Vatandaşın sesi 'Milletin Sesi Mitingi'nde yükseldi

CHP'nin Balıkesir'de düzenlediği 'Milletin Sesi Mitingi'ne yurttaşlar damgasını vurdu. Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından önce sahneye çıkan tarım üreticisi Esma Ay, çiftçi Ali Duman ve Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden dün mezun olan 24 yaşındaki doktor Arif Onur Poyraz yaşadıkları sıkıntıları paylaştı.

CHP’nin Balıkesir’de düzenlediği “Milletin Sesi Mitingi”nde konuşan tarım üreticisi Esma Ay mazot fiyatlarından dert yanarak, “Sabahleyin kalktım mı benim eşim değneği alıyor, motorda ne kadar mazot var diye bakıyor. Acaba bizi mazot nereye kadar götürür. Bakın şöyle dört parmaksa iyi, bugün pazar yerine varacağız, malımız zebil olmayacak diye. Pazar yerine vardığımızda mazotumuzu alıyoruz. Çok şükür diyoruz” dedi.

CHP’nin “Milletin Sesi Mitingi”nin Mersin, İstanbul’un ardından üçüncüsü bugün Balıkesir’de düzenleniyor. Mitinge katılan yurttaşlar Balıkesir’in en büyük meydanlarından Kuvayı Milliye Meydanı’nı doldurdu. Mitingde yurttaşlar Türk bayrağı ve CHP bayrağı taşıdı.

'Geççek geççek'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun mitinginde yurttaşlarla birlikte çekilmiş dev fotoğrafı yerleştirildi. Miting öncesi sanatçı Tarkan’ın “Geççek” şarkısı çalındı. Mitinge Somalı madenciler de baretleri ile katıldı.

Üretici, çiftçi ve doktor konuştu

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından önce 46 yaşındaki üretici pazarı esnafı Esma Ay, 68 yaşındaki çiftçi Ali Duman ve Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden dün mezun olan 24 yaşındaki doktor Arif Onur Poyraz konuştu.

'Zerzevat satarak kızımı okuttum ama iş yok'

Üretici pazarı esnafı Esma Ay, tüm kadınların derdini anlatmak için kürsüye çıktığını dile getirerek, şunları söyledi:

“Biz bundan 20 sene önce hayvanımızın yemini, kendi unumuzu fabrikamıza ekinimizi koyardık. Ben Balya’nın Göloba köyündenim. Unuttum heyecandan. Bizim köyümüz 40 hane. 40 hanede yaşamaktayız. Hepimiz çiftçilik yaparız. Biz iki gün harman alırdık. Ekinimizi çıkarırdık. Ondan sonra hayvanlarımızın yemini, unumuzu. Artanını satardık. Herkes bizim gibiydi. Ama şimdi biz mazotumuzu alamaz hale geldik. Ben şimdi çiftçilik yapıyorum. Bahçe zerzevatı satıyorum. Sabahleyin kalktım mı benim eşim değneği alıyor, motorda ne kadar mazot var diye bakıyor. Acaba bizi mazot nereye kadar götürür. Bakın şöyle dört parmaksa iyi, bugün pazar yerine varacağız, malımız zebil olmayacak diye. Pazar yerine vardığımızda mazotumuzu alıyoruz. Çok şükür diyoruz. Bugünümüzü kurtardık. Ama bu durumlara düşüren… Çok heyecanlandım kusura bakmayın burası başka türlü… Zerzavat satarak kızımı üniversite okuttum ama iş yok. Bütün anne ve babalar benim durumumda. Herkesin çocuğu işsiz. Üniversiteyi bitirdi, çocuklarımızın psikolojisi bozuldu. Annelerin, babaların da öyle. Çok heyecanlandım kusura bakmayın.”

'Şimdi ben enflasyona ezilmemiş mi oluyorum?'

Kürsüye çıkan 65 yaşındaki çiftçi Ali Duman enflasyon karşısında yaşadığı çaresizliği anlatarak şöyle konuştu:

"Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk demiştir ki 'Gerçek üretici olan müstahsil köylü memleketimizin efendisidir' ama şimdi görüyoruz ki gerçek üretici olan müstahsil köylü memleketimizin kölesi yapılmıştır. Şeker pancarı su isterse gece tarlada yatarız, hayvan hastalanırsa ahırda sabahlarız. Ölecek olursa onun canıyla beraber bizimde canımızın yarısı gider. Bu kadar mükemmel şekilde işlettiğimiz işletmelerde zarar ettiğimiz görülmektedir. Bu zarar etme durumu bizi maliyet hesaplama durumunda bırakmış, bir de maliyet hesabı yaptığımızda ürettiğimiz birçok malı ya maliyetine ya da maliyetin altında satmak zorunda bırakılmışız. Bir yılın maliyesini çıkarttım. 60 ton süt üretmişim, bugünün parasıyla 7 ile çarp, 420 bin hayvan satmışım. Bir yılda 470 bin lira ciro yapmışım. Arpa ekmişim mısır ekmişim. Bana maliyeti 545 bin lira olmuş. 470 bin gelir 545 bin gider. Şimdi bu ülkenin idarecilerine soruyorum 'Ben bu enflasyonun altında ezilmemiş mi oluyorum?'

'Ölmek değil yaşamak istiyoruz'

Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden yeni mezun Arif Onur Poyraz, ülkedeki sağlık politikalarını eleştirerek şu ifadeleri kullandı:

“Yarın göreve başlayacak bir çok hekim gibi ben de heyecan ve korku duygularını bir arada hissediyorum. Tıbben felç olmuş sağlık sistemi içinde yorucu geçen sürecin ardından arkadaşlarım fiziki ve sözlü saldırıya uğruyor ve belki de öldürülüyor. Bunun sonucunda başta Almanca olmak üzere bir çok yabancı kursları doktorlar dolduruyor. Sıraya bizler de giriyoruz. Büyük binaların ve beton yığınlarının hasta bakmadığını anladığımızda çok geç olmayacak mı? Bunun hesabını kim verecek. Fatura yine millete kesilecek. Doğru sağlık politikalarının uygulandığı bir Türkiye istiyoruz. Milletimizin sağlığı için onurlu bir şekilde çalışmak istiyoruz. Ölmek değil, yaşatmak, bilimin ışığında tüm ülkeyi aydınlatmak istiyoruz.”

Türkiye Haberleri