Memleketin konuştuğu üç temel mesele var…
Birincisi; ilkeli dış politikanın zaten olmadığı ortaya çıktı. Erdoğan ‘katil’ diye bağırdığı Suudi Veliaht Prens’in altına turkuaz halı serdi.
Neden?
Neden sorusunun cevabını dört yıl önce yine Erdoğan vermişti. Gazeteci Kaşıkçı’nın öldürülüp asitle yok edilmesine sesiz kalan İslam dünyasına veryansın ederken bakın ne demişti:
‘İslam dünyasında bazı kesimler ve ülkeler ne yazık ki doların ve riyalin kurbanı olanlar bu olay karşısında hakkı ve hakikati adalet çerçevesi içinde söyleyemediler’
Bu sözlerinden dört yıl sonra, Erdoğan da dolar uğruna hakkı ve hakikati söylemekten vazgeçtiğini dün Ankara’da ilan etti!..
Demek ki; artık onun için de diğerleri gibi önemli olan adalet değil yeşil dolar!..
Demek ki; Erdoğan da parası olanın adaleti satın aldığı düzene boyun eğdi.
Artık hiçbir AKP’li çıkıp ilkeli dış politikadan söz etmesin.
Gündemdeki ikinci konu; kiminin sansür yasası dediği benim diktatörlüğe giden yoldaki önemli kavşak saydığım düzenleme.
Kelimenin tam anlamıyla felaket!
Komisyondan geçen tasarı yasallaşırsa Putin’in Rusya’sına bile gıptayla bakarız. Suudi Arabistan oluruz.
Gündemdeki üçüncü konu; Erdoğan’ın Meclis’ten ek bütçe istemesi. Altıncı ay dolmadan neredeyse bütçe kadar ek bütçe istedi. Para nereden gelecek?
Senden benden, bizim vergilerimizden.
Bütçenin gelir kalemlere arasında ilk sırada ÖTV, ikinci sırada KDV geliyormuş. Mesela ÖTV’den 157 milyar lira ek gelir bekleniyormuş…
Bu ne demek?
Başta akaryakıt, doğalgaz olmak üzere içkiye sigaraya zam demek… Hükümetin yegâne temsilcisi zam yapmazsa parayı nereden bulacak?
Konuşuruz bu konuları. Halkın konuştuğu bir başka konu daha var. MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin grup toplantısında milletvekillerine söyledikleri…
Ben bu konuya takıldım kaldım… Aslında birçok kişi takılmış.
Niye diyeceksiniz?
Bahçeli’nin söylediklerine bir göz atalım, açıklarım.
“Şunu bir defa açıkça ifade etmek durumundayım ki, ülkemizin hiçbir yerinde zillet ittifakının iddia ettiği gibi bir Türkiye tablosu yoktur. Siyasetlerini yalan ve riyayla mayalandıran, tezvirat ve tefrikayla maskaralaştıran çürük çarık zihniyetlerin hiçbir sözü söz değildir, hiçbir açıklaması doğru değildir. Yalandan vergi alınmış olsaydı, yalancı siyasetçilerin hepsi iflas bayrağını çekmekten inanıyorum ki kurtulamazlardı. Yalnızca göz boyamak ve çalışıyor imajı uyandırmak amacıyla üç beş esnaf gezip fitne fücur teşrifatçılığı yapanların ipliği artık pazardadır, ikinci ele düşmüştür.
Kameralara yansıtılan sipariş görüntüler, sahnelenen sahte mağdur tiyatroları, duyguları istismar eden taktik beyanatlar, kurmaca ve kumanda edilen karşılıklı diyaloglar hiç kimseyi inandıramaz.”
Bu yazıyı kaleme almamın nedeni şu…
İnsanlar soruyor: Bahçeli başka bir dünya da mı yaşıyor?
Evet desem yalan olmaz…
Şu sorulabilir; Bahçeli başka dünyada yaşıyorsa, söylediklerini alkışlayan milletvekilleri hangi dünyada yaşıyor?
Onlar illerine, ilçelerine, köylerine gitmiyor mu? Onlar çarşıya pazara çıkmıyor mu? Onlar araçlarına benzin almıyor mu? Onlar elektrik faturası ödemiyor mu? Onlar köy kahvesine gitmiyor mu?
Onları bilemem ama Bahçeli’nin başka dünyada yaşadığına artık eminim.
2000 yılında Başbakan Yardımcısı’ydı. Odasına giren çıkan olmazmış. Masasının üzeri her zaman boş ve tertemiz olurmuş. Sürekli ellerini dezenfekte edermiş…
Bunlar 22 yıl öncenin dedikoduları…
Bahçeli nasıl yaşar diye hep merak ederdim. 2016 yılında Sözcü gazetesinde Rahmi Turan merakımızı bir ölçüde giderdi.
Yazısından alıntılar:
"Devlet Bahçeli’nin İsviçre bankalarında hesabı yok, paraları sıfırlamıyor, tam tersine on üç yıldır Meclis’ten tek kuruş milletvekili maaşı almıyor. Peki, ne yapıyor maaşlarını? Hepsini hayır kurumlarına dağıtıyor. Günümüzde böyle başka bir siyasi yok!
Devlet Bahçeli’nin çok monoton bir yaşam tarzı olduğunu biliyor muydunuz? Ona yakınlığı olan bir arkadaşım bana Devlet Bey’in günlük hayatını anlatınca çok şaşırdım ve sizlerle paylaşmak istedim. Devlet Bey, evi ile MHP Genel Merkezi arasında mekik dokuyan, özel hayatı olmayan, tekdüze yaşayıp, davetlere, düğünlere, kokteyllere kesinlikle katılmayan bir siyasetçi…
Bekâr… Hiç evlenmemiş… Bundan sonra evlenmeye de niyeti yok! Kız kardeşi ile yaşıyor… Evde hizmetçiler, korumalar filan var… Evinin kalın perdelerini devamlı olarak sımsıkı kapalı tutuyor, içeriye güneş ışığı bile giremiyor.
Devlet Bahçeli anjiyo olup kalp damarına “stent” takıldığı için şimdi istirahatte… Normal zamanlarda, Devlet Bey sabah evden çıktıktan sonra doğruca Genel Merkez’e gidiyor, odasına kapanıyor, akşama kadar odasından çıkmadan işleriyle uğraşıyor, bol bol televizyon seyrediyor. Bütün günlerini, salı günü Meclis’te yapacağı Grup Toplantısı için çalışmakla geçiriyor, grupta konuştuktan sonra o haftaki işi bitiyor. Peki, akşama kadar bürosunda açık olan televizyonda neler seyrediyor? Onu da öğrendik… Televizyonlardaki evlilik programlarını izliyormuş! Çok ilgileniyormuş bunlarla… Hem de hayranlık derecesinde!"
Devlet Bey hayattan kopmuş mu hayatın içinde mi siz karar verin… Devlet Bey’e bu durum sorulmuş dizi seyrediyorum demiş.
Netflix’te yayınlanan Cem Yılmaz ‘in dizisine isyan etmesi, küfür kafire gülünür mü demesi, aile hayatını bozuyor iddiasında bulunmasının nedeni bu galiba…
Dizi izleme merakı…
Netflix paralı kanal, beğenmiyorsan abonelikten çık, para ödeme!
Devlet Bey için dün kanalları taradım. Gördüm ki evlilik programı demode olmuş.
Yerine Gelin Evi gelmiş… Aileler yarışıyor gelmiş… Yemekteyiz gelmiş… Esra Erol gelmiş… Didem Yılmaz gelmiş…
Atv’ nin meşhur Müge Anlı ile Tatlı Sert programını saymıyorum bile… Herhalde 15 yıldır ekranlarda. Devlet Bey izliyor mudur?
Bahçeli’nin bu programları izleyerek Türkiye’yi anlama ihtimali var mı?
Yok… Türkiye’yi anlaması için sokağa çıkması lazım…
Düşünebiliyor musunuz? Tek kişilik hükümet olan Tayyip Bey’in akıl hocası, kayıtsız şartsız destekçisi
Devlet Bey ‘in hali bu…
Allah bize sabır versin, Allah sonumuzu hayır eylesin!