28 Temmuz'da Antalya'nın Manavgat, Akseki, Gündoğmuş, İbradı ve Alanya sınırlarında 21 farklı noktada günlerce süren yangınlarda 59 mahalle ve sakinleri büyük zararlar gördü. 10'uncu gününde kontrol altına alınan orman yangınlarının 25 bin hektar alan yandı.
Antalya Manavgat'ta evi, işyeri ve ahırı yangından zarar gören köylülere inşaat yapım maliyetlerinin yazılmadığı, rakam ve içerikleri doldurulmamış 'Talep ve Taahhütname' ve 'Afet Borçlandırma Senedi' adlı evraklar imzalatılmak istenmişti.
İsmail Saymaz'ın ortaya çıkardığı olayda Manavgat'ta yaşayan Avukat Umut Çiftçi, AFAD ekiplerinin 5-6 kişilik gruplar halinde köylere dağılıp yangından zarar gören vatandaşları meydanda toplayarak, bu evrakları imzalamayı şart koştuğunu ifade etmişti.
Saymaz'ın haberinin ardından Antalya Barosu, TOKİ aracılığı ile yangında mağdur olan köylülere 'Afet Borçlandırma Senedi' imzalatılmak istenmesine tepki göstererek bir yazılı basın açıklaması yayımladı.
Antalya Barosu Başkanlığı'nın yazılı duyusu şöyle:
"Başta Manavgat olmak üzere ülkemizin çeşitli bölgelerinde 28 Temmuz’da başlayan ve günler boyu süren, çok ciddi boyutlarda orman yangınları meydana gelmiştir.
Bu yangınlar sonucu yaklaşık olarak 132 bin hektar ormanlık alan, 25 bin hektar da zirai alanın yandığı tahmin edilmektedir. Bunun yanı sıra birçok köylünün evi, ahırı, hayvanları, bahçesi, arı kovanları da yanmıştır.
'TOKİ aracılığı ile Afet Borçlandırma Senedi imzalatılmak isteniyor'
Yangınlar daha sönmeden Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ekipleri, bazı ağır hasarlı binaları yıktırmıştır.
İdarenin yangına maruz kalan insanlara yardım etmesi, hem vicdanı bir görev olduğu gibi, hem de Anayasal yükümlülüklerindendir. Buna karşın yangın bölgesinde evini, bağını, hayvanını kaybeden köylülere TOKİ aracılığı ile, “Afet Borçlandırma Senedi” imzalatılmak istendiğini öğrenmiş bulunmaktayız. Başkanlığımıza örnek olarak gelen söz konusu 6 sayfadan oluşan bu “afet borçlandırma senedi” evrağında yurttaşlar açıkça Ziraat Bankasına borçlandırılmakta; ancak, borç miktarı ve ne kadar faiz ödeneceği dahi belli olmamaktadır.
Her şeyden önce meydana gelen doğal afetten zarar gören mağdur vatandaşların karşı karşıya kaldığı bu durum Anayasa’da geçen sosyal devlet ilkesine aykırıdır.
Her ne kadar yanan bölge “Afet Bölgesi” ilan edilmişse de 1959 yılında çıkarılan 7269 sayılı “UMUMİ HAYATA MÜESSİR AFETLER DOLAYISİYLE ALINACAK TEDBİRLERLE YAPILACAK YARDIMLARA DAİR KANUN” günümüz şartlarına uygun değildir. Genel afetle baş başa kalmış afetzedelere kredilendirme (yani borçlandırma) yoluyla ve TOKİ aracılığı ile ev yapmak, devletin temel sorumluluk alanlarından çekilmesi anlamını taşımaktadır. Tüm malını mülkünü kaybetmiş afetzedelere bankalara borçlandırma yöntemiyle konut yapmak, gerçek bir yardım olarak nitelendirilememektedir. Üstelik 7269 sayılı yasanın 40. maddesinde bu kredilere faiz işletilmeyeceği de açıkça hüküm altına alınmıştır.
Yapılması gereken afetzedelere bir an önce, yörenin sosyal dokusuna uygun evleri ve kaybetmiş olduğu tarımsal üretim araçlarını nakdi ve ayni olarak Afet Fonlarından karşılanmasının sağlanmasıdır.
Antalya Barosu olarak sürecin takipçisi olduğumuzu ifade eder, basına ve kamuoyuna saygı ile duyururuz.
Antalya Barosu Başkanlığı"