İstanbul Boğazı ile ilgili planlama, izin ve denetim yetkileri İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden (İBB) alınarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından oluşturulacak kurullara devrediliyor.
Boğaziçi Kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik yapan İBB’nin yetkilerine darbe niteliğinde yeni bir yasa taslağı hazırlandı.
BirGün’den Nurcan Gökdemir'in haberine göre, taslakta yer alan düzenlemelerden bazıları şöyle:
SARAY’A BAĞLI YENİ KURULLAR
Taslakla Boğaziçi Alanında yerleşme ve yapılaşmanın planlanması, koordinasyonu, imar uygulamalarının yapılması ve denetlenmesi için kurulan ve yerel yönetimin de temsil edildiği Boğaziçi İmar Yüksek Koordinasyon Kurulu, Boğaziçi İmar İdare Heyeti ve Boğaziçi İmar Müdürlüğü’nün görev ve yetkileri yeni kurulacak yapılanmalara devrediliyor. Bu kurulların yerine görev yapmak üzere Boğaziçi Başkanlığı ve Boğaziçi Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma ve Düzenleme Kurulları kuruluyor.
Boğaziçi Başkanlığı, Boğaz’daki uygulamaların gerçekleştirilmesi ve denetimi konusunda tam yetkili olacak, ilçe belediyelerince yerine getirilmeyen konulara da doğrudan müdahale edebilecek. Boğaziçi Başkanı ve yardımcıları Cumhurbaşkanı tarafından atanacak. Anadolu ve Avrupa yakalarında kurulacak Boğaziçi Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma ve Düzenleme Kurulları’nın başkan ve üyelerinin atamasını da Cumhurbaşkanı yapacak. İBB’ye bağlı Boğaziçi İmar Müdürlüğü’nün yetkileri de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na devredilecek.
YETKİ ALANI GENİŞLİYOR
İstanbul Boğaziçi alanı “siluet geçiş sahaları” da eklenerek genişletiliyor. Boğaziçi alanı olarak tanımlanan bölgeye, Boğaziçi su yolları, dolgu alanları, sahil şeridinde veya gerisinde kalan su yolları da ekleniyor.
YAPILAŞMA İZNİ
Boğaziçi öngörünümde bekçi kulübesi, büfe, çay ocağı ile sınırlı olan yapılaşma izni kafeterya ile açık sosyal, kültürel ve spor tesisleri de eklenerek genişletiliyor.
ORMAN STATÜSÜ
Boğaziçi alanı içindeki devlet ormanı statüsündeki yerler içinde Büyükşehir Belediye Başkanı’nın da bulunduğu Boğaziçi İmar Yüksek Koordinasyon Kurulunca kararlaştırılırken taslakla bu yetki Cumhurbaşkanı’na veriliyor. Bunların tahsis ve kullanım hakkı da içinde belediye temsilcilerinin de yer aldığı Boğaziçi İmar İdare Heyeti yerine Tarım ve Orman Bakanlığınca kararlaştırılacak.
YEŞİL ALANLAR
İmar planında yeşil alan belirleme yetkisi de belediyeden alınarak Boğaziçi Başkanlığına bırakılıyor.
BOĞAZİÇİ ALANI VE SİLUET GEÇİŞ SAHASI
Taslakla tartışmalı Boğaziçi alanı ve silueti konusunda da düzenlemeler yapılıyor. Daha önce katsayılar ve metrekarelerle tanımlanan alanlarla ilgili olarak daha geniş ifadeler getiriliyor. “Siluet Geçiş Sahası” olarak sahil şeridi, öngörünüm, geri görünüm ve etkilenme bölgesi sınırları içerisinde veya içerisinde olmamakla birlikte Boğaziçi siluetine etkisi gözetilerek belirlenecek alanlar” olarak yeni bir tanım getiriliyor. Tüm düzenlemelerde Boğaziçi alanının yanısıra bu alan da gözetilerek düzenlemeler yapılması öngörülüyor. Ancak bu alanların belirlenmesi konusunda Belediye devredışı bırakılarak yetki Cumhurbaşkanı’na devrediliyor.
DENETİM BELEDİYEDEN ALINIYOR
İBB’ye ait olan bölgedeki yapıların denetimi yetkisi de Boğaziçi başkanlığı ile ilçe belediyelerine bırakılıyor.
BELEDİYE DEVRE DIŞI
Konuyu BirGün’e değerlendiren TMMOB İstanbul İKK Sekreteri Cevahir Efe Akçelik, şöyle dedi:
“İBB Boğaziçi İmar Müdürlüğü kanun dışında bırakılıyor. Artık kıyı, sahil şeridi ve öngörünüm bölgelerine ait plan, plan değişiklikleri ve revizyonları Bakanlıkca yapılarak onaylanmak üzere Cumhurbaşkanlığına sunulacak. Buna göre Belediye Meclisi de saf dışı bırakılıyor. Önceden hazırlanan plan tadilatları Belediye Meclisi’ne sunulurken artık Bakanlığa gönderilecek ve Cumhurbaşkanlığı onayı ile yürürlüğe girecek. Taslakla birlikte bizlere mevcut koruma amaçlı planların da yeniden değerlendirileceği ‘müjdeleniyor’. Mevcut imar planları ile diğer planların bulunduğu alanlar, yeniden değerlendirilerek 5 yıl içinde mevcut planların bu kanuna ve 2863 sayılı Kanuna göre yeniden hazırlanacağı ifade edilmiş. Bu değişiklik ‘sahil şeridi ve öngörünüm bölgesi’ olarak tanımlanan ve yapılaşmanın önlenmesi için korunan alanların geleceğinin ne olacağı konusunda ciddi şüpheler uyandırıyor.”