Yeni Hazine ve Maliye Bakanı Nebati’nin “AK Parti Teşkilatlarının Demokratik Değerlere Bakışı Üzerine Karşılaştırmalı Bir Analiz: Milli Görüş’ten Muhafazakâr Demokrasiye” adlı tezinde savundukları dikkat çekti. “Modern ulus devletlerin aşındığını” öne sürdüğü tezinde Nebati, “sosyalizmin şiddet içerdiğini, aşırı bürokratikleşmeye dayandığını ve totaliter olduğunu” belirtirken, liberal demokrasinin “kültürel, sınıfsal, etnik, cinsiyete ve kimliğe dayalı ilişkileri hiçe saydığını” savundu.
'Kemalizm özgün bir paradigma değildir'
Cumhuriyetin kurulmasının ardından İslam’ın gerilikle özdeşleştirildiğini öne süren Nebati, Kemalizm’in ithal edildiğini savunarak, “Kemalizm, aydınlanma düşüncesinin yarattığı değerlerin, bu değerlere yabancı bir coğrafyada tesis edilmesine dayanır. Özgün bir paradigma değildir, ithal edilmiştir” dedi. Nebati, “1924’ten sonra katı bir modernleşmeci eğilimle toplumun kutsal saydığı pek çok değer ve sembol gerilik, şarklılık ve dinle ilişkilendirilerek kamusal hayattan ‘temizlenmiş’tir” ifadelerini kullandı. Nebati’nin, uluslaşmayı “tek tipleştirici” şeklinde nitelendirerek, “asimilasyon gibi yöntemler kullanıldığını” iddia etmesi de dikkat çekti.
Cumhuriyet'ten Sefa Uyar'ın haberine göre Nebati, laik cumhuriyete karşı gerçekleştirilen Şeyh Sait ve Menemen isyanlarını da “cumhuriyetin dayattığı köktenci modernleşmenin halk tarafından kabul edilmediği” savına örnek olarak gösterdi. Cumhuriyetin, İslam’a yönelik baskıcı tavrı olduğu iddiasında da bulunan Nebati, Menemen isyanına “hadise” derken, bu isyanı “ilerici devrimcilerin icraatlarına yönelik gerici şeriatçilerin kalkışması” şeklinde değerlendirmenin “yüzeysel olacağını” savundu.
Nebati’nin, Demokrat Parti’yi de değerlendirdiği tezinde, Adnan Menderes’in pragmatist olduğunu ve benimsediği İslami söylemin, politikaların halk nezdinde kabul görmesini kolaylaştırdığını belirtmesi de dikkat çekti.