Özel haber - halktv.com.tr
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ve belediye yöneticilerinin de aralarında bulunduğu isimler hakkında hazırlanan "çıkar amaçlı suç örgütü" iddianamesi mahkeme tarafından kabul edildi ve 9 Mart 2026 tarihine duruşma günü verildi.
Özellikle soruşturmaya dahil edilen ve bir kısmı 2014-2019 dönemindeki Beylikdüzü Belediye Başkanlığı dönemine uzanan geçmiş tarihli iddiaların, hangi yasal statüde yargılamaya konu edildiği, davanın "zaman aşımı" tartışmalarını yeni bir boyuta taşıdı.
KRİTİK EŞİK: 8 YIL MI, 15 YIL MI?
İBB davası avukatlarına göre, savcılık örgüt suçlamasını bilinçli biçimde tercih ederek iki önemli adım attı. İçişleri Bakanlığı izninin örgüt suçlaması ile aşıldığını dile getiren hukukçular, ayrıca zaman aşımının da bu yolla uzatıldığını düşünüyor. Normal şartlarda "görevi kötüye kullanma" suçlamasında yasal dava zaman aşımı süresi 8 yıl olarak öngörülüyor.
Avukatlar, iddianameye konu edilen suçlamaların üzerinden geçen sürenin 8 yılı aştığını belirtiyor. Normal prosedürde örgüt kapsamı dışında değerlendirilecek bir dosyada, bu tür eski tarihli eylemlerin zaman aşımı nedeniyle düşmesi hukuki bir zorunlulukken, yeni vasıflandırma bu yolu kapatıyor.
"LİDERLİK" SUÇLAMASIYLA SÜRE UZADI
Avukatlar, başsavcılık tarafından hazırlanan iddianamede, İBB Başkanı İmamoğlu için seçilen suç vasfının, süreyi uzatan bir nitelik taşıdığını dile getiriyor. İddianamede İmamoğlu, TCK 220/1 maddesi uyarınca "örgüt kurucusu ve yöneticisi" sıfatıyla tanımlanıyor. Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre, suçun "yöneticilik" vasfıyla tanımlanması, ceza üst sınırını artırdığı gibi dava zaman aşımı süresini de otomatik olarak 15 yıla çıkarıyor.
RÜŞVET SUÇLAMASI VE "22,5 YIL"
İddianamenin en kritik başlıklarından birini ise TCK 252. maddesi kapsamındaki "rüşvet" suçlaması oluşturuyor. Hukukçular, rüşvet iddiasının ceza üst sınırının 12 yıl olması sebebiyle, bu suçun da TCK 66. madde uyarınca 15 yıllık asli dava zaman aşımına tabi olduğuna dikkat çekiyor.
Hukukçular, Türk Ceza Kanunu’nun 67. maddesinde düzenlenen "Zamanaşımının Kesilmesi" kurumuna işaret ediyor. Buna göre; savcılık ifadesi, tutuklama kararı veya iddianamenin düzenlenmesi gibi her işlemde 15 yıllık süre "kesiliyor" ve süreç yeniden işlemeye başlıyor. Kanuna göre bu kesilmelerle birlikte süre, yarı oranında uzayarak 22,5 yıla kadar çıkabiliyor. Bu matematik, 2014 yılındaki bir eylemin dahi 2036 yılına kadar yargılanabilmesinin önünü açıyor.
GEÇMİŞ DÖNEM DOSYALARI YARGILAMA KAPSAMINDA KALDI
Avukatlar, bu hukuki vasıflandırma değişikliği ile davanın kapsamının doğrudan etkilendiğini belirtiyor. Eğer suçlama "görevi kötüye kullanma" sınırlarında kalsaydı, yasal süreler nedeniyle takipsizlik kararı verilmesi muhtemel olan geçmiş dönem idari işlemlerinin; hem "yöneticilik" hem de "rüşvet" şemsiyesi altında birleştirilerek güncel yargılamanın bir parçası haline getirildiğine vurgu yapılıyor.
Böylece, İmamoğlu’nun hem ilçe belediye başkanlığı dönemindeki faaliyetleri hem de İBB dönemindeki işlemlerin, aradan geçen yıllara bakılmaksızın tek bir dosya çatısı altında ve genişletilmiş zaman aşımı koridorunda yargılamaya konu edildiği dile getiriliyor.
Avukatlar bu hesaplamaların ince biçimde yapıldığını ve bunun dosyanın siyasi hedefler doğrultusunda yapıldığının kanıtı olarak dile getiriyor.