Ne gibi şeyler derseniz hissiyatım var, duyumlarım var, net bilgim yok…
Gidişattan MHP cephesinin rahatsız olduğu ortada… Özellikle hukuksuzluktan!.. Adalet Bakanı gibi bir koltuğun olmasından ama adaletin olmamasından dersek nasıl olur?
(Müsaadenizle bir anekdot aklıma geldi hemen aktarayım. Demir perde diye batı söylemiyle tarif edilen Sovyetler Birliğinin hakim olduğu koalisyonda yer alan ülkeler arasında iş bölümü toplantısı düzenlenir. Ekonomik tedbirler gündemdedir. Rus bakan Çek bakana sizin deniziniz yok neden denizcilik bakanınız var, lüzumsuz masraf. Hemen kapatın der. Çek bakan yanıt verir. Sizde de adalet yok neden adalet bakanlığınız var? Biz bu duruma düşmeyiz inşallah diyelim parantezi kapatalım)
MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti bey kanalıyla iktidar cenahına sürekli hukuk uyarısı yapılıyor. İktidar aldırmıyor gibi gözükse de gidişatın sarpa sardığının farkında…
Ne dedi Feti bey?
‘Maddi hakikate ve adalete ulaşmanın yegane yolu, hukukun evrensel ilke ve esaslarına bağlı kalmaktır. Ceza Muhakemesi yanlış delille doğru sonuca ulaşılmasını reddeder. Delilsiz ispat, maddi vakaya uygun olsa bile zan ve tahminden ibarettir. Bütün yargılama önlemleri gibi, tutuklama da geçici niteliktedir.’ dedi.
Kime söyledi?
İktidara söyledi. Aynı zamanda Hakimler Savcılar Kurulu başkanı olan Adalet Bakanı‘na söyledi…
Belli ki hukuksuzluk daha doğrusu adamına göre hukuk MHP’nin de burasına gelmiş. MHP’de bardak taşmış… 2017 referandumundan önce MHP’yi çok uyardık. Tek adam rejimlerinin kuvvetler ayrımının rafa kalkmasının sonuçları ağır olur dedik. Dinlemediler…
Şimdi ufak ufak bizim çizgimize geldiler ama...
Tutukluluk ceza değil diye feryat etmeleri cezaevlerinin duvarlarına çarpıp dönüyor. At ve Üsküdar metaforu üzerine kurulu iktidarın bir kulağından girip öteki kulağından çakıyor…
Hukuksuzluk meselesi üzerinden itirazlar başladı ya hayat pahalılığı üzerinden de iktidarı rahatsız edecek sesler çıkmaya başladı.
Şu notu hemen düşeyim; hayat pahalılığı başka enflasyon başka… Diyelim ki alacağınız mal 200 lira… Enflasyon yüzde 20’ye düşse de yüzde 10’a inse de hatta sıfırlasa da o mal yine 200 lira olacak.
O malı alabilmeniz için gelirinizin artması gerekir… Geliriniz o malı alacak düzeyde artmadığı sürece hayat pahalılığı altında ezilip duracaksınız…
Doğru mu?
İktidara yakın yazar dün iktidarını uyarmış… Özetle demiş ki; halk, ezilen kitle iktidarı uyarmak istediklerinde eli ağırdır. Sandığa gittiklerinde deprem etkisi yaratır. 2024 yerel seçimlerinde görüldüğü gibi…
2023 yılında iktidar seçmeni kandırdı. TÜİK üzerinden aldattı. Sahte cennet yarattı. Seçimin yapıldığı mayıs ayında enflasyon yüzde sıfır…
Bir daha yazıyorum sıfır…
Temmuzda yüzde 9,5 ağustos ayında yüzde 9… Yıllık değil aylık. Hatırlarsanız, ABD’de yıllık enflasyon yüzde dokuza yaklaşınca kıyamet kopmuştu!..
Türkiye o gün bugün arkasını toparlayamıyor. Çünkü seçmen kendisine yalan söylendiğini anladı, 31 Mart’ta faturayı kesti. İktidar yargı aracını kullanarak faturayı yırtıp atmak istiyor ama boş çaba…
Boş çaba olduğunu iktidar yazarı da kabul etti. ‘Asgari ücret belirlenirken, memur ve emekli zamları tespit edilirken sadece rakamlara değil, sosyolojiye de dikkat edilmesi gerekir’ diye yazdı…
İktidar ekonomi cephesinde sıkıştı. Hukuksuzluğun ayyuka çıkması ortağı tarafından bile topa tutuluyor. Terörsüz Türkiye meselesi istendiği gibi gitmiyor…
Kısaca iktidar patinaj yapıyor…
Böyle durumlarda dipsiz kuyuya düşen, yönetme kabiliyetini yitiren, inandırıcılığını kaybeden hükümetin yapacağı tek hamle vardır.
Sandığı seçmenin önüne koymak…
Bu sarmaldan başka çıkış yolu yok…