Gezi Direnişi’nin 9. yıldönümü nedeniyle Taksim'de toplanan ve Gezi Parkı'na yürümek isteyen kalabalığa polis sert müdahale etti.
Anma öncesinde polis, kitlenin toplanacağı sokağa otobüs park etti. Yapılan görüşmeler sonrası araçlar sokaktan çekildi. Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyesi yaklaşık 50 kişilik bir grup Taksim Meydanı'na doğru yürüyüşe geçti.
"Her yer Taksim, her yer direniş" sloganı atan grup Taksim Meydanı'na vardığında polis müdahale ederek yürüyüşü durdurdu.
Polisten sert müdahale
Grup "Bekin Elvan onurumuzdur", "Her yer Taksim her yer direniş" sloganlarıyla Taksim Meydanı'na kadar ulaştı. Ancak gruba polis barikat kurarak engel oldu. Polis kalabalığa müdahale ederken gazetecilerin görüntü almasını engellenmek istedi.
Müdahale cop ve biber gazı ile devam etti
Meydandaki TİP'liler engellenirken saat 18.30’da Makine Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nin önünde toplanmaya başlayan ve Gezi Parkı'na yürümek isteyen vatandaşlar ayrı polis barikatıyla karşılaştı. Polis, yürümek kalabalığa cop ve biber gazıyla müdahale etti.
Polis İstiklal Caddesi'nde bir grubu çembere aldı
İpek Sokak'ta eylemcilerin İstiklal Caddesi'ne geçişinin polis tarafından engellenmesi gerginliği tırmandırdı. Aralarında TİP'li milletvekillerinin de bulunduğu grup uzun süre polis barikatında bekletildi. Barikat kuran çevik kuvvet ekipleri eylemcilerin üstüne yürüyerek kalabalığı dağıtmaya çalıştı. Bunun üzerine çok sayıda kişi İpek Sokak'ta bulunan TMMOB binasına sığındı.
TİP İstanbul Milletvekili ve Parti Sözcüsü Sera Kadıgil, gözaltına alınanlara ters kelepçe yapıldığını belirterek “Bazı polis memurları halkın polisi olduğunu unutmuş, kendini Saray’ın bekçisi sanar durumda. Yapılan bütün hukuksuzluğun hesabı sorulacak” diye tepki gösterdi.
Binayı abluka altına alan polisin binaya girmeye çalıştığı görüntülere yansıdı. Makine Mühendisleri Odası, “Binamıza dönük saldırılar devam ediyor. Kamuoyunu binamızın bulunduğu sokaktaki ve bina içindeki yurttaşlara sahip çıkmaya çağırıyoruz” açıklamasında bulundu.
TMMOB'dan yapılan açıklamada ise, “Taksim’de bulunan Makina Mühendisleri Odamıza ait bina içerisine sığınan vatandaşlarımızın çıkışına izin verilmemekte ve bina kapısını koruyan kepenkler polis tarafından zorlanmaktadır. İstanbul Valiliği bu duruma bir son vermeli ve binamızın etrafındaki abluka kaldırılmalıdır” denildi.
Valilik açıklaması
İstanbul Valiliği'nden yapılan açıklamada şöyle dendi: "Yapılmak istenen yürüyüşlerin yasal olmadığı belirtilerek, eyleme son verilmesi için yoğun uyarı ve ikazlarda bulunulmuştur. Güvenlik güçlerimizce yapılan uyarılara rağmen Taksim Meydanı'na yürümekte ısrar eden, taşlı ve sopalı mukavemetle karşılık veren toplam 170 kişi yakalanmıştır."
6 gazeteci gözaltına alındı
Protestolarda 6'i gazeteci, 2'si çocuk toplamda 170 kişi gözaltına alındı. Süreci izlemek isteyen gazeteciler de polis tarafından darp edildi. Halk TV muhabiri Ozan Demiriz, Evrensel'den Meltem Akyol, BirGün muhabiri Gökay Başcan, ve Flaş TV’den Dilan Polat, Sevda Doğan ve Derin Aydoğdu gözaltına alındı.
Halk TV'den Erdinç Yılmaz, gazeteci Hayri Tunç, TELE1 muhabiri Engin Açar ve kameraman Umutcan Yitük ve polis şiddetine maruz kaldı. Yitük’un polis çemberine alınarak yerde tekmelendiği görüldü.
halktv.com.tr muhabiri Ozan Demiriz ve Birgün muhabiri Gökay Başcan saat 03.30 sıralarında serbest bırakıldı.
Taksim Dayanışması'ndan açıklama: Mücadele kazanır!
Taksim Dayanışması'ndan yapılan basın açıklamasında ise şu ifadelere yer verildi:
"Gezi’de sahip çıkılan değerlerin karşısında insanlıkla örtüşmeyen bir anlayış çaresizlikle çırpınıyor.
Buradan herkese bir kez daha açıklıkla ifade ediyoruz. Gezi Parkında simgeleşen irade ile baş edebilmeniz için “iş makinası ve çimento kamyonlarından” çok daha fazla şeye ihtiyacınız olacak.
Gelmeyen turist için öfkelenen esnafın dükkan önünün Gezi Parkına ne kadar benzediğine şaşacaksınız.
Ürününün karşılığını alamayan köylünün de, köleliğe mahkum ettiğiniz “taşeron” işçinin de Gezi parkına uğramış olduğunun farkına varacaksınız.
Kadınların her an Gezi parkından dönüyormuş gibi yaşadıklarını ve davrandıklarını herkes gibi zaten siz de çok iyi biliyorsunuz. Çünkü Gezi Parkı, Topçu Kışlası görünümlü rezidans ve alışveriş merkezi haline getirmek isteyenlerin iştahını kabartacak bir “kupon arazi” olmaktan çoktan çıktı.
Hatta Gezi, Park olarak bile tanımlanamaz artık. Binlerce beton bina ile kuşatılmış Taksim meydanı etrafındaki tek yeşil alan, gölgesinde oturabilecek ağaç barındıran tek park olduğu doğru. Ama daha büyük bir hakikati var artık o parkın.
Uğruna “Ağırlaştırılmış müebbet cezaları alarak hapis yatan dostlarının yanı sıra, insanım diyenlerin görebilecekleri suretler, duyabilecekleri ağıtlar arasında, on dördünde, yirmi birinde toprağa düşmüş, oradaki ağaçlara can suyu olmuş gençlerin anıtlar’ duruyor o parkta.
İşte bu nedenle ve bir kez daha gür bir sesle haykırıyoruz; ülkenin demokrasi şöleni olarak tarihe geçecek olan Gezi direnişinden “Darbe” çıkarmaya çalışmak beyhude bir çabadır!
Osman KAVALA, Çiğdem MATER, Mine ÖZERDEN ve Hakan ALTINAY’ı seçim hesaplarınıza malzeme yaparak hapiste tutmaktan vazgeçin. Arkadaşlarımızı Gezi’nin Taksim Dayanışması’nın güler yüzlü temsilcilerini Ayşe Mücella YAPICI’yı, Tayfun Kahramanı ve Şerafettin Can ATALAY’ı serbest bırakın!
Özcesi; düşün yakamızdan, ülkemizi ve milyonlarca yurttaşımızı rahat bırakın…Herkes bilsin ki; Karanlık gider Gezi kalır! Herkes bilsin ki; Hapislik biter mücadele kazanır! Herkes biliyor. Her yer Taksim. Her yer direniş!”
Gezi Direnişi 9'uncu yılında
31 Mayıs 2013 tarihinde patlak veren Gezi Direniş'ine giden süreç, 27 Mayıs’ta iş makinelerinin parka girmesinin ardından, haberin sosyal medya aracılığıyla kısa sürede yayılması sonucunda başladı. Kitlelerin parka gidip çalışmaları durdurmaya çalışmış, polisin müdahalesi sonrasında ertesi gün daha kitlesel şekilde Gezi savunucuları parka akın etmişti.