İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun bayramlaşma için şehre geleceği duyulduğu andan itibaren Rize'de "Acaba ne olur?" endişesi hakim oldu. İmamoğlu'nun afişleri söküldü. Başak Demirtaş'ın ve HDP'lilerin seyahata katılacağı dedikodusu yayıldı. Trabzonspor'un şampiyon olup Rizespor'un küme düşmesinden kaynaklı gerginlik de vardı. Trabzon'daki kutlamada Erdoğan'ın yuhalanması 'Reis'in şehrinde sinirleri bozmuştu.
İmamoğlu'nun duyurmak istediği cümle
İmamoğlu, bu iklimde Trabzon Havalimanı'na indi. Zayıf bir kalabalığın karşıladığı İmamoğlu, adının yazılı olduğu otobüs ve heyetle Rize'ye yöneldi. Gezinin asıl sürprizi, Derepazarı'nda yaşandı. MHP'den istifa eden Belediye Başkanı Selim Metin, İmamoğlu için tören düzenledi. Tamamına yakını seçimde AK Parti'ye oy veren Derepazarı açısından cesur bir hamleydi bu.
Derepazarı'nda bir yurttaş, elini sıktığı İmamoğlu'na "Adaylığını koy, çekinme!" dedi.
Bu cümle gezi boyunca yüzlerce yurttaş tarafından ifade edildi. Belki de gezinin birincil amacı, bu cümleyi söyletmek ve duymasını istediklerine duyurmaktı.
İmamoğlu, cümleyi işittiğinde ne mi yaptı?
Ya sustu.
Ya da gülümsedi.
Meydan muhasebesi
İmamoğlu, Rize'ye girerken, yanında CHP Rize İl Başkanı Saltuk Deniz ve İyi Parti İl Başkanı Ayşegül Özyanık, alanda Saadet, DEVA ve Gelecek Partililer vardı.
15 Temmuz Demokrasi ve Cumhuriyet Meydanı'nda, 750-1000 kadar bir topluluk bekliyordu. Bu rakam, Rize'yi bilmeyenler için az gelebilir.
Rize, hemşerisine bağlı bir şehir.
Mesut Yılmaz, ANAP Genel Başkanıyken, Rize 'Mesutçu'ydu. O kadar ki Erdoğan'ın, iktidara geldiği 3 Kasım 2002'deki seçimden bir gün önce Rize'ye girişi engellendi. Erdoğan, Rize'nin mührünü Mesutçulardan aldı. AK Parti'nin Rize'deki ezici egemenliğini sarsan, yine Mesut Yılmaz oldu. Yılmaz, bütün baskılara karşın 2007'de milletvekili seçildi. Başka hiç kimse listeyi delemedi.
Demem o ki...
Rize'de meydanı ancak Erdoğan doldurabilirdi.
Geçmişte Yılmaz'ın bu gücü vardı.
Bir de Erdoğan'ı desteklerken, Sedat Peker'in...
Ayrıca üç milletvekilinin üçü ve belediye başkanı AK Partiliyken; şehirdeki en büyük işveren olan Çay-Kur Genel Müdürü Yusuf Ziya Alim, AK Parti İl Başkanı İshak Alim'in ağabeyiyken; İmamoğlu'nun mitingine katılmak, gemileri yakmakla eşdeğer. İmamoğlu, bir muhalif liderin toplayabileceği kadar kitleye seslendi.
Sayıca az olabilir.
Zaten amaç, irade ortaya koymaktı.
"Evimin sokağındaymışım gibi, Rize'yi gezerim" diyebilmek.
Bunu da başardı.
Pankart kışkırtamadı
İmamoğlu, konuşurken, karşısındaki iş merkezinin çatısına "Kahrolsun PKK ve bütün işbirlikçileri" yazılı pankart asıldı. İmamoğlu'nun otobüsü Rize'den Çayeli'ye giderken, yol boyunca işittiğimiz birkaç yuhalamayı saymazsak, tek örgütlü protesto, bu pankarttı.
İmamoğlu'nu PKK ile ilişkilendiren kara propaganda, Rize'de karşılık bulmadı. Of'tan Kemalpaşa'ya kadar sahildeki üstgeçitlere şehit askerlerin adlarının verildiği Karadeniz'de, sokakları karıştıracak olan bu propagandanın belli ki hiçbir inandırıcılığı yoktu. Yukarıdan aşağıya örgütlenmediği sürece sokak hareketlenmiyordu. Böylesi provokasyonun en yakın örneği, geçen yıl İyi Parti lideri Meral Akşener'in İkizdere ve Çayeli'de saldırıya uğramasıydı.
Rize, provokasyondan hayli zarar gördü.
Neyse ki AK Parti de ders almış.
Sonraki durağı AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı'nın ilçesi olan Çayeli idi. İmamoğlu, Akşener'in olaylı ziyareti sırasında asılan büyükçe bir Erdoğan pankartının önünde konuştu. Bir ara İmamoğlu, Erdoğan'ı kastederek, "Ben" diyen siyasetçilerin sorunların kaynağı olduğunu ileri sürdü. Çayelililer, Erdoğan pankartını göstererek, "Sana bakıyor" dediler.
Karşılıklı gülüştüler.
Tünel Ötesi'nde sevgi seli
Rize, ikiye ayrılıyor.
Çayeli ile Pazarı ayıran tünel hem coğrafi hem de sosyolojik sınırı oluşturuyor. Lazların yaşadığı bölgeleri anlatmak için "Tünel Ötesi" ifadesi kullanılıyor. Doğuya doğru gidildikçe sol renk belirginleşiyor.
Gündelik hayatta Lazca konuşulan Ardeşen'de, İmamoğlu için görkemli bir karşılama yapıldı. Otobüsünün çevresini saran Ardeşenliler tulum çalarak, İmamoğlu'nu Fındıklı'ya uğurladı. Rize'de CHP'li tek belediye olan Fındıklı, sokağa taştı. Artvin'in Arhavi, Hopa ve Kemalpaşa ilçelerinde ilgi katlanarak arttı. Seçim sathı mahalline girmediğimiz halde yöre, İmamoğlu'ndan sevgisini esirgemedi. Mansur Yavaş'ı saymazsak, bu kitlesellikte miting yapacak bir belediye başkanı daha yoktur. İmamoğlu'nun gücü İstanbul'da Erdoğan'ı alt etmesinden geliyor.
'Ben burdayım' dedi
Gittiği bütün ilçelerde vatandaş şu sorunun yanıtını merak ediyordu: "Ne için geldi?"
İmamoğlu, "Ben buradayım" demek için geziye çıktı. Kendisini PKK ile ilişkilendirerek, sokağa çıkamaz hale getirmeye çabalayan Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve AK Partililere karşı Cumhurbaşkanı'nın memleketini gezip meydan okudu. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na ve altılı masaya aday adaylığını dayattı. Adının masada olduğunu hatırlattı. Yavaş'ın anketlerde arayı açmasına karşılık sokaktaki karşılığını gösterdi.
Mesut Yılmaz'dan Alper Taş'a
İmamoğlu, Erdoğan'ın İBB'den Beştepe'ye uzanan serüvenini yinelemek İstiyor.
Hakkıdır da.
Fakat Erdoğan yola çıkarken, arkasında inanmış dava adamları vardı. İmamoğlu'nun çevresinde ise profesyonel çalışanlar ve hemşerileri var. CHP örgütleri ile belediyelerin katkıları olmasa buluşmaları gerçekleştiremezdi. İmamoğlu, CHP'li başkan olduğu için böyle karşılandı.
CHP'ye rağmen yola çıkarsa...
Ya da CHP Genel Merkezi, desteğini geri çekerse sokak boşalır.
İmamoğlu, ancak partisi karar kılırsa aday olabilir. Aksi ihtimal, mümkün ve gerçekçi görünmüyor. CHP Genel Merkezi'nin ziyaretten memnun olmadığı biliniyor. İmamoğlu'na yakın oldukları bilinen Turan Aydoğdu ve Ahmet Kaya dışında geziyi kimse takip etmedi. Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan ise kendi şehrindeki yemeğe katıldı. Birkaç Parti Meclisi üyesi dışında katılım yoktu.
Erdoğan'ı ayıran ikinci özellik, ideolojik doğrultusunun varlığı.
İmamoğlu'nda aksayan da budur.
Çayeli'de, Mesut Yılmaz'ın devlet adamlığını, komşu Pazar'da Sol Partili Alper Taş'ın devrimci mücadelesini övüyor. Rize'nin doğusuna ilerledikçe sosyaldemokrat, batısına geldikçe merkez sağ bir hat tutturuyor.
İdeolojik doğrultu sorunu nutuklarına da yansıyor.
İmamoğlu, yaptığı konuşmalarda, esnaf olan babasının Rize ve ilçelerindeki alışverişi sırasında hatırında kalan anılarını aktararak yöre insanını yüceltiyor. Çay ve fındığın para etmediğini ifade ediyor. İBB'de engellendiğinden, hakarete uğradığından ve tehdit edildiğinden yakınıyor. Altılı masanın neferi olduğunu, toplumun yüzde 60'ının değişim istediğini, Cumhuriyet'i yüzüncü yılında demokrasiyle taçlandıracaklarını söylüyor.
Bu iş nasıl ve hangi adayla olacak; belirtmiyor.
"Ben adayım" demiyor.
"Aday ol" diyenlere "Olmam" da demiyor.
En güçlü ikinci aday
Bütün eksikliklerine rağmen İmamoğlu hem anketlere hem de saha gözlemlerine göre Millet İttifakı'nın Yavaş, Kılıçdaroğlu ve Akşener ile birlikte dört cumhurbaşkanı adayından biri. Yavaş'tan sonra en beğenilen ikinci aday.
İmamoğlu, üç yıldan beri iktidarın tam hedefinde... Yetkilerinin bir bölümü ellerinden alındı, defalarca engelledi. Belediyede müfettiş, adliyede soruşturma ve dava eksik olmadı. İktidar medyası mesaisini İmamoğlu'na harcıyor. Bu kavgalara İmamoğlu'nun kar felaketinde İngiliz büyükelçisiyle balıkçıya gitmek gibi hatalarını da eklemek gerekiyor. Doğrusu İmamoğlu, yıpranma payına rağmen iddiasını koruyor. Fakat asıl niyetini beyan etmediği için Rize'yi dolanarak, Ankara'ya yürümek istiyor.
Yolu çok uzatıyor.