Ankara’da, müzisyen Onur Şener’in öldürülmesinin üzerinden altı gün geçti.
Altı gündür müzik dünyası ayakta…
Sosyal medya, cinayeti bir dedektif gibi izliyor.
Şener’in küçük kızı çektiği eğlenceli video ve fotoğraflar infiali katmerledi.
Hele hele…
Üç saldırganın kamu görevlisi olması, öfkenin bir kartopu gibi büyümesine neden oldu. Doğrusunu söylemek gerekirse, vatandaştaki bu haklı öfke yatışmış değil ve adalet sağlanıncaya dek yatışacak gibi görünmüyor.
O gece Casetta Bar’da neler yaşandığını anlamak için soruşturma dosyasına ulaştım.
Bütün ifadeleri okudum.
Altı gün öncesine dönelim.
Tarih, 1 Ekim.
Cumartesi.
Arkadaşının doğum günüydü
Müzisyen Onur Şener, haftanın dört günü Casetta Bar’da canlı müzik yapıyordu. O gün de 21.30-00.30 arasında sahneye çıkarak, şarkılarını söyledi.
Ön sırada peyzaj mimarı olan kız arkadaşı Pelin Tolunay vardı.
Şener, program bitiminde Tolunay’a “Arkadaşlarımın eşleri geldi. Birinin doğum günü. Kutlamamız gerekiyor” dedi. Bu sırada, canlı müzik bittiği için müşteriler ayrılıyordu.
Birkaç masa kalmıştı.
Şener, müşterilerine “Program bitti” dedi. Özellikle erkeklere seslenerek, “Hadi beyler, bizi artık biz bize bırakın” dedi.
Şener iki kadın arkadaşıyla sahneye çıktı.
O çaldı, arkadaşları eğlendi.
İş müfettişi şarkı istedi
Masalardan birinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda iş müfettişi olarak görev yapan Ali Gündüz ve eşi Gözde, İstanbul’dan konuk gelen iş müfettişi İlker Karakaş ve Türk Havacılık ve Uzay Sanayi Anonim Şirketi’nde elektrik mühendisi olan Semih Soyalp ile dostları Jale Erberk vardı.
Bu arkadaş grubu geç saatlerde gelmişti.
Bar tam kapanmak üzereydi.
Birer bira içtiler.
İçeride Şener, arkadaşlarıyla karaoke şeklinde şarkılar söyleyip eğleniyordu.
İlker Karakaş sahneye giderek, Şener’den istek parça istedi.
Şener, “Program bitti, çalamam” dedi.
Gruptan bir kadın “Biz buranın eski müşterisiyiz” dedi.
Ağız dalaşı ve itiş kakış oldu.
Garson Nevzat Tetik:
“Şener’le tartıştılar. Şener ‘Sen ne diyorsun lan’ diye bağırınca İlker ‘Sen kimsin, seni s…” gibi karşılık verip küfür etmesi üzerine araya girdik. Gözde Gündüz, Şener’e “Sen ne diyorsun, sen kimsin” diye tepki verince Şener eliyle itekledi. Ali Gündüz, ‘Karımı nasıl iteklersin’ diye saldırınca araya girerek, mekanın dışına çıkardık.”
Semih Soyalp anlatıyor:
“Şener, İlker’e eliyle ‘Uzaklaş’ dedi. İlker’i yarıştırıp masaya götürdük, sahneden uzaklaştırdık. Şener, sahneden inerek, üzerimize doğru sinirli bir şekilde gelmeye başladı. Arkadaşları tuttu. Fiziksel bir temas olmadı.”
‘Beşi birden saldırdı’
Bu gerginlik üzerine grup, ellerindeki bira bardaklarıyla barın bahçesine çıktı. Mekan çalışanları yanlarına gelerek, Karakaş’tan özür diledi.
Olay yatıştırıldı.
Mekanın ışıkları söndürüldü.
Onur Şener ve arkadaşları mekandan çıktı.
Pelin Tolunay:
“Onur’un tartıştığı grup kaldırım üzerinde bekliyordu. Aramızda 10-15 metre vardı. Saat 02.30 sularıydı. Onur, grubun yanına gitti ve konuşmaya başladılar. Bir müddet sonra grupta bulunan bütün şahıslar Onur’la arbede yaşadı. Beş şahıs da Onur’u darp etti. Onur’un yanına koştum. Beyaz tişörtlü şahıs Onur’a çok fazla saldırdığı için ona yöneldim. Onur’un kafasında kanlar aktığını gördüm. Bu şahıs benim kolumu tuttu ve sıkmaya başladı. Bir yandan da ‘Kadına el kalkmaz’ dedi. Saçımı çekti. Uzaklaşmaya çalışırken tişörtünden tuttum. Tişörtü yırtıldı. Onur’un yerde yattığını gördüm.”
Bira bardağını kafasına vurdu
Üç sanığın iddiasına bakılırsa Şener, mekandan çıktıktan sonra küfrederek, üzerlerine doğru yürüdü.
Gözde Gündüz’ü itti.
Jale Erberk’e “Sen çok konuşuyorsun” dedi.
İlker Karakaş, bira şişesiyle Şener’in kafasına vurdu.
Karakaş anlatıyor:
“Yarım kalan hesabı görmek için geldiğini, kızlara saldıracağını düşündüğüm için sağ elimdeki bira bardağını Onur’a savurdum. Bardağın çarpıp çarpmadığını bilmiyorum. Onur bana yumruk attı. İkimiz yere düştük. Onur sırt üstü, ben Onur’un üzerine düştüm. Yerde de yumruk savurdum.”
Soyalp:
“İlker, bira bardağını Onur’un kafasına sert bir şekilde vurdu. Bardak kırıldı. Sapı İlker’in elinde kaldı. Onur ve İlker arasında arbede yaşandı. Onur’un kafası kanadı. Ayırmak için iki kolumu açtım. Ali Gündüz, Onur’u uzaklaştırmak için itmeye çalıştı. Onur, Ali’ye müdahale edince dengesi bozulup düştü. Bir daha kalkamadı.”
Gündüz:
“Şener, bulunduğumuz tarafı göstererek, ‘Varoşlar’ gibi bir şey söyledi. Üzerimize saldırgan vaziyette geliyordu. Bir anda İlker’in bira bardağını Şener’in kafasına vurduğunu gördüm. Aralarına girip Onur’u iteklemeye çalıştığım esnada kaldırımdan asfalta omzumun üzerine düştüm. Omzumun kırıldığını düşünerek, hareket edemedim. Öylece yatıyordum. Eşim Gözde ve Jale yanıma gelerek, beni yattığım yerden oturur vaziyete getirdiler. Sırtımı kaldırma yaslayarak oturdum. Sağ elimin avuç içinin kanadığını (gördüm) ve sol elimde cam kesikleri vardı. Kafamı sağa çevirdiğimde Şener’i sırt üstü duvarın dibinde yatar vaziyette gördüm.”
Üç sanık Ankara 3. Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklandı.
Gündüz ve Soyalp ifadelerinde, Karakaş’ın bira bardağıyla Şener’in kafasına vurduğunu tekrar etti. Karakaş, “Bira bardağını fırlattım ancak denk gelip gelmediğini hatırlamıyorum. Birlikte yere yuvarlanınca bir kere yumruk salladım” dedi.
Üçü de kasten öldürmeden tutuklandı.
İki kadın ise serbest bırakıldı.
Şiddet bütün toplumu sardı
Onur Şener cinayetini farklı kılan, faillerinin kamu görevlisi ve eğitimli oluşları diye düşünüyorum. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda çalışan iki iş müfettişi ve TUSAŞ’ta görevli bir elektrik mühendisi, daha olgun ve yarıştırıcı olmaları beklenirken, korkunç bir cinayetin failine dönüşebildiler. Bu, şiddetin nasıl toplumu çepeçevre sarıp içten içe çürüttüğünü gösteriyor.