Hesap sormayalım mı? Dilsiz şeytan mı olalım?

halktv.com.tr yazarı Mehmet Tezkan yazdı: Dilsiz şeytan mı olalım?

İktidar paçayı kurtarmak için ‘acımız büyük susun’ kampanyası başlattı. Susma zamanıymış?
Neden susalım?
Niye susalım?

Maraş depreminden hemen sonra İstanbul’da 93 okul boşaltıldı.
Yazı ile doksan üç okul.
Neden?
Binalar çürükmüş, deprem olursa yıkılırmış!
Maraş’ta deprem olunca mı 93 okulun çürük olduğunun farkına vardılar.
Hayır
İstanbul’daki binlerce okulu bir hafta içinde testten geçirip çürük olanları mı buldular?
Hayır...
O binaların çürük olduğunu bal gibi biliyorlardı. O binaları depreme dayanıklı hale getirmemişler, o binaları yıkıp yenisini yapmamışlar. Binlerce öğrencinin çürük binalarda ders yapmasına göz yummuşlar.
Büyük felaketi görünce panik içinde 93 okulu kapattılar. Ya Marmara depremi olsaydı. Ya o deprem okul saatleri içinde gerçekleşseydi.
Allah korusun binlerce gencimiz, binlerce çocuğumuz enkaz altında kalacaktı. Yıllardır o çürük okullara binlerce öğrenci, yüzlerce öğretmen girip çıktı. Buna izin verenlerden, buna göz yumanlardan, Maraş depreminin ertesinde panikle okulları tahliye edenlerden hesap sormayacak mıyız?
Milli Eğitim Bakanı’ndan..
Bakan yardımcılarından…
İl Milli Eğitim Müdürü’nden..
Vali’den…
İlçe kaymakamlarından
hesap sormayacak mıyız?
Çocuklarımızı ve öğretmenlerimizi bile bile riske atmışlar. Çocuklarımızı ve öğretmenlerimizi bile bile ölümün kucağına yollamışlar…
Marmara depremi olsaydı. 93 okul yatsı kadayıf olacaktı. Kader planı deyip geçeceklerdi!
Hesap sormayalım mı?
Dilsiz şeytan mı olalım?
Maraş depreminden sonra İstanbul’da ilk hastane boşaltıldı. Biri Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi diğeri Kağıthane Devlet Hastanesi.
İki hastanenin çürük olduğu Hatay’da hastaneler yıkılınca mı akıllarına geldi? Yine panik halinde iki hastane tahliye edildi?
Marmara depremi olsa sağlığına kavuşmak için hastaneye gidenleri tabutla çıkaracaktık. Antakya’da olduğu gibi…
Sağlık Bakanı’ndan…
İl Sağlık Müdürü’nden…
Vali’den
hesap sormayacak mıyız?
Hastaları, sağlık çalışanlarını bile bile riske atmışlar. Hastaları, sağlık çalışanlarını bile bile ölümün kucağına yollamışlar.
Hesap sormayalım mı?
Dilsiz şeytan mı olalım?
İktidar, Sarayı’yla, bakanlarıyla AKP’siyle, MHP’siyle, yeraltı dünyasıyla tehdit mekanizmasını çalıştırdı. Eleştireni, karşı çıkanı vatan haini ilan ediyorlar…
Yemezler! Bu filmi görmedik yaşadık.
Polisi, Jandarmayı yani silahlı gücü arkasına alan İçişleri Bakanı halka hodri meydan çekti. O koltukta bir gün bile oturmaması lazım. Bizi korumakla görevli birimlerin başı bize hodri meydan dedi.
Olacak iş değil.
Ben yine insancıl yaklaşayım, iyimser bakayım… Belki Bakan’ın hodri meydanı; polisi, jandarmayı yollarım, ayağınızı kırarım, kafanızı patlatırım, eşek sudan gelinceye kadar dövdürürüm, hücreye tıktırırım anlamında değildir.
Sandığı kastederek hodri meydan demiştir.
Zaten hükümet istifa diyenler de sorumsuzluğu, umursamazlığı, iş bilmezliği, yetersizliği, bilgisizliği, eleştirenler de hodri meydan diyor…
Sandıkta görüşelim; hodri meydan.

Siyaset Haberleri