İçişleri Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan ve Resmi Gazete’de yayımlanan kararla 377 kişinin mal varlıkları donduruldu. Bu isimler arasında yer alan sekiz IŞİD militanının uyruk bilgilerinde, “T.C. vatandaşı” ifadesi yer aldı. Bu ifadeyi ve dondurulan mal varlığının kaynağını, CHP’li Tekin Bingöl TBMM gündemine taşıdı.
Meclis gündeminde
Bingöl’ün TBMM Başkanlığı’na sunduğu yazılı soru önergesine yanıt veren İçişleri Bakanı Soylu, Resmi Gazete’deki T.C. vatandaşı ifadelerine rağmen IŞİD militanlarının Türkiye vatandaşı olmadığını iddia etti. Soylu ayrıca militanların mal varlıklarının kaynaklarının sorulduğu önergeye ise yanıt vermedi.
Soylu’nun yanıtlarının “şüpheli” olduğunu, Resmi Gazete’deki T.C. vatandaşlığı ibaresinin bağlayıcı olduğunu kaydeden CHP’li Tekin Bingöl, BirGün’den Hüseyin Şimşek'e konuştu.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yönelttiği önergede soruların gayet açık olduğunu ancak Soylu’nun yanıt veremediğini ifade eden Bingöl, “IŞİD militanları nasıl oluyor da ‘Vatandaşlık TC’ notuyla Resmi Gazete’de yer alabiliyor, bu kişilerle ilgili işlemleri hangi nüfus veya göç müdürlükleri yürüttü ve bu skandala ilişkin bakanlık tarafından sorumlular hakkında başlatılan bir soruşturma var mı? Aylar sonra tenezzül edip de tek cümlelik yanıt veriyor İçişleri. Cevapta, IŞİD militanları için ‘Türk vatandaşlığı kazandıkları yönünde ortaya atılan iddialar asılsız’ denilmiş. Ayrıca, listede ‘Vatandaşlık TC’ notu düşülen, kimlik ve vergi numaraları bulunan kişiler için ‘99 ile başlayan numaralar yabancı kimlik numarası olup ilgililerin Türk vatandaşlığı bulunmamaktadır’ yanıtı verilmiş. Peki iddia diye belirttikleri konunun açıklandığı yer neresi? Resmi Gazete. Altında kimin imzası var? İçişleri ve Maliye bakanlarının. Yani Bakan Soylu, kendi imzasının bulunduğu Resmi Gazete kararını yalanlamış. Diğer soruların yanıtı ise yok. Bu IŞİD militanları Türkiye’de ne kadar bulundu, kimlerle ticaret yaptı, nasıl zenginleştiler, elde ettikleri gelirler hangi terör faaliyetlerinde kullanıldı. Bunların tümünü halka açıklamak zorundalar” dedi.
İzin verilmiş
IŞİD militanlarının Türkiye’de aylarca rahatlıkla vakit geçirdiğini ifade eden Bingöl, şu değerlendirmeleri yaptı:
“İçişleri Bakanlığı’nın internet sitelerinde bile var. Bu kişilere önce emniyet makamlarınca oturma izni anlamına gelen ‘ikamet tezkeresi’ veriliyor. Ardından en az 6 ay Türkiye’de bulunanlara Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nce 99 ile başlayan kimlik numaraları verilebiliyor. Peki, bu doğrultuda yeniden sormak gerekiyor. Bu IŞİD militanları Türkiye’de en az 6 ay ellerini kollarını sallayarak dolaştılarsa, ticaret yapıp zenginleştilerse, kimlerle görüştüler, bu kimlik ve vergi numaraları hiçbir güvenlik soruşturması yapılmadan mı dağıtılıyor? Türkiye’de bugün kamuda herhangi bir işe girmek isteyen bir gencimiz aylarca güvenlik soruşturmasından, arşiv taramasından geçirilirken, MİT ve Emniyet teyakkuza geçirilirken, bütün aileleri en ince ayrıntısına kadar taranırken bu IŞİD’lilere bu kadar kolay kimlikler nasıl veriliyor?”
Para aklama merkezi
Hazine Bakanı Lütfi Elvan’dan da yanıt alamadığını belirten Bingöl sözleri şu şekilde sürdürdü: “Aynı soruları kararın altında imzası bulunan Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’a da sordum. Ondan tek kelimelik yanıt bile yok. Anayasa ve Meclis İçtüzüğü’ne göre 15 gün içinde yanıtlamaları gereken soruları görmezden geliyorlar. Tek dertleri gerçekleri halktan gizlemek. IŞİD terörü yüzünden Türkiye’de yüzlerce insanımızı yitirdik. Ankara Gar Katliamı’nı, Suruç’u, İstanbul’daki saldırıları unutmadık. Yitirdiklerimiz için acımız hâlâ tazeyken bakanlıklar nasıl böyle vurdumduymaz davranabiliyor. Neyin üzerini örtmeye çalışıyorlar belli değil. Zannetmesinler ki peşlerini bırakacağız. Resmi Gazete’de yalan yanlış bilgi verdim diyerek, yalanlayarak geçemezsiniz. AKP iktidarının ve yandaşlarının para transferlerini gizlemek için esnetilen mali denetimler, terörün finansmanı ve kirli paranın dolaşımına da olanak sağlıyor. Türkiye terör örgütlerinin para aklama merkezi değildir. Bu karanlık ilişkilerin tümü aydınlatılana, sorumluların tamamı yargı önünde hesap verene kadar, aynı soruları sormaya, araştırmaya ve tarihe not düşmeye devam edeceğiz”