AFAD depremin ilk iki gününde, değil enkaz kaldırmak, viran olmuş şehirlere ulaşamadı bile.
Kızılay, malum.
AHBAP’la sıkı bir çadır pazarlığına tutuşmuştu.
Peki ya, Türk Silahlı Kuvvetleri?
Mehmetçik, İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığından (AFAD) gelecek yardım mesajını beklemekteydi.
Çünkü…
TSK’ya toplumsal olaylarda müdahale yetkisi veren EMASYA Protokolü, darbeye zemin hazırladığı iddia edilerek, 2010’da kaldırıldı. Yerine Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) çıkarıldı. AFAD koordinatörlüğünde uygulanan planda TSK, ‘Ana Çözüm Ortağı’ değil, ‘Destek Çözüm Ortağı’ olarak konumlandırılıyor.
Şöyle düşünün:
Ana çözüm ortakları içinde Aile ve Sosyal Politikalar ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık, hatta Maliye bakanlıkları var.
Milli Savunma Bakanlığı (MSB) yok!
‘Ana Çözüm Ortağı’ kabul edilen bakanlık veya kurum isterse TSK, sahaya çıkabiliyor.
Gerçi Mill Savunma Bakanı Hulusi Akar’a sorarsanız TSK, ilk günden sahadaydı. Merkezi Malatya’da bulunan 2. Ordu ile Hatay’daki 2. Hudut Alay Komutanlığı arama kurtarma çalışmalarına katıldı. Birkaç uçak, birkaç fırkateyn yola çıktı.
Akar, “Toplam 40 binden fazla asker, uzman ve teknik personelimiz görev yapıyor” dedi. Ne var ki 40 bin Mehmetçiğin ne zaman deprem bölgesine gönderildiğini söylemedi.
O halde ben açıklayayım.
36 saat sonra!
Mesajın tarihi: 7 Şubat, saat 16.13
Deprem gününe dönelim.
Merkez üsü Kahramanmaraş Pazarcık olan deprem 6 Şubat’ta saat 04.17’de meydana geldi.
AFAD, 35 saat 56 dakika sonra TSK’dan yardım istedi.
AFAD’tan 7 Şubat’ta saat 16.13’te TSK’ya geçilen ‘Hizmete Özel’ mesajda arama kurtarma için personele ihtiyaç duyulduğu belirtilerek, şöyle deniyor:
“Kahramanmaraş ili Pazarcık ilçesinde meydana gelen 7.4 büyüklüğündeki deprem felaketi sonrasında yapılan çalışmalara destek vermek üzere personele ihtiyaç bulunduğu ve arama kurtarma konusunda uzman/gönüllü yeterli sayıda personelin çalışmalara destek vermek amacıyla görevlendirilmesi…”
Hava Kuvvetleri de gecikti
AFAD’ın mesajı TSK tarafından hava, kara ve deniz kuvvetleri komutanlıklarına gönderildi.
Hava Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Merkezi mesajı aldıktan beş saat 22 dakika sonra Muharip Hava Kuvvetleri, Hava Eğitim ve Hava Lojistik komutanlıklarına ‘Çok Acele’ şeklindeki öncelik derecesiyle mesaj geçti.
7 Şubat günü saat 21.35’te iletilen ‘Personel Görevlendirmesi’ konulu mesajda şöyle yazıyor:
“-Birlikler tarafından uygun görülen uzman veya gönüllü personelin planlanabileceği,
-İhtiyaç duyulması halinde lojistik komutanlığı tarafından personel intikalinin sağlanması amacıyla gerekli uçak/helikopter planlaması yapılabileceği,
-Planlanan personel tarafından her türlü emniyet kurallarının ön planda tutulması,
-Ana ast komutanlıklar ile ilgili valilikler ve AFAD arasında koordine yetkisi verildiği,
-Faaliyetlere ilişkin alınan tedbirler ile planlanacak personel listelerinin Hava Kuvvetleri Komutanlığı Personel Başkanlığına bildirilmesi.”
Üç gün sonra mı gittiler?
Belgesiyle anlattığım üzere AFAD, depremin üzerinden 35 saat 56 dakika geçtikten sonra TSK’dan yardım istedi. Hava Kuvvetleri de mesaj ulaştıktan 5 saat 22 dakika sonra bağlı komutanlıklarını bilgilendirdi. Bu gecikmenin de neden kaynaklandığı mutlaka araştırılmalı.
Toplamda en az 41 saat 18 dakika gecikildi.
Hava Kuvvetleri’nin mesajı, 7 Şubat’ta saat 21.35’te yollandığı için gereğini yapmak ertesi güne kaldı. 8 Şubat’ta bütün birliklere yayınlanan emirde, “Deprem felaketi sonrası yapılan çalışmalara uzman veya gönüllü olarak destek vermek üzere personele ihtiyaç duyulduğu” hatırlatılarak, şöyle deniyor:
“Bu kapsamda ilgi mesaj personele tebliğ edilerek, doğal afet bölgelerine gönüllü gidecek personel bilgileri ana ast komutanlıklar tarafından günlük olarak Hava Kuvvetleri Personel Başkanlığına bildirilecek olup personelin yoklama kaydı ‘0079-Mazeret İzni (Doğal Afet) olarak bildirilecektir.”
Emrin kara ve deniz kuvvetlerinde görevli olan HKK personeline de tebliğ edilmesi, gönüllü gidecek olanların Hava Kuvvetleri Personel Başkanlığına bildirilmesi istendi.
İddia o ki bu emir 8 Şubat’ta saat 17 sularında personelin eline ulaştı. Dolayısıyla birçok uzman ve gönüllünün 9 Şubat’ta, depremin üçüncü günü bölgeye gittiği öne sürülüyor.
TSK’nın bir afet hazırlığı yok
Hava Kuvvetleri’nin 10 ve 14 Şubat’taki emirlerinde, TSK’nın afet için hazırlığının olmadığı, Mehmetçiklerin plansız bir şekilde hareket ettiği anlaşılıyor.
10 Şubat’taki emirde, “Bugüne kadar geçen süreçte elde edilen tecrübeler ışığında, bölgeye giden her ferdin çalışma bölgesinde yoğunluğa, iaşe ve barınma konusunda yeni ihtiyaç oluşturabildiği, verimli çalışma yapamayacak fazladan personelin yarar kadar yük oluşturabileceği” belirtiliyor.
Bu çerçevede “AFAD tarafından gelen detay ve özellik içeren taleplere göre ihtiyaca uygun birlik/personel görevlendirileceği” vurgulanıyor.
“Gönüllü personel AFAD’ın talebi, planlaması ve koordinesi doğrultusunda bölgeye sevk edilecek” deniyor.
“Bölgede icra edilen faaliyetlerin daha etkin bir şekilde yürütülmesi adına personelin kendi inisiyatifi doğrultusunda bağımsız/yalnız olarak bölgeye gitmesinin uygun olmayacağı” ifade ediliyor.
Ordusuna güvenmeyen iktidar
AK Parti, darbe korkusundan ötürü Mehmetçiği ,Türkiye Afet Müdahale Planı’nda ‘Ana Çözüm Ortağı’ yapmayarak, depremin ilk 36 saatinde çağırmayarak, belki de binlerce insanın kurtarılabilecekken, enkaz altında hayatını kaybetmesine yol açtı. AFAD vaktinde yardım talep etseydi, yüzbinlerce Mehmetçik cepheye koşar gibi, enkazlara koşabilirdi.
Kendi ordusuna güvenmeyen bir iktidar, vatandaşını enkazdan çıkarabilir mi? Gördük ki, çıkaramadı.
Aksine enkaz altında kaldı.
Kızılay, dayak yiyen kadın çalışanı işten attı
Kızılay, depremden sonra çadır, konserve, eski giysi ticaretiyle, hastanelere verdiği kanın satılmasıyla, Başkanı Kerem Kınık’ın çelişkili açıklamaları ve sosyal medyadaki ipe sapa gelmez polemiklerle anılıyor. Kınık, artık o koltukta oturdukça Kızılay’ın iflah olması çok zor.
Bu arada, eski defterler de açılıyor elbette.
Örneğin, H.Ö. adlı genç kadının başına gelenler…
H.Ö., 2016’da Kızılay’da Çocuk Programları Koordinatörlüğünde gençlik çalışanı olarak görev yapmaya başladı. Kızılay ile UNICEF arasındaki bir program kapsamında 2022’de Gaziantep’te Mobil Çocuk Dostu Alanı’nda Suriyeli çocuklara yönelik projede çalıştı.
H.Ö., 8 Şubat 2022’de ekip arkadaşı N.G.’den ağrıyan omzuna masaj yapmasını istedi. N.G. adlı erkek çalışan H.Ö.’yü tersledi. İkili arasındaki söz dalaşı büyüdü.
H.Ö.’nün iddiasına göre N.G., kendisini tehdit etti, duvara itti ve boğazını sıktı. Canı yanan H.Ö., N.G.’ye hakaret etti.
N.G. de kadına tokat attı.
Ardından H.Ö.’yü kollarından çekip etkinlik alanına sürükledi. Kadını duvara çarparak, koltuğa yatırdı ve üzerine çıktı, boğazına bastırdı. Bu arada sevgilisinin şiddet gördüğünü öğrenen A.T. geldi ve N.G. ile kavga etti.
N.G. ise H.Ö.’ye masaj yapmayı reddettiği için hakarete maruz kaldığını, “Beni arabayla bırak, köpek gibi bırakacaksın” dediğini ileri sürüyor. Boğazından çekiştirdiğini, engel olunca küfrettiğini savunan N.G., dayanamayıp tokat attığını kabul ediyor.
H.Ö.’nün saldırganlaştığını, daha fazla hakaret ettiğini anlatan N.G., iki tokat daha vurduğunu belirtiyor. H.Ö.’nün “Beni dövdü” diye haber vermesi üzerine sevgilisi A.T.’nin geldiğini ve yumrukla saldırıp küfrettiğini söylüyor.
Kızılay, iki çalışanı yüzleştirmek için Ankara’ya çağırdı. Aynı uçağa bilet alındığını öğrenen H.Ö., “Hayati tehlikem var, binemem” dedi. H.Ö., İstanbul aktarmalı olarak gitmek zorunda kaldı. Konaklama için de aynı oteli tuttular.
Kızılay şiddet uygulayan N.G. ile birlikte dayak yiyen H.Ö.’yü de işte attı. H.Ö., Kızılay’a dönmek için iade davası açtı.