İki gündür ekonomi yazısı yazılıyorum. Ekonomi eğitim almadım, daha doğrusu yarım aldım.
Siyaset Bilimi okudum. Siyasal tarih/uluslararası ilişkiler/ekonomi/hukuk/ sosyoloji/kamu yönetimi…
( Kısa bir parantez açmak isterim. Doları yükseltmek teriminin doğru almadığını Türk lirasının değerinin düşürmek söyleminin doğru olduğunu biliyorum ama meselenin daha iyi anlaşılması adına bu anlatımı seçtim. Parantezi kapattım)
Ama gazeteci olarak yıllardır ekonomi alanında çıkan kitapları okuyorum yayınlanan makaleleri takip ediyorum.
Bu ülkede gazetecilik yapıyorsanız, hem de günlük yazı yazıyorsanız, yaptığınız işin hakkını vermek istiyorsanız ister istemez; terörden uyuşturucu kaçakçılığına, ekonomiden depreme, korona salgınından, ihalelere kadar aklınıza ne gelirse bilgi sahibi olmak zorundasınız.
Bu konularda bir süre sonra uzman olmasanız bile yeterlilik belgesi alacak dizeye geliyorsunuz.
Özellikle ekonomide.
Çünkü…
Ben kendimi bildiğim bileli ülke krizde…
Ben kendimi bildiğim bileli birkaç yıl hariç enflasyon, işsizlik, geçim sıkıntısı bu ülkenin bir numaralı meselesi.
Ama…
Bugünkü kadar değildi…
Hiçbir zaman bu topraklar yabancıya cennet, yerliye cehennem olmamıştı…
Hiçbir zaman iktidar eliyle yabancı bir paranın değer kazanması teşvik edilmemişti…
Hiçbir zaman ülke kelepir ülke haline getirilmemişti…
Hiçbir zaman ülke bu kadar kötü yönetilmemişti.
Hiçbir zaman ülke siyasal iktidar tarafından bilerek, isteyerek enkaz haline getirilmeye çalışılmamıştı..
Hiçbir zaman bilimin sınırları dışına çıkılmamıştı…
Hiçbir zaman ülke bir kişinin keyfine göre, o kişinin ruh haline göre yönetilmemişti.
Hal böyleyse, memleketin gidişatını, doların/ enflasyonun seyrini ekonomistlere sormayın.
Onlar bilmez..
Onlar anlamaz.
Çünkü yapılanan akılla mantıkla izahı yok. Ekonomiyle alakası yok!...
Neyle var?
Siyasetle...
Hemen açıklayayım. Dolar sekiz ayda yedi liradan on lira elli kuruşa kadar çıktı. Ekonomik olarak izahı var mı?
Yok…
Ekonomi bilimiyle açıklaması var mı?
Yok…
Ama siyaset olarak izahı var. Cumhurbaşkanı’nın canı böyle istedi. Veya müteahhitlerine daha çok para transfer etmek için kurun yüksek olması talimatı verdi!
Yok ya durum bildiğin gibi değil diyorlarsa, iktidarın onlarca ekonomi danışmanı, ekonomi yazarı, ekonomiden anladığını söyleyen akademisyenleri var. Profesörleri, doçentleri, doktorları var. Biri çıkıp Saray’ın bilerek ve isteyerek doları yedi liralardan on bir liranın dibine kadar neden çıkardığını izah etsen…
Onlar izah edemiyorsa Cumhurbaşkanı izah etsin…
Bizler vatandaşız tebaa değil…
Erdoğan dün AKP Genel Başkanı şapkasını takarak partisine hitap etti. Yine faiz sebep enflasyon sonuçtur dedi.
Şimdi soracaksınız?
Tek adam bunu denedi: Faizi yüzde 24’ten yüzde 8’e kadar indirdi. Kur (Euro/dolar) patladı. 128 milyar doları bu uğurda piyasaya saldılar yine enflasyonla başa çıkamadı. Faizi arttırmak zorunda kaldı. Yüzde 19’a çıkardı. Aradan altı ay içinde vazgeçti. MB Başkanı’nı kovdu. Faizi indirerek enflasyonu dizginlemeye kalktı.
Peki, neden aynı yöntemi deneyerek farklı sonuç aramaya yöneldi!...
Cevabı açık ve net.
Dogmatik düşünce…
Nedir bu?
Şu… Dogmatik düşünce deneye dayanan kanıtları ve deney bilgisini hiçe sayarak, sadece inanç öğretileri üzerinden düşünce çıkaran felsefe yapısıdır.
İmam Hatiplerde öğrencilerinin beyinlerine işlenen felsefe. Bilimin önüne inancı koymanın düşünce yapısı.
Yeri gelmişken şu notu da düşeyim. Milli Görüş’ü terk etmeyen Saadet Partisi Genel Başkanı geçenlerde dedi ki; torunlarımın bazıları yanmış eğitim yüzünden imam hatip okullarından ayrıldı.
O okullarının hali bu…
Bizim de şanssızlığımız şu…
Cumhurbaşkanı imam hatipli ve yanlış eğitim almış. Bilime inanmıyor.
Dogmatik düşünceye saplanmış. Faiz haramdır demişler ona kafasında bu söz yer etmiş. Beynini hücrelerine işlemiş. Ama gerçek faizin ne olduğunu, ne demek olduğunu öğretmemişler.
Dün partisinin grup konuşmasında halkımı faize ezdirmem dedi.
Ama…
Halkı yüksek kur altında eziliyor…
Halkı zamlarla eziliyor…
Umurunda değil. Çünkü Erdoğan’a o faize takmış. Dogmatik düşünce budur.
Birisi de kulağına faiz inerse enflasyon iner diye üflemiş.
Bunun doğru olduğunu olduğuna inanmış. Taviz vermiyor saplantı halinde.
Merkez Bankası eliyle kur yükseltilerek memleketin mal varlıkları ucuzlatıldı, yabancıya peşkeş çekildi.
Garanti Bankası’nın İspanyol ortağının tüm hisseleri almak için harekete geçmesinin sebebi ne?
Batan geminin kelepire düşen mallarından faydalanmak.
Erdoğan dün AKP şapkasıyla faizin daha indirilmesi gerektiği mesajını verdi. Karşı çıkanla yollarımızı ayırırım dedi.
Merkez Bankası’na dolaylı müdahale etmedi. Zaten kendine bağlı olduğu için doğrudan müdahale etti. Gece yarısı MB Başkanı’nı atan irade gece yarısı faiz oranını belirlemez mi?
Bugün Para Kurulu karar alacak. Faiz oranı inecek mi, yerinde kalacak mı? Bakın yükseltecekler mi demiyorum…
Ekonominin gerçeği artırmasını gerektiriyor. Macaristan bile faiz arttırdı. Bile diyorum ona yakın ülke tedbir amaçlı bu yola başvurdu…
Onlar aptal dünyada biz akıllı mıyız?
Fark şurada: Onlar bilimle hareket ediyor, biz dogmatik düşünceyle.
Saray dün gece çalıştı, bugün 14.00’de Merkez Bankası Para Kurulu toplantısı var. 13.55’te faiz oranını bildirirler onlar da altına imza atar…
Memleketimizin hali bu.
Tek adam yönetimi böyle bir şey. Otokrat yönetim dedikleri bu. Tek adam var; ve onların emir kulları.
Görelim bakalım Para Kurulu ne yapacak?
Bilimin mi ipine mi asılacak?
Biat ve itaat rejimine boyun mu eğecek?
Biliyorum sorum saçma oldu ama yine de sordum işte…
Doları yükseltmek ülkeyi yabancıya peşkeş çekmektir!
halktv.com.tr yazarı Mehmet Tezkan, dolardaki yükselişi ekonomik etkilerini ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın faiz konusundaki yaklaşımını köşesinde değerlendirdi.