Gülse Birsel, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Dünya insanlarının hakkı yenen, ayırımcılığa uğrayan, ezilen, önyargıyla bakılan, küçük görülen, özgürlüğü kısıtlanan en büyük topluluğu, en kalabalık unsuru: Kadınlar! Ama değişecek bu işler. Henüz 100 yıldan az zaman önce seçme ve seçilme, hatta erkeklerle denk eğitim alma hakkı verilmeye başlanmış bir cinsin bu kadar kısa zamanda geldiği yeri düşünürsek… Galiba bu hıza bakılınca endişelenmesi gereken erkekler mi acaba?" dedi.
Doğa Rutkay ise paylaşımında şöyle dedi:
"Kadınlar!
Her birinize hayranım!
Güç
Emek
Öfke
Şefkat
Sevgi
Sabır
Minnet
Özveri
Anlayış
Merhamet
Empati
Onur
Gurur
Akıl
Fikir
ne ararsan var!
Kadın varsa hayat var!
Her birinize hayranım."
Şahan Gökbakar, "Kadınların ve erkeklerin hiçbir farkının olmadığı bir dünya burası. Hatta kadınlar sayesinde güzelleşen bir dünya. Bu hayatta çok net bir şekilde kadınlardan yanayım. iyi ki varlar. Başta canım annem ve değerlim eşim olmak üzere tüm kadınların günü kutlu olsun." paylaşımını yaptı.
Fazıl Say ise, "8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun. Tüm kadınlarımıza, İçtenlikle, sevgiyle, saygıyla." dedi.
Akasya Asiltürkmen, "Eğer bir engelle karşılaşıyorsan canım kız kardeşim, kaldırmaya kendi kafandan başla. Öğrenilmiş çaresizliği gör, değiştir, dönüştür. Sonra eloğlunun dedikleri sana vız gelecek tırıs gidecek. Fiziksel durumun, sosyal şartlar, yaş engel olamaz hiçbir şeye. Anadolu’nun toprağı sensin. Mezopotamya’yı suladı senin memelerin. Bir köşede kalacak değilsin. Çıkacaksın ortaya ve seni sindirmeye, görmezden gelmeye çalışanlara inat diyeceksin ki; yok öyle yağma, kadınlar hayatın her alanında!" paylaşımında bulundu.
Kalben ise şu mesajı paylaştı:
"Bu çantam da, özgürlükten, eşitlikten ve adaletten bahseden ağzım da hiç kapanmazlar. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, Kadın Meclisleri, Mor Çatı Vakfı, Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği ve daha nice sivil toplum kuruluşuyla paylaştığım dayanışma, katıldığım mitinglerde sarıldığım insan yüzlerinden aldığım cesaret, birbirimize renklerin/dillerin/kimliklerin/inanç sistemlerinin ve biyolojik cinsiyetlerin ötesinde bakmayı öğrenmemiz... Gururla kadınım diyebilmeye başlamam, vücudumu, zihnimi ve ruhumu kontrol eden baskıcı erk kurumsal araçların etkilerini hafifletmeyi öğrenmem... Bağırmayı öğrenmem... Elimi havaya kaldırmayı öğrenmem... Hayır, söylemiyorum! demeyi öğrenmem... Beni hor gören, maddi manevi kaynaklarımı tüketen, bana vuran birini hayatımdan çıkaracak görüş mesafesini kazanmam... Sonra her tür manipülasyonu şiir okur gibi okumayı öğrenmem... Hala tuzaklara düşsem de eskisi kadar derin kuyulara düşmemem... Kendimi sevmem, kıskanmadan ve yargılamadan dost tutmayı öğrenmem... Ben kadınlıktan, emeğimden, bizim ortak çabamızdan ve kanun yapıcıların karşısına dikilip hakkımızı, öldürülen çocuk ve kadınların hakkını arayışımızdan çok şey öğreniyorum. İyi ki kadın oluyorum beraber çünkü bu, doğmakla olmuyor. Kadınlığı öğrenmek gerek. Bu kara toprakta serpilmeyi, sesini çıkarmayı, ölümü göze almayı öğrenmek gerek. Gurur duyuyorum bizimle. Feminist Gece Yürüyüşü'nde de, meydanlarda da, sokaklarda da buluşmak üzere. Sevgimi alın, cesur kalplerinizdeki deryaya katın."
'Türkiye, OECD ülkeleri arasında kadına karşı şiddetin en yayın olduğu ülke'
Sedef Kabaş'tan 8 Mart mektubu: Kadınlar gününde, Kadın cezaevinde
Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde bir başarı öyküsü: Tarımı kadınlar kurtaracak
8 Mart önlemi: Taksim metro istasyonu kapatılacak
Kapak: Ersan Kınık / csgorselarsiv.org