İyi Parti Genel İdare Kurulu dün toplandı ve Başkanlık Divanında iki kritik değişiklik yaptı. Partide 'İkinci Adam' diye nitelendirilen Koray Aydın'ın başında bulunduğu Teşkilat Başkanlığı doğrudan Meral Akşener'e bağlandı. Aydın, Siyasi İşler Başkanlığına getirildi. Türk Dünyası ve Yurt Dışı Türkler Başkanı Yavuz Ağıralioğlu ise divan dışında kaldı.
Akşener, bu iki müdahale ile üç hedefe yöneliyor:
1- "Bu partinin lideri benim" diyor.
2- İyi Parti'yi merkez sağa konumlandırıyor.
3- Söylem birliğini gerçekleştiriyor.
Koray Aydın muhalifleri
Eski İmar Bakanı Aydın 2016 yılında Akşener, Ümit Özdağ ve Sinan Ogan ile birlikte MHP'deki iç muhalefetin dört liderinden birisiydi. 2017'de İyi Parti kurulurken, Akşener'in genel başkanlığı, Aydın'ın da 'İkinci Adam' statüsü ittifakla kabul gördü. Ancak Aydın'ın örgütü elinde tutması muhaliflerini rahatsız etti.
İki fotoğraf günlerdir elden ele dolaşıyor.
İlki 19 Mart'tan...
Aydın, o gün Afyon ve Uşak'ta teşkilat toplantıları gerçekleştirdi.
O, kürsüde konuşurken, Afyon ve Uşak il başkanları yanında ellerini önden bağlamış halde ayakta duruyor.
İkinci fotoğraf ise 21 Mart'ta Balıkesir'de çekildi.
İl Başkanı Özlem Ural, Aydın'ın arkasında ve ayakta bekliyor.
Bir İyi Partili üst düzey yönetici "MHP'de bile bu görüntü yoktu" diyor. Aydın'ın uzun süredir yardımcıları aracılığıyla kendisine bağlı yapılar inşa ettiğini ileri sürüyor. "Eşbaşkanlık havası oluşturuyordu. Kendisi teşvik etmemekle birlikte 'Hayır' demiyordu. Şimdi Akşener, 'Parti benim' dedi" diye konuşuyor.
MHP'lilerin de olduğu merkez partisi
Akşener'e yakın bir başka isim ise Aydın'ın teşkilat başkanlığından alınmasını, partiyi merkez sağa konumlandırma hamlesi diye yorumluyor. Aydın'ın ağırlıklı MHP'li isimleri il başkanlıklarına atadığını ileri sürerek, şöyle devam ediyor:
"Aydın, merkez parti iddiasını paylaşsa da onun 40 yıllık bir siyasi geleneğin parçası olduğu gerçeği var. Bu da tercihlerini hep bir kadrodan yapmasına sebep oluyor. Genel başkanın, partiyi merkezi kimliğe büründüreceğini düşünüyorum. Yani bütün teşkilatlarıyla birlikte merkez sağa yerleşmek."
Aynı görüşü, İyi Partili bir milletvekili de paylaşıyor.
"Akşener, MHP'lilerin partisi algısını kırmak istiyor. MHP'liler yine var. Ama sadece MHP'lilerin değil. Bu bir merkez partisi" diye konuşuyor.
(Bu arada hakkındaki iddiaları sormak için dün gün boyu Aydın'ı aradım. Ancak geri dönmedi.)
Çiller önlemi mi?
Bu hamlenin, Tansu Çiller'in siyasete dönme hazırlığı yaptığı günlerin hemen ertesine denk gelmesi "Acaba" dedirtmiyor değil. Çünkü Çiller'in öncelikli hedefi merkez sağı Akşener'den geri almaktı. Acaba Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yönlendirmesiyle hareket ettiği anlaşılan Çiller'in önünü kesmek mi istiyor?
Doğrusu bu, yabana atılacak bir ihtimal değil.
Zaten eski DYP'lilerden Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz'ın Başkanlık Divanı'na alınması da bir diğer işaret olarak gösteriliyor.
'Ağıralioğlu, özerk davranıyordu'
Grup Başkanvekili ve partinin sözcüsüyken pasif bir görev olan Türk Dünyası ve Yurt Dışı Türkler Başkanlığına getirilen Ağıralioğlu ile şimdi de Başkanlık Divanı'ndan alındı.
Neden derseniz...
İddiaya göre Ağıralioğlu parti politikalarının dışında hareket ediyor, kişisel bir politik çizgi izliyordu. Örneğin, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Demokrasi gelecekse yolu Diyarbakır'dan geçer" sözüne yanıt vermesi gibi... Akşener'e yakın isim, "Genel başkanla istişare etmeden, sanki o bu konuda birşey demiyormuş da boşluğu kendisi dolduruyormuş gibi davranıyordu. Özerk bir figür gibi hareket etti" diyor.
Dolayısıyla Akşener, Ağıralioğlu'nu divan dışına çıkararak, söylem birliğini sağlamak istedi.
Öte yandan Akşener'in üç aydır Ağıralioğlu'na hayli soğuk ve mesafeli davrandığı, iki ismin Başkanlık Divanı toplantıları dışında görüşmedikleri iddia ediliyor. Bu süreç Ağıralioğlu'nun İyi Parti ile olan bağlarını zayıflatma ihtimalini barındırıyor.
Merkez sağa açılırken, AK Parti ve MHP tabanından oy alma, hitabeti ile muhafazakarları ve milliyetçileri etkileme becerisi yüksek olan Ağıralioğlu'nun küstürülmesi, partiden kopmasıyla sonuçlanacak bir duygusal kırılmaya sürüklenmesi, yalnızca İyi Parti açısından değil, Millet İttifakı için de telafisi zor bir kayıp olabilir.
İyi Parti, 2023'e bir kala yönünü merkez sağa çevirdi.
Artık 'Ömer'in Yolu'nu anan kimse kalmadı.
İstikamet, Demirel'in Doğru Yol'u.
Bilgen'in partisinin amblemi DSP'lileri kızdıracak
Eski Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen ve 30 yol arkadaşı bugün Türkiye'nin Sesi Partisi'nin (Ses Parti) kuruluş dilekçesini İçişleri Bakanlığı'na veriyor.
Eski HDP'li Kalkınma Bakanı Müslüm Doğan'ın da kurucular kurulunda yer aldığı partinin amblemi, ağzında zeytindalı taşıyan güvercin olacak. Parti renk olarak laciverti seçti.
Bu amblem, mavi zemin üzerinde beyaz güvercinle özdeşleşen DSP'lileri öfkelendirebilir. Hatta başvurmaları halinde amblem benzerliğinden ötürü Anayasa Mahkemesi'nde dava açılabilir.
AK Partili Kurt: Diyarbakır Valisinin arkasındayız
Erbil Valisi Omid Xoşnav'ın Diyarbakır Valisi Münir Karaloğlu'na Kürdistan Albümü hediye etmesi MHP'lileri kızdırdı. Devlet Bahçeli'nin danışmanı Yıldıray Çiçek, Türkgün gazetesindeki yazısında, Karaloğlu'nun CHP'ye nefes aldırdığını savunarak, "Kime hizmet ediyor?" sorusunu yöneltti.
AK Parti Merkez Karar Yürütme Kurulu Üyesi ve eski Diyarbakır Milletvekili Abdurrahman Kurt'a tepkileri nasıl yorumladığını sordum.
Kurt, Vali Karaloğlu'na sahip çıktı.
Şunları söyledi:
"Valimiz adam gibi adam. Bir sürü milliyetçi aykırı tepkiye maruz kaldı. Bir kısmı da bizim kimliğimize bürünerek, AK Partiliymiş gibi davranarak yapanlar. Ben dedim ki, adamın imanı var, insafı var, bilime ve demokrasiye saygılı, onun her türlü arkasındayız. Bu tepkileri bizim partimiz adına yapmaya çalışan bir grup, milliyetçilik duyguları bizim sınırlarımızı çok aşmış tipler var. Biz de diyoruz ki, tarihteki bir adı var bunun. Gelen adam zaten Kürdistan bölgesinin sorumlusu, resmi kimliği var. Kültürel kitap var, onu hediye ediyor. Kürdistan lafını görünce, sanki tarihte hiç var olmamış gibi, kırmızı görmüş boğaya dönüyorsan, senin insanlığında, bilime yaklaşımında, demokratlığında problemin var, kusura bakma."
Kurt, MHP'lilerden gelen eleştirilere ilişkin de şöyle dedi:
"MHP ile biz ittifak yaptık, iltihak etmedik. İttifak, herkesin kendi kimliğiyle seçim sürecinde ortaklaşmasıdır. Kimlikte ortaklaşma değildir, karıştırmamak lazım. MHP bizi eleştirme hakkına sahiptir ama biz AK Partiyiz. Biz öyle düşünüyoruz. Onların da eleştiri hakkına saygı duyuyoruz."