11. Erbakan Haftası'nda son konuşmayı yapan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu alkışlar eşliğinde kürsüden inerken, yanımda duran Saadet Partili (SP) yönetici, "Bir de 'Esselamun aleyküm' dese tam olacaktı" diye konuşmaktan kendisini alamadı. SP'li yöneticinin memnuniyeti dün İstanbul Haliç Kongre Merkezi'ndeki havayı özetliyordu.
Katılım ve coşku Filistin mitinglerindeki kadar olmasa da yüksekti. Kadınlar salonun sol bölmesini ve üst katını doldurdu. 'Adil Devlet ve İnsanca Yaşam' pankartları asıldı.
Akşener HDP'yi görünce iptal etti
Millet İttifakı'nın mevcut ve müstakbel üyeleri Kılıçdaroğlu, SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, DP Genel Başkanı Gültekin Uysal, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu salona birlikte girdi.
Ancak iki eksik vardı:
Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in babasının cenazesi için Hatay'daydı. Mazereti dünden belliydi.
Katılması beklenen İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener birkaç saat önce arayarak, katılmayacağını bildirdi. Bir gerekçe söylemedi. İddiaya göre HDP'nin TBMM Başkanvekili Nimetullah Erdoğmuş'un da davetli olduğunu ve konuşma yapacağını öğrenen Akşener, yan yana fotoğraf vermemek ve aynı kürsüyü paylaşmamak için katılımını iptal etti. Akşener'i İyi Parti Sakarya Milletvekili Ümit Dikbayır temsil etti. Dikbayır da söz almamak şartıyla katıldı.
Bu tutum CHP'yi rahatsız etti.
Bir CHP'li yönetici "Erdoğmuş'un yönettiği TBMM'de oturumlara katılmıyorlar mı?" dedi.
İyi Partililere "Akşener neden katılmadı?" diye sordum.
Şöyle dediler:
"Ukrayna - Suriye krizine ilişkin ani bir görüşme çıktı."
Geçen yıl Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal'ın temsil ettiği AK Parti, bir katılımcı göndermedi. Yalnızca Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız hazır bulundu. MHP ve BBP de gelmedi.
Erbakan sünneti
Etkinlikteki bütün görseller Millet İttifakı'nın gerekliliğine ve olumluluğuna ilişkindi. Örneğin, Erbakan'ın CHP ile 1973'te kurdukları koalisyona ilişkin övgü içeren konuşmaları seçildi. "Biz DSP ve CHP ile beraberce koalisyon kurarız, memlekete en hayırlı hizmetleri yaparız. Zaten yaptık" sözleri ekrana getirildiğinde alkış koptu.
Millet İttifakı'nda yer aldığı için AK Partili cami cemaatinden yakasını kurtaramayan SP'liler "CHP ile ittifak Erbakan'ın sünnetidir" demek istiyor aslında.
Örneğin, İstanbul İl Başkanı Ömer Faruk Yazıcı'nın şu sözleri:
"Erbakan hocamız, farklılıklar sebebiyle ayrılmayı değil, farklılıklarla olabilmeyi öğretti. Biz de aynı öğretiyi hayata geçirmenin mücadelesi içerisindeyiz.
Erbakan hocamız barışa hizmet etti. Biz de hizmet ediyoruz.
Kutuplaştırmanın siyasi puan getireceğini biliyordu ama 'memleketin evlatları arasında ayrı gayrı olmaz' diyerek, kardeşliği tesis etti. Bizler de kardeşliği en büyük gayemiz ediniyoruz."
Bu tutum en çok Kılıçdaroğlu'nun keyfini yerine getirdi.
Salon Temel Reis'in yanında
Karamollaoğlu "Bilge lider Temel başkan" sloganlarıyla sahneye çıkarken protokolün birkaç sıra gerisinde Millet İttifakı'na itiraz eden SP Genel İdare Kurulu üyesi Abdullah Sevim vardı.
Görünen o ki salon Karamollaoğlu'nun yanındaydı.
Karamollaoğlu, kucaklaşmadan söz etti.
Kutuplaşmaya karşı çıktı.
Dedi ki:
"Türkiye'nin önemli problemi kutuplaşmadır.
Biraraya gelip konuşamamaktır.
Oysa hepimiz bu ülkenin insanıyız. Dertlerimizi, sıkıntılarımızı birlikte çözmemiz gerekir. Kutuplaşan değil, kucaklaşan bir Türkiye'yi inşa etmeliyiz.
Partilerimiz, düşüncelerimiz, çözüm yollarımız farklı olsa da birbirimizle konuşabildiğimiz ve bir masanın enrafında oturabildiğimiz gün, aşamayacağımız hiçbir engel, çözemeyeceğimiz hiçbir sorun kalmayacaktır."
Kastı, Ahlatlıbel'deki altılı masa.
Bir de 'Esselamun aleyküm' deseydi
Son konuşmacı, Kılıçdaroğlu'ydu.
CHP lideri, Erbakan Haftası'ndan önce 28 Şubat'ın mağduru olan 28 kadınla buluştu. Bu buluşmada, kendisinin de 28 Şubat'ta fişlendiğini vurguladı. Helalleşme çağrısında bulunduğunu hatırlattı. Bu çağrıyı ilk kez 2021'deki Erbakan Haftası'nda yapmıştı.
Şimdi yine kürsüdeydi.
"Erbakan'ın hayatı bize, nasıl bir gelecek kurmak zorunda olduğumuzu göstermesi açısından yol göstericidir" dedi.
Şunları söyledi:
"Helaleşme geçmişimizle yüzleşmek demektir, özür dileyebilmektir."
"İnanıyorum ki büyük önder Atatürk'ün kurucusu olduğu cumhuriyetimizi 100. yılında demokrasiyle taçlandıracağız" dedi.
Yanımdaki SP'li, Kılıçdaroğlu'nun içtenliğine inanıyordu.
Sordu: "Siz ne düşünüyorsunuz?"
"Çok ağır bir yükü sırtlandılar" dedim.
Toplumun en gerilimli fay hattını etkisiz kılma yükünü.
Fay hattının liderleri
Kılıçdaroğlu ve Karamollaoğlu, Ecevit ve Erbakan'dan daha zor bir ittifakı çatıyorlar. Selefleri iktidar için yan yana gelmişlerdi. Onlar ise beş yıldır mayınlı bir yolu kat ediyor.
Biri lince uğradı, öteki terör soruşturmasına dahil edildi.
Biri PKK'lı, öteki kraliçenin adamı ilan edildi.
Yolculuğun bu kavşağında AK Parti'nin, iktidarını dayandırdığı en gerilimli toplumsal fay hattı olan laik-dindar çatışmasını etkisiz kılmaya giriştiler.
Kılıçdaroğlu, örtünme yasağının fiilen kaldırılmasına destek vererek, helalleşme çağrısında bulunarak, CHP'nin 'inançlarla kavgalı' imajını sildi.
Ardına kadar Kürtlere kapıları açtı.
İnönü'nün 'Ortanın Solu'na konumlandırmasından, Ecevit'ten tüzüğe 'Demokratik Sol' diye yazmasından sonra partide köklü bir dönüşüm yarattı.
CHP'de bu müdahaleyi ancak Alevi ve 'Dersimli' bir lider başarabilirdi.
SP'de ise Karamollaoğlu'ndan başkası yeltenemezdi.
Beş yıl öncesine kadar 'Sivas Katili' diye suçlanan Karamollaoğlu, muhafazakarlığın bütün özelliklerini taşıyor. İngiltere'de okurken tanıştığı eşini ve kayınvalidesini Müslüman olmaya ikna edecek kadar inançlarına; 1977'de Milli Selamet Partisi'den milletvekili seçildiği günden beri Erbakan'a bağlı bir siyasetçi olarak kaldı.
AK Parti'ye katılsa bir devlet bakanlığı koltuğundaydı.
O, muhalefetin 'Temel Reisi' olmayı seçti.
Dinin siyasete alet edildiği, inancın ya da inançsızlığın ayrımcılık gerekçesi yapıldığı, Kılıçdaroğlu'nun mezhebinin bile mitinglere taşındığı Türkiye'de, Erdoğan'ın kanattığı yarayı sardı.
Bugün Ankara
Dün Haliç Kongre Merkezi'ndeki anma biraz da Millet İttifakı'nın 'Saadet' fotoğrafıydı.
Bugün altı muhalif parti Ankara Bilkent Otel'de buluşuyor.
İlk önce 'Güçlendirilmiş Parlementer Sistem' metni açıklanacak.
Ardından altı lider 'yarının Türkiyesi' için imza atacak.
Ben de salonda olacağım.
Bakalım...
Kılıçdaroğlu, bu kez "Essalamun aleyküm" diyecek mi?