinde insanlar ağlamaklı!.." başlıklı yazısı...

Biliyorum bu başlığı okuyanlar ‘ne demek ‘Erdoğan’ın Türkiye’si burası Atatürk’ün Türkiye’si’ diye itiraz edecektir…

Sinirlenecektir, kızacaktır…

Haklılar ama şu da bir gerçek. AKP iktidarı 20 yıldır Atatürk Türkiye’sinin altını oymaya çalışıyor. Erdoğan düzeni kurmaya çalışıyor.

Rejim değişikliğinin anlamı bu…

12. Cumhurbaşkanı unvanını kullanmamasının nedeni de bu…

Yeni Türkiye demelerinin sebebi de bu…

Erdoğan’ın yönetim anlayışına, Erdoğan’ın isteklerine, Erdoğan’ın karakterine göre 2017 yılında yazılan anayasa ile Türkiye makas değiştirecek. Türkiye; Erdoğan Türkiye’si olacaktı.

Büyük plan buydu…

Kabul edelim kısmen de olsa Erdoğan Türkiye’si oldu. Erdoğan iki kere iki beş dese yanlışınız var dört eder diyen çıkmaz…

Zaten ‘Efendim aldığınız kararlar şu kötü sonuçları doğurur, yapmayın etmeyin. Bir kez daha düşünün’ diyen çıksaydı bu halde olmazdık.

Bu satırları yazarken iki dev yazarın İlhan Selçuk ve Çetin Altan’ın yazıları aklıma geldi. İlhan Selçuk’tan alıntı:

‘Dalkavuk Doğu’nun ürünüdür...

Soytarı Batı’nın...

Her ikisi de eski çağlardan beri kurumsallaşmıştır...

Kralın soytarısı neredeyse sarayda özel yeri olan biridir, protokolün hem içindedir hem dışında...

Soytarı kimi zaman efendisini bile iğneler, Batı dünyasının hoşgörü kuyusundan çıkrıkla çekebildiği yergileri dile getirir...

Herkes de der ki:

- Soytarı soytarılığını yapıyor...

Dalkavuk ise Doğu’ya özgüdür, işi gücü ‘evet efendim, sepet efendim’ havası içinde maskaralık yapmak, efendisini güldürmek, şaklabanlık türetmektir...

Dalkavuk soytarıdan da beter bir kimliği simgeler...

Peki, yalaka kimdir?..

Sözlükler yalakalaşmayı utanma duygusunu yitirerek ‘dalkavuklaşmak’ diye tanımlıyorlar...

Bugünkü Türkiye’de artık dalkavuk ile soytarı sözcükleri unutuldu...’( 8 Ağustos 2009/Cumhuriyet)

Hal böyle olunca, düzen böyle kurulunca…

Ülkeyi yönetenler, bakanı, bürokratı kendi menfaatlerini geniş kitlelerin menfaatinin üzerinde tutunca…

En kötüsü tek adama biat ve itaat zenginleşmenin veya yönetimde yükselmenin olmazsa olmazı sayılınca…

Tek adamın her dediği kanun, her yaptığı tek doğru kabul edilince…

İltifat yağmuru günlük hayatın olağan faaliyetleri arasına girince…

Eleştiri ve itiraz vatan hainliğiyle eş tutulunca…

Ülke deney tahtasına döndürülünce…

Gencinin de yaşlısının da gözü yaşlı oldu. Sokak röportajlarını izliyor musunuz? Emekliler mikrofon tutulunca önce yutkunuyor, kiminin gözü yaşarıyor, kiminin sesi titriyor, kiminin gözünden iki damla yaş dökülüyor.

Gençler sert, gençler öfkeli, gençler isyankâr. Gençler bu ne biçim hayat diyor. Ama onlar babaları dedeleri gibi değil, renk vermiyorlar göz yaşlarını içlerine atıyorlar.

Çünkü…

Erdoğan’ın Türkiye’si gençlerin hayallerini çaldı…

Erdoğan Türkiye’si emeklilere sakin bir hayatı çok gördü…

Erdoğan Türkiye’si ülkeden umudunu kesip yurt dışına kapağı atmaya çalışan milyonlar yarattı…

Erdoğan Türkiye’si orta halliyi fakir, fakiri bir lokma ekmeğe muhtaç yaptı…

Erdoğan Türkiye’si Türkiye’yi Avrupa’dan kopardı…

Erdoğan Türkiye’si Türkiye’yi Ortadoğu ülkesi yaptı…

Erdoğan Türkiye’si Türkiye’yi insan kaçakçılarının cenneti yaptı…

Erdoğan Türkiye’sinde artık sokaklar gözü yaşlı, bedbaht insanlarla dolu…

Peki neden böyle oldu derseniz?

İlhan Selçuk’un satırlarıyla yanıt vereyim. Dalkavukluğun bir adım ötesine geçtik yalakalık düzeni kurduk da ondan.

Türkiye Haberleri