Balıkesir 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Metin Çelik, geçen 12 Temmuz’da, Ata Emre Akman’ın katiline 24 yıl hapis cezası verdiklerini açıkladıktan sonra Zuhal ve Erol Akman çiftine dönerek, “Sizi temin ederim ki, benim evladımın başına gelseydi de bu cezayı verirdim” dedi.
Çelik, üniversiteli genci sebepsizce ve hunharca öldüren katile, sırf 17 yaşında diye 24 yıl ceza verdiği için mahcup, ancak yasalar böyle emrettiği için çaresizdi.
Bu çaresizliğini gerekçeli kararına geçirdi.
24 yıl hapis cezasını adaletsiz bulduğunu belirtti.
Hayata karşı işlenmiş suçlarda 17 yaşın altındakilere daha ağır ceza verilmesi için Ceza İnfaz ve Türk Ceza kanunlarında değişiklik yapılması talebiyle kararın örneğini TBMM Adalet Komisyonu’na ve Adalet Bakanlığına gönderdi.
Akman Ailesi’nin mücadelesi övülerek, şöyle denildi:
“Aile yaşadığı çok ağır ve travmatik acıya rağmen başka gençlerin de böyle bir eyleme maruz kalmamasına yönelik ciddi ve ısrarcı taleplerini dile getirmiş, çocuklarının acısından ziyade erdemli bir tavırla infaz yasasındaki ve TCK'daki ceza adalet sistemine yönelik eksiklikler ile sistemin aksayan yönlerini gündeme getirmişlerdir.”
Dünkü yazımda ibret niteliğindeki gerekçeli karara genişçe yer
verdim.
Karar çok ses getirdi.
Yazım üzerine anne Zuhal Akman, beni aradı.
“24 yıl ceza Ata’nın yokluğundan daha vurucu” dedi.
Katilin, babasının yarattığı tahrik ve rızayla cinayeti işlediğini söyledi. “Çocuklar aile rızasıyla 15 yaşında evlenebiliyorsa yetişkin olarak da yargılanmalı” diye konuştu.
Azmettiricilikle suçladığı babanın cezalandırılması gerekirken, beraat ettirildiğini söyledi.
Siz gerekçeli kararı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ata'nın yokluğundan daha vurucu acı aslına bakarsanız bu.
24 yıl ceza…
Evet ve sadece yaşı 17 olduğu için… 15-18 yaşındaki çocuklar evlendirilebiliyorlar aile rızasıyla. Bu da babanın rızası dahilinde gerçekleştirilen eylem. 24 yılı kabul etmiyorum.
Birkaç ay büyük olsa ağırlaştırılmış müebbet alacaktı.
Evet. Hani, onun da yatarı 24 yıl. Benim tüm derdim, ceza infaz yasaları. Ayrıca katillerin büyük bir çoğunluğu ceza infaz yasaları dahilinde dışarıya çıkanlar.
Yasalar caydırıcı değil.
Suçluya verilen ceza da suça övgüdür.
Teşvik etmektir anlamında söylüyorsunuz.
Evet. Yaşam hakkımız bu kadar kolay elimizden alınıyor. Ceza infaz yasalarının acilen değişmesi gerekiyor.
Ne olması gerekiyor?
Bir defa 15 yaşından itibaren başlasın. Bakın, töre cinayetlerine. Ne yaptılar? Çocukları kullandılar. “Al oğlum, ablanı öldür.” 15 yaşında evlenebiliyorlarsa yetişkin olarak yargılanmalılar ve caydırıcı olmalı cezalar. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ömür boyu hapis alıp cezaevinde ölen kimse yokmuş, biliyor musunuz?
Babanın onlarca suçtan kaydı var. Bu aile tablosunu nasıl yorumluyorsunuz?
Çocuk babasıyla olduğu dönemlerde zaten suç işliyor. Bütün tanık ve tarafların hepsi kriminal. Baba kendisine avukat tutuyor fakat oğluna tutmuyor. Çünkü kendisini kurtarması gerekiyor.
Size göre babanın cinayeteki rolü ne?
Azmettirici. Suç işlemeye tahrik ve ikna var. Çünkü bu adam her cezaevinden çıktığında Sultan Dönmez'in evinin önünde olay oluyor. Dönmez, dedi ki duruşmada “Orhan çok korkaktır. Kendisi hiçbir şey yapamaz, uyuşturucu verip insanlara yaptırır.”
O yüzden herhalde “Ya babama ya oğlumu öldürteceğim” demiş cinayetten önce
Evet. Yaptırdığı şeyler çünkü daha öncesinde.
Önce babası, Dönmez’i bıçaklıyor.
Sonra oğlunu göndermeye başlıyor. Buna da ceza verilmeliydi. Beraat etmemeliydi. İtiraz edeceğiz. İlk duruşmadan bir gün önce, 27 Haziran’da, baba ile oğlunu 10 dakika 33 saniye telefon görüşmeleri var. O görüşmenin içeriği yok. Ne konuşulduğunu bilmiyoruz.
Ceza yasasıyla ilgili düzenleme için çabanız olacak mı?
Tüm derdim o. Türk halkı olaydan çok rahatsız. Anayasa bir kitap ama anayasayı yazanlar insan. Uygulayıcıları insan. Uygulayıcıların ne kadar rahatsız olduğunu hepimiz gördük. 24 yılla kimseyi kandıramazlar. İsviçre’nin ceza infaz yasalarını almışlar ama İsviçre'de her gün Türkiye'de olduğu gibi cinayet mi işleniyor? Ceza infaz yasalarının değişmesi için mücadele vereceğim. Ve çok da uzun bir süre olacağını zannetmiyorum. İnsanların paraya pula ihtiyacı yok. Öncelikle adalete ihtiyacı var. Ve adalet bir gün herkese lazım oluyor. Ölüm bir trajedi değildir. Artık bu ülkede yaşamak bir trajedi olmaya başladı. İnsanların gelecek değil, yaşam kaygısı var.
“Akşam eve dönebilecek miyim?”, “Neredesiniz şu anda, parkta mı?” Daha 45 yaşındayım ve aile fotoğrafından insanların çekilmesi için çok erken.
Katil, babası ve yakın çevresi adeta suç makinesi
Gerekçeli kararda, baba Orhan Özdemir, katil oğlu Erdoğan ve muhatap oldukları bütün kitlenin Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen neredeyse bütün suçlara meyilli olduğu vurgulandı.
Karardan:
Bu şahısların yaşam hakkına (kasten öldürmeye teşebbüs, yaralama, tehdit), toplumun ahlaki değerlerine (cinsel istismar, fuhuş, uyuşturucu), mal varlığı ve mülkiyet hakkına (dolandırıcılık, hırsızlık), diğer hak ve değerlere saygı duymadıkları görülmektedir. Birden çok sabıkası olan bu kişilerin kamu otoritesinin sağladığı imkanları (açık ceza infaz kurumuna çıkma, şartla tahliye, denetime ayrılma, covid izni gibi) kötüye kullanarak dışarıya çıktıklarında, aynı kötülüklerde ve suçlarda ısrar ettikleri; bu olayda Ata Emre’nin hayatını elinden alanların aslında toplumun sıralanan tüm değerlerini ve temel haklarını ihlal edenler oldukları görülmüştür. Hukuk devletinde suçlu ya da suça yatkın kişiler bu kadar cesurca suç işleyememeli, hatta buna cesaret dahi edememelidir.”
Bu kişilerin soruşturmaya konu edilen suçları şöyle:
Orhan Özdemir (Baba): Öldürmeye teşebbüs, kasten yaralama, tehdit, silahla tehdit, 6136 sayılı Kanun'a muhalefet (ateşli silahlar ve bıçaklar hakkında), firar, genel güvenliği ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma, parada sahtecilik, huzur ve sükunu bozma, yağma, dolandırıcılık, mala zarar, kredi kurumlarının aracı kılınmak suretiyle dolandırıcılık, cinsel taciz, nitelikli cinsel saldırı, mühür bozma, intihara yönlendirme, iftira, konut dokunulmazlığını ihlal, yol kesme suretiyle yağma, kullanmak için uyuşturucu bulundurma, yivli ve yivsiz silah bulundurma, kişileri hürriyetinden yoksun kılma, özel ve belgede sahtecilik.
Sultan Dönmez (Orhan Özdemir’in eski eşi): Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, iftira, birden fazla hırsızlık, hakaret, konut dokunulmazlığını ihlal, çocuğun kaçırılması, hayvan hırsızlığı, basit yaralama, fuhuş, kötü muamale, yalan tanıklık, dolandırıcılık, şantaj, suç eşyasının satın alınması, özel belgede sahtecilik, huzur ve sükunu bozma, hükümlü ve tutuklunun kaçması, 6136 sayılı Kanun'a muhalefet, bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle dolandırıcılık.
Ayfer Songül (Orhan Özdemir’in ilk eşi): Banka ve kredi kuruluşlarına yönelik dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik, hakaret, basit yaralama, tehdit.
Erdoğan Özdemir (Katil): Tehdit, hakaret, mala zarar, kasten yaralama, yağma, huzur ve sükunu bozma, kadına karşı şiddet. Aybigül Persenk (Orhan Özdemir’in arkadaşı): Basit yaralama, uyuşturucu madde kullanma, tehdit, mala zarar, bina içinde hırsızlık, infaz kurumuna yasak eşya sokma, uyuşturucu madde ticareti.
Pınar Arıkoğlu (Sultan Dönmez’in ev arkadaşı): Konut dokunulmazlığını ihlal, silahla tehdit, basit tehdit, hakaret, yaralama, aile hukukundan doğan mükellefiyetleri ihmal, uyuşturucu madde ticareti, bina içinde hırsızlık, uyuşturucu kullanma, dolandırıcılık, silahla tehdit, görevi yaptırmamak için direnme, firar, çocuğun kaçırılması ve alıkonulması.
Kurtuluş Şen (Orhan Özdemir’in arkadaşı): Hırsızlık, evi terk eden çocuğu yanında tutma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, konut dokunulmazlığını ihlal, görevi kötüye kullanma, basit yaralama, mala zarar, tehdit, kasten yaralama, cinsel saldırı, hakaret, kaçakçılık, nitelikli dolandırıcılık, taksirle yaralama, uyuşturucu, iş yeri dokunulmazlığını ihlal, görevi yaptırmamak için direnme, kamu malına zarar, hükümlü ve tutuklunun kaçması, 12 yaşını tamamlamamış çocuğun nitelikli cinsel istismarı.