Ekşisözlük’ü kurulduğu ilk günden beri hem bilgi kaynağı hem de etkin bir tartışma platformu olarak görüyor ve takip ediyorum.
Hakkımda sayfalar dolusu övgüler yağdırıldığı da oldu hakaret edildiği de.
Gün oldu, söylemediğim bir sözden ötürü linç edildim.
Gün oldu, açıkça iftiraya uğradım.
Öfkelendiğimi hatırlıyorum.
Ancak Ekşisözlük’e dava açmayı ve yazılmış entry'i sildirmeyi düşünmedim. Medyası iktidar tarafından ele geçirilmiş, eleştirel mecraların RTÜK eliyle cezalandırıldığı, gazetecileri tehdit altında olan, sosyal medya platformlarının baskı gördüğü bir ülkede Ekşisözlük’e dava açmayı, toplumun son nefes borusunu da kesmek olarak gördüm.
Nitekim, bu aşamadayız.
6 Şubat depremi üç yıl öncesinden öngörüldüğü halde gereken önlemi almayan iktidar, depremden sonra verdiği ya da vermediği kararlarla tahribatı ağırlaştırdı.
Depremin ilk 48 saatinde AFAD’ı sahaya çıkaramayan iktidar, hasarı olduğundan az göstermek için Twitter’ı tehdit ederek, sosyal medya hesaplarına müdahale edilmesini istedi. Ülkenin en yaygın haberleşme platformu olan Twitter’i durdurdular.
TSK’yı kışlasında bekletenler, televizyonlara “Deprem gündeminden çıkın” talimatı verdirdiler.
Halk TV’ye, Tele 1’e ve Fox TV’ye kapatma ve para cezaları yağdırdılar.
Sıra Ekşisözlük’e geldi.
Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliği kapattı
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, Ekşisözlük’e erişimin engellenmesi için 21 Şubat’ta Ankara 4. Sulh Ceza Mahkemesi’ne başvurdu.
Başvuruda, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı Güvenlik İşleri Genel Müdürlüğü’nün aynı günkü yazısı dayanak gösteriliyor. Buradan anlıyoruz ki, erişimin engellenmesini bizzat Beştepe talep etmiş. Cumhurbaşkanlığı yazısının içeriğine girilmiyor ancak “Cumhurbaşkanlığı talebinin usule uygun olduğu” yazılıyor.
Yasal gerekçe olarak 5651 sayılı İnternet Ortamındaki Yayınların Denetlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’un 8/A maddesi işaret ediliyor.
Madde şu şekilde:
“Yaşam hakkı ile can ve mal güvenliğinin, milli güvenlik ve kamu düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi…”
Gecikmesinde sakınca bulunan haller kapsamında Ekşisözlük’e erişimin engellenmesine yönelik idari tedbir kararı verildiği vurgulanıyor.
Aynı maddenin ikinci fıkrasına göre “Cumhurbaşkanlığı veya bakanlıkların talebi üzerine içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararı 24 saat için sulh ceza hakiminin onayına sunulur. Hakim kararını 48 içinde açıklar” hükmü hatırlatılıyor ve tedbirin onaylanması isteniyor.
Asıl gerekçe, deprem paylaşımları
Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliği bu talebi 22 Şubat’ta onayladı. Asıl gerekçenin depreme ilişkin paylaşımlar olduğu açıkça belirtilen kararda, şöyle deniyor:
“Talebe konu sitenin, yetki verdiği yazarları tarafından kamuoyuna yanlış bilgiler verildiği, toplumun yönlendirilmeye çalışıldığı, ilgili site hakkında ülke çapındaki sulh ceza hakimlikleri tarafından sürekli erişim engelleme kararları verildiği, site yetkilileri tarafından hakimlik kararları yerine getiriliyor olsa da bu süre zarfında toplumun doğru bilgiye ulaşamadığı, bu durumun da kamu düzenini etkilediği, özellikle 6 Şubat 2023’te meydana gelen deprem sonrasında, ilgili site tarafından depremle ilgili devlet kurumları ve askeriye hakkında gerçek olmayan bilgiler verildiği, toplumun yönlendirilmeye ve devletin de aciz halinde gösterilmeye çalışıldığı, toplum kesimleri arasında kargaşa ortamının çıkartılmasını amaçlayan paylaşımlar olduğunu tespit olunduğu, site yöneticileri tarafından yanlış ve iftira boyutunda olan yazılara gerekli reaksiyonun gösterilmediği, iç denetimin yeterince sağlanmadığı, zararlı paylaşımların ve yorumların site yöneticileri tarafından engellenmediği kanaatine varılmakla talebin kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.”
Sıra Twitter’a gelir
Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliği’nin kararındaki gerekçeler, bu kapatmanın siyaseten verildiğini kanıtlıyor.
Ekşisözlük yazarları yanlış bilgi veriyor ve toplumu yönlendiriyorsa, bununla mücadele yöntemi, siteyi kapatmak mıdır?
Eğer öyleyse…
İktidar yanlısı basın bu suçu her gün her saat işliyor ve bir gün bile açık kalmaması gerekiyor.
Ekşisözlük’ün yargı kararları uyguladığı itiraf ediliyor. Ne var ki “bu süre zarfında toplumun doğru bilgiye ulaşamadığı, kamu düzenini etkilediği” ifade ediliyor.
Suç oluşturduğu söylenen içeriklerin kaldırılması mümkünken, zaten site yargı kararlarını harfiyen yerine getiriyorken, Ekşisözlük neden bütünüyle kapatılıyor?
Çünkü…
Amaç, depreme ilişkin paylaşımları engellemek!
Kararda, “Depremle ilgili devlet kurumları ve askeriye hakkında gerçek olmayan bilgi verildiği, toplumun yönlendirilmeye ve devletin de aciz halinde gösterilmeye çalışıldığı, kargaşa ortamının çıkarılmasını amaçlayan paylaşımlar olduğu” ileri sürülüyor.
Ekşisözlük kararı, vakti geldiğinde, iktidar o gücü kendisinde gördüğünde Twitter, Facebook, Instagram ve Tiktok için kullanabileceği bir karanlığın kapısını aralıyor. Şimdilik ‘yerli ve milli’ bir sosyal medya mecrası olan Ekşisözlük’ü çökülüyor. Üstelik yasalara uyduğu ve mahkeme kararlarını yerine getirdiği halde.
İstiyorlar ki…
Türkiye, iktidarın gösterdiğinden başkasını seyretmesin.
Söylediğinden başkasını işitmesin.
Yazdığından başkasını okumasın, paylaşmasın.
Ekşisözlük yöneticisi Purut: Tek kelimeyle sansür
Ekşisözlük yöneticisi Başak Purut, karar sitenin tümüne ve sürekli şekilde alındığı için Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ifade özgürlüğü ilkesine aykırı olduğunu söylüyor. Purut, “Yapılan tek kelimeyle sansürdür” diyor.
Şöyle devam ediyor:
“Karar Ekşisözlük'e ilişkin olduğundan vatandaşlar aynı içerikleri başka mecralarda hala okuyabiliyor ve yazabiliyorlar. Hatalı ve yanlış bilgi paylaşımları hala olabiliyor.
Depremin üzerinden çok süre geçtiğinden ve bölgeyle sağlıklı iletişim kurulmaya başlandığından yanlış bilgilendirme ihtimali de kalmadı.
Engellenen tek sitenin Türkiye'de kurulu, kurumlarla iletişim halinde olan ve mahkeme kararlarını uyguladığı engelleme kararında açıkça kabul edilen Ekşisözlük olması garip.
Tüm yasal haklarımızı kullanacağız.”
Purut, bu süreçte kullanıcıların VPN üzerinden siteye eriştiğini ekliyor.