MİT tarafından Suriye’de yakalanarak Türkiye’ye getirilen IŞİD’in eski Türkiye emri Kasım Güler hakkında, Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, “Anayasal düzeni yıkmak, tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma, sayı ve nitelik bakımından vahim olan silah veya mermileri bulundurma” suçlarından devam eden yargılamanın üçüncü duruşması bugün devam etti.
Üçüncü duruşmada savunmasını yaptı
Sanık Güler, ilk 2 duruşmada mazeret bildirerek savunma yapmadı. Bugün görülen duruşmada savunmasını yapan Güler, emniyet ve savcılık aşamasındaki ifadelerini baskı altında alındığı iddiasıyla reddetti. Güler, Suriye’ye yardım amaçlı gittiğini belirterek, "Türkiye’den topladığım yardımları oradaki insanlara götürüyordum. Birkaç kez gidip geldim. Bu sırada DEAŞ bazı bölgeleri kontrol altına aldı. Girip çıkmama izin verilmedi. Bana, 'ya burada kalacaksın ya da tamamen gidersin' denildi. Bu şekilde DEAŞ beni zorla içine aldı. Hilafet ilan edilince ben de İslam devletinde yaşamaya karar verdim. Daha sonra ailemi de getirdim” dedi.
'Türkiye'den gelen insanlara yardımcı oluyordum'
Örgütten talimat almadan Türkiye'den gelen insanlara yardımcı olduğunu anlatan sanık Güler, "Gelenlerin barınma ve diğer sorunlarını hallediyordum. Bu nedenle insanlarda beni 'emir' sanmışlar. Bazı kişiler emir olduğum yönünde ifade vermiş; ancak ben emir değildim. Örgütte 12 kişiden sorumlu olana emir deniliyordu. Ben hiç emirlik yapmadım. 2015'in haziran ayında uçaklar bulunduğum köyü bombaladı ve sol bacağımdan ağır yaralandım. Uzun süre hastanede kaldım. Sonra örgüt benden savaşmamı istedi ama ben sakattım. Bana bir hastanenin deposu önünde bekçilik görevi verdiler. 2017'nin son aylarına kadar o depoda kaldım. Bu süre zarfından örgüt bana aylık 200 dolar para ödedi" dedi.
'Kırmızı bülten çıkarıldığını öğrenince orada kaldım'
Bir süre sonra ailesi ile örgüttün kaçmaya karar verdiğini anlatan Güler, "Ailemi Türkiye’ye gönderdim. Ben sakat olduğum için yürüyemiyordum. O nedenle kaçamadım. 2018'de hakkımda kırmızı bülten çıkartıldığını duyunca Suriye'de kalmaya karar verdim. Bir süre sonra İdlib'e gittim. Orada DEAŞ yoktu, tanıdığım birkaç aile vardı, onların yanında kaldım. HTŞ'nin kontrolündeydi. 2018-2020 yılları arasında orada kaldım. PKK'nın elinden kaçan ailelere yardımcı oluyordum. Ayağımın durumu gittikçe kötüleşiyordu. 2021'nin Şubat ayında dizime platin takmışlardı. Hastanede kontrole giderken bir anda ÖSO'cular ve MİT'çiler ambulansı durdurdu. Yakalandığımda yanımda silah vardı ancak bunu çatışma için taşımıyordum. Orada herkes silah taşıdığı için ben de taşıyordum. Kesinlikle hiçbir örgütü üye değilim. Kimsenin canına kastetmedim. Tüm terör örgütlerini lanetliyorum" diye konuştu.
Ek savunma hakkı verildi
Mahkeme, sanığa hakkında ‘anayasal düzeni ihlale teşebbüs’ suçundan dava açıldığını; ancak suç vasfının değişme ihtimaline karşı, ‘silahlı terör örgütü yöneticiliği’ ve ‘silahlı terör örgütüne üye olma’ suçlarından da ek savunma hakkı verdi. Sanık başkaca bir şey demeyeceğini belirterek, savunmasını tekrarladı. Sanık avukatının savunmasının ardından söz verilen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Ankara Barosu LGBTİQ kurulunun avukatı katılma taleplerini tekrarladı.
Kılıçdaroğlu’nun katılma talebini kabul edilmedi
Sanık savunmasının ardından ara kararını açıklayan mahkeme, sanığın savcılık ifadesinde geçen kişilerin bir sonraki duruşmada tanık olarak dinlenilmesine, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ve LGBTİQ derneklerinin davaya katılma talebinin reddine karar verdi. Sanığın tutukluluk halinin devamına hükmeden mahkeme, duruşmayı erteledi.
IŞİD’in eski Türkiye emiri hakkındaki dava: Kılıçdaroğlu, katılma talebinde bulundu
IŞİD operasyonunda kapısı açılmayan eve 'zırhlı araç' ile müdahale
IŞİD'in Türkiye sorumlusu Kasım Güler, ek süre istedi