Amasra maden faciasının yaşandığı saatlerde Halk TV ‘de canlı yayındaydım. Kurtarma ekiplerinden, sağlık ekiplerinden, ambulanslardan sonra bölgeye sıcağı sıcağına iki bakan ulaştı…
Biri İçişleri Bakanı Soylu… Diğeri Enerji Bakanı Dönmez…
Zaten ilk resmî açıklamayı onlar yaptı. Bakan Soylu o an itibariyle ölü ve yaralı sayısını açıkladı. Bakan Dönmez grizu patlaması olduğunu tahmin ettiklerini söyledi.
Dikkatimi çekti iki bakan da ‘Cumhurbaşkanımızın talimatıyla’ geldik demedi… Gecenin ilerleyen saatlerinde de yaptıkları açıklamalarda ‘talimatla geldikleri’ vurgusu yaparak söze başlamadılar…
Hatta sabahın ilk saatlerinde 41 madencimizin öldüğünü açıklarken yine ‘Cumhurbaşkanımızın talimatıyla gerekli müdahaleyi yaptık, canla başla çalıştık’ da demediler…
Diyeceksiniz ki; kaybettiğimiz madenci sayısını Cumhurbaşkanımızın talimatıyla/izniyle açıklıyorum diyemezdi ya…
Orası da doğru…
Niye bu kadar önemsedin derseniz…
Çünkü… Bakanların, bürokratların, büyükelçilerin yaptıkları her işe, her açıklamaya ‘Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla’ diye başlamaları Saray’ın talimatı…
Bu yüzden çok şaşırdım…
Düşüncenize Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, büyükelçi, akademisyen, profesör İbrahim Kalın bile Balıklı Rum Hastanesi’nin çatısında çıkan yangına Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla müdahale ettiğini açıklamıştı…
Ben de tarihte pes demiştim!..
Neyse… Halk TV’deki bizim program bitti eve geldim. İktidara en yakın iki kanaldan gelişmeleri takip etmeye başladım…
Biri TRT haber, öteki ahaber…
Spikerler ne olup bittiğini anlatmaya başlıyor: Cumhurbaşkanımızın talimatıyla bölgeye giden iki bakanımız, Cumhurbaşkanımızın talimatıyla çeşitli illerden yardıma koşan yüzlerce arama kurtarma ekibi. Cumhurbaşkanımızın talimatıyla kurulan sahra hastanesi, cumhurbaşkanımızın talimatıyla ve koordinasyonuyla çeşitli illerden sevk edilen onlarca ambulans…
İki kanalın haber merkezleri katliam sahasına ulaşan muhabirlerine bağlanıyor. Hemen hepsi…
Cumhurbaşkanımızın talimatıyla bölgeye gelen iki bakan, cumhurbaşkanımızın talimatıyla devlet tüm gücüyle sahaya indi, cumhurbaşkanımızın talimatıyla devletin tüm kadroları uyum içinde kurtarma çalışmasını sürdürüyor diye söze başladı…
Bu nakarat iki gün boyunca sürdü…
Anladım ki bakanların unutkanlığını kapatmaya çalışıyor. Anladım ki bakanların hatasını örme gayreti içindeler…
Propaganda amaçlı söylenmiyorsa…
Tek adam rejimini beyinlere kazımak için yapılmıyorsa…
Gerçekten devletin tüm kadroları Cumhurbaşkanı ile hareket ediyorsa…
Gerçekten bakanlar bile Cumhurbaşkanı’nın talimatı olmadan yerinden kıpırdamıyorsa…
Cumhurbaşkanı talimat vermekte gecikirse veya uykudaysa talimat verememişse veya hastaysa o an için talimat verecek hali yoksa…
Türkiye battı demektir…
Cumhurbaşkanlığı sözcüsü büyükelçi Kalın’a göre talimat alınmadan çatı katında çıkan yangına bile müdahale edilemez!
Ben de diyorum ki; işte sadece bu sebepten dolayı bu rejim iyi değil…
Ben de diyorum ki; bütün ülke bir kişinin iki dudağından çıkacak söze baktığı için bu rejim değiştirilmeli…
Ben de diyorum ki; ülke bir kişinin talimatıyla idare edildiği için bu rejim kötü…
Ben de diyorum ki; ortak aklın değersizleştirdiği tek kişinin aklının tüm akıllardan üstün görüldüğü rejim ülkeye hayır getirmez…
(Yine yazıyı bir parantez açarak bitireyim… Saray’a en yakın kanal devlet tüm gücüyle müdahale ederek facianın büyümesini önledi diye yayın yaptı. Grizu patlamasının yaşandığı galeride olan neredeyse tüm madenciler öldü. Altı madencimiz yüze 65 ile yüzde 85 oranında yanıkla yaşam savaşı veriyor. Kurtarma timleri madenden arkadaşlarının cansız bedenlerini çıkarmak zorunda kaldı. Kurtulanlar da patlamanın ilk dakikalarında kendi imkanlarıyla kurtuldu.
Ama iktidarın kanalı için iktidarın pohpohlanması her şeyden önemli… Gerçek/yalan önemli değil…
Paye çıkarmada meziyetliler…
İşin daha da ilginci Erdoğan 41 madencinin cansız bedenini 24 saat içinde çıkarmakla övündü. Soma gibi olmadı dedi. Büyük başarı olarak sundu….
Ne diyeyim… Hızla ceset çıkarma becerisiyle övünen iktidarı da gördük… Parantezi kapattım)