İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul Boğazı'nda kameraların karşısına geçti. İmamoğlu, İBB'ye ait Fehime Sultan ve Hatice Sultan Yalıları'na el konulmak istendiğini açıkladı.
"Yine İstanbul halkının malını gasbetmeye dönük, İstanbul yönetiminin İstanbul halkı adına mücadelesinin önüne ne yazık ki devletimizin başka kurum ve kuruluşlarını kullanarak, ucunda hangi kişinin, hangi kurumların ya da şirketlerin çıkarının olacağının olacağını henüz bilemediğimiz; yarın öbür gün daha önce yaşadığımız trajik bir takım uygulamaların bir benzerinin yaşanma ihtimalini ön gördüğümüz bir sürecin açıklamasını yapmak için buradayım" diyerek sözlerine başladı.
"Birinci boğaz köprüsünün hemen alt bölümünde arkamızda Ortaköy'le başlayan ve Kuruçeşme'ye doğru devam eden bu süreçte hemen arka tarafta iki önemli yapıyı görüyorsunuz. Biri daha görünür bir tanesi ise bir şantiye görünümlü iki yapı. Bu iki yapı Osmanlı döneminin iki önemli kadın sultanına ait. Biri Fehime Sultan diğer de Hatice Sultan Yalıları. İl özel idaresi ile Türk Hava Yolları DOCO iş birliğinin ortaklı arasında yapılan 25 yıllık sözleşme süreci ve ardından bu yalıların İBB'ye devriyle yaşanan bir takım hususların tarihçesi. Onun için kısa bir açıklama olmayacak" diyen İmamoğlu, şunları kaydetti:
'Mülkiyet 8 Ağustos 2014'te İBB'ye devrediliyor'
Gazete Duvar'ın aktardığına göre, Büyükşehir belediye süreçleri olgunlaştığında ve il özel idarelerinin kapatılmasıyla onlara ait bazı yapıların belli kurum ve kuruluşlara dağıtılması söz konusu olmuştu. Bunun biraz öncesinde burası valiliği il özel idareye ait olduğu dönemde 7 Ocak 2009 yılında burası THY ve DOCO arasında bir sözleşme yapılarak 25 yıllığına restore edilerek işletilmesi hususunda bir sözleşme imzalandı. 2011 tarihinde yer altına ilave otopark yapılmasıyla ilgili bir talep doğrultusunda bu talep uygun görünüyor bu otoparkın yapılması karşılığında sözleşme süresi ek protokol ile 31 yıla çıkarılıyor. İl özel idarelerinin kapatılması sonrasında o dönemin yetkilileriyle beraber valiliğin devir paylaştırma komisyonu kararı ile bu mülkiyet 8 Ağustos 2014'te İBB'ye devrediliyor. Bu tarihten sonra bu yapılar İBB'nin mülkü olmuştur. Sözleşmeye esas bütün ödemeler de İBB tarafından sürdürülmüştür. Devirden önce turizm alanı olan otel fonksiyonuna dönüştürülen ve yapının projenin o şekilde tariflendiği bir süreç sonrasında bu yapılar yine otel iken İBB'ye il özel iradesi tarafından devrediliyor. Pazartesi günü buranın İstanbul halkının elinden alınması sürecine dair oluşturulan mesnetin nasıl uydurma olduğuna dair buranın fonksiyon sürecine dönük bir açıklamam olacak. Burası turizm alanı, bir otel binası ve bu şekilde işletilmek üzere kiraya verilmişken yine 2014 yılında kanunun yetkiyle kurulan komisyon tarafından İBB'ye yapının mülkiyeti geçiyor.
'7 milyon lira civarında bir değere sahip'
Burada o süreçten sonra takip başlıyor. Bir kere altını çizelim burası 2012 yılında bitirilmesi istenen bir proje. Sözleşmenin 2 ve 9. maddeleri de açık olarak 3 yıl içerisinde bitirilip başlaması gereken restorasyon süreci tamamlanmış olması gerekirken 13 yıldır burası bırakın bitişi, durdurulmuş yanlış imalatların olduğu sıkıntılı bir sürecin içerisine dahil olmuştur. Biz İstanbul halkına ait her yapıya sahip çıktığımız gibi terk edilmiş ve hiçbir şekilde ilgilenilmemiş bu yapılara sahip çıkan bir yönetim olduk. İnşaatın sürdürülmediğini gördük. Tüm uyarılarımıza rağmen de faaliyetler devam ettirilmemiştir. Bu kadar değerli bir mülkün ki yaptığımız bağımsız değerleme firmaların çalışmalarında buraların minimum 7 milyon lira civarında bir değere sahip olduğu da ortadadır. Dolayısıyla biz bunu bir şirketin insafına terk edemezdik. O bakımdan arkadaşlarıma talimat verdim sözleşmeden doğan haklarımızı da kullanarak bu mülke sahip çıkmamız gerektiğini söyledim. Arkadaşlarım bir bilirkişi süreci başlattılar. Bu rapor doğrultusunda da sözleşmeyi fesih ettiler. Çünkü binamız gerçekten çürümeye terk edilmişti. Burada özellikle yaptığımız tespitlerde 4 Şubat 2022'de koruma kurulu tarihli yazıyla da ispat ediliyor ki yapının çürümeye terk edildiği ortaya konuldu. Dolayısıyla koruma kurulu tarafından da bize acilen bu yapıya müdahale etmemiz konusunda talimat verildi. Artık binanın üzerinde bitkiler ağaçlar büyümekte. Yapı gerçekten sahipsiz.
'İçeri dahi sokulmadık'
Bina kamuya ait. Bu binayı biz korurken karşımıza talimatlandırılmış kolluk kuvvetleri çıkıyor. Trajikomik, acı bir durum yaşıyoruz. İstanbul'daki yönetim bunu bize birkaç yerde daha yaşattı. Arkasında kim var ise bu tür davranışları dün kınadığım gibi bugün de kınıyorum. Elbette bazen yapabileceğimiz şeylerin sınırını biliyoruz. Ama bu tarz kötü kamu gücünün kötü kullanım şekillerin asla unutulmayacağını, yeri geldiğinde hukukun da bu talimatları verenlerden hesap soracağını adım gibi biliyorum. Belediyemiz kendisine ait bu binayı koruma altına almak istedi. Ama ne yazık ki içeri dahi sokulmadık.
'Arkasında kim var bilemiyorum'
Sözleşmesi mahkeme kararı ile fesih edildi. Ama bu fesihe rağmen binayı işgal eden insanların önüne yine kolluk güçleri geçti ve biz binaya giremedik. Kamu çalışanlarına işini yaptırmayan yine ne yazık ki kolluk gücü oldu. Onların desteği ile kamunun mülkünün korunacağı yerde içerideki kişi ya da bu işin arkasında kim var bilemiyorum ama onlar korundu.
'Davalar da ne yazık ki bekletiliyor'
Her defasında kolluk kuvvetleri belediye çalışanlarımızın binaya girişini engelledi. Hatta güç kullanırcasına engelledi. Bu süreçlerin tamamı tutanaklarda var. Mayıs ayından bu yana kaymakamlığın hukuksuz yazısı ile bu alana engellenen girişimiz, ne yazık ki kamu gücü kullanılarak yerine getirilmesi engellenmiştir. Bu bir suçtur. Aralıktan bu yana resmen gözümüzün önünde işgale uğramış zarara uğratılan binamıza İBB mülk sahibi olarak alınmıyor. Ne içeri girebiliyoruz ne binayı teslim alabiliyoruz. Ardı ardına açtığımız davalar da ne yazık ki bekletiliyor yargıda hüküm verilmiyor.
Kamunun kamuyu şikâyet etmesi kamu ahlakı alan bu ülkenin malını savunmayı kendine şiar edilmiş ben ve arkadaşlarım bu konuyu dile getirmenin ne kadar ağır olduğunun farkındalar. Bu konunun sulh içerisinde çözülmesi için defalarca girişimlerde bulunduk. Kolay değil yani, devletin bir kurumu devletin bir başka kurumunun bu kadar ayıp davranışının şahsı koruma davranışının açıklanması kolay bir iş değil. Ben şu anda zor bir iş yapıyorum.
'Tam bir komedya'
Trajikomik durum bitmiyor. Her zaman olduğu gibi yaratıcı hükümet mensuplarının girişimleri bitmiyor. Tarihin binaların baktılar ki İBB bir avuç insanın değil halkın çıkarını koruyacak o zaman biz bu mülkü İBB'nin elinden alalım istediğimiz gibi işi kıvıralım başkalarına paketlemeye devam edelim. Bakın bu kadar net bir anlayış. Son olan şu valilik tarafından İBB'ye yazı yazılıyor. Bu komik tiyatro Çevre Şehircilik Bakanlığı'ndan başlıyor. Yazarken de yazının gerekçesi o kadar komik ki, efendim geçmişte burası İBB'ye devredilmiş ama aslında burası bir okulmuş. Diyor ki taşınmazların vasfı ve üzerinde kamu hizmetleri dikkate alınarak ilgisine göre ilgili idarelere devrinin amaçlandığı okul, cami , karakol binası gibi binaların vasfı nazara alınarak belediyeler tarafından tescilinin mümkün olmadığına, yani biz bunu belediyeden alacağız konunun ilgili birimine devredeceğiz. Tam bir komedya. Milletin aklıyla dalga geçme.
Kaldı ki bu tür kamu yapılarının devirlerinde bile başka şehirlerde örnekleri var kamu yararına kamu yapıların devrinde bile yine devredilen kurum haklı görünmüş. Bu şekilde İBB'den burayı alıp biz burayı tekrar hazineye devredeceğiz valilikte bir komisyon kurduk, neymiş adı devir tasfiye paylaştırma komisyonu. Devredelim tasfiye edelim sonra da paylaştıralım. Nasıl paylaştırılacaksa! Pazartesine bir çağrı yapılıyor bu kurul marifetiyle İBB'nin mülkünü hazineye devretme girişimi. İBB'den tek üye. Karar verici yani valiliğin hükmü altına 6 üye. Zaten karar 6'ya 1 yazılmış. Binayı gasbederek almayı hesaplıyorlar."
Türk Hava Yolları (THY), İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Fehime Sultan ve Hatice Sultan yalılarıyla ilgili açıklamasına yanıt verdi. İmamoğlu'nun açıklamalarının gerçek dışı olduğu savunulurken, "Şirketimize yüklenmiş, 25 yıllık kira süresinin 31 yıla çıkartılması karşılığında Şirketimiz bu büyük yükün de altına girmiştir. Dolayısıyla, 3 yıl içinde hizmete açma yükümlülüğü ortadan kalkmıştır" ifadesi kullanıldı.
THY'den İmamoğlu'na yanıt
THY, İmamoğlu'nun, 2009 yılından beri İBB ile yapılan sözleşme çerçevesinde THY, DO&CO İkram Hizmetleri A.Ş.'nin kiracısı olduğu Hatice ve Fehime Sultan yalıları ile ilgili, "Halkın malı olan yalılar, kim oldukları, ne oldukları, hangi aile mensubu oldukları belli olmayan kişilere peşkeş çekiliyor" sözlerine ilişkin açıklama yaptı.
Açıklamada, "Hâlihazırda İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB) mülkiyetinde olup şirketimizin 2009 yılından beri 'kiracı' sıfatıyla elinde bulundurduğu Fehime Sultan ve Hatice Sultan Yalıları ile ilgili olarak, İBB Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu'nun 03 Eylül 2022 tarihinde İBB TV'de yayınlanan açıklamalarında yer verdiği gerçek dışı, hukuki durumu doğru yansıtmayan, yer yer itham ve hatta iftiraya varan açıklamaları tarafımızca hayret ve esefle izlenmiş olup, fiili ve hukuki gerçeğe aykırı hususların işbu açıklama ile tek tek cevap verilmesi zarureti doğmuştur. Şirketimiz THY DO&CO İkram Hizmetleri A.Ş., Yalıların 2009 yılından bu yana kiracısıdır. Şirketimizin iki ana ortağı, bayrak taşıyıcı havayolu şirketimiz Türk Hava Yolları (THY) (yüzde 50) ve DOCO İstanbul Catering Restaurant Hizmetleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.'dir (Yüzde 49,997). Şirketimiz, dünyanın en geniş uçuş ağına sahip olan havayolu şirketimiz Türk Hava Yolları başta olmak üzere havayolu firmalarına ikram hizmetleri sunmaktadır" denildi.
'3 yıl içinde restore edilecekti, 13 yıldır bitirilemedi' sözlerine cevap
THY, İmamoğlu'nun '3 yıl içinde restore edilecekti, 13 yıldır bitirilemedi' sözlerine ise, "2009 yılındaki kira sözleşmesine göre, yanmış ve yer yer yıkılmış vaziyetteki tarihi yalıların restorasyonunun 3 yıl içinde bitirilmesi ve işletmeye açılması gerektiği doğrudur. Ancak, otel olarak turizme kazandırılacak tarihi Yalıların ihtiyacını karşılayacak otopark kapasitesi bulunmadığı için Yalıların altına, deniz seviyesinin de altında ve İstanbul Boğazı'nın hemen yanında bir yer altı otoparkı yapılması İBB tarafından talep edilmiş, böylesine zor ve maliyetli bir iş, mülk sahibi kamu otoritesi tarafından Şirketimize yüklenmiş, 25 yıllık kira süresinin 31 yıla çıkartılması karşılığında Şirketimiz bu büyük yükün de altına girmiştir. Dolayısıyla, 3 yıl içinde hizmete açma yükümlülüğü ortadan kalkmıştır" açıklamasında bulundu.
İmamoğlu'nun '13 yıldır çürümeye terk edildi' sözlerine karşılık olarak da, "Boğazın iki incisi ve kültür mirasımızın eşsiz iki örneği olan Yalılar, bu niteliklerine uygun şekilde yangın ve yıkıntılardan sonra elde kalan unsurları, uluslararası en iyi uygulama standartlarında korunarak ve aslına uygun şekilde rekonstrüksiyon çalışmaları yapılarak ilk günden beri ihya çalışmalarına devam edilmektedir" denildi.
THY'nin yazılı açıklaması şöyle devam etti;
"Yalılarda şirketimize gelir getirici bir faaliyet başlamamış olmasına rağmen, kira sözleşmesinde öngörülen kira bedelleri (aylık 3,6 milyon TL), öngörülen artışlar düzenli olarak yapılarak hiçbir aksamaya yer verilmeden 13 yıldır ödenmeye devam edilmektedir. Kamu zararı ile ne kastedildiğini anlamak mümkün değildir. Kira bedellerinin yanı sıra, kamuya ait tarihi eserlerin ihyası ve deniz seviyesinin altına otopark inşası için şirketimizce 13 yılda 130 milyon ABD dolarına yakın bir yatırım yapılmıştır. Aslında kamusal bir kazanım olan bu yatırımdan kamu zararı diye bahsetmek hayret vericidir. Sayın İBB Başkanı açıklamasında yalılarla ilgili bir değerleme yaptırdıklarını ve 7 Milyar TL değerleme sonucu aldıklarını ifade etmiştir. İBB 2040 yılına kadar kiracısı olan yalılar için bu değerleme çalışmasını hangi amaçla yaptırmıştır? Hangi yabancı yatırımcılarla görüşmüştür? İBB yalıları satmak için mevzuat gereği ilgili bakanlıktan izin almak zorundadır. İBB yalıları satmak için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na ya da Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bir müracaatta bulunmuş mudur? Yarısı devlete ve yarısı borsa yatırımcısı halka ait olan THY'nin bir iştiraki olan şirketimiz 13 yıl emek vermiş ve 130 milyon ABD dolarına yakın maliyetine katlanmış ve nihayet 2023 yılında gelir getirici faaliyetlerine başlayacak iken, bu emek ve yatırıma el koyup yabancı şirketlere tahsis etmek 17 milyon İstanbullunun hakkını korumak mıdır?"
Yalı engeline İBB’den suç duyurusu
İBB Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Buğra Gökçe, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada Hatice ve Fehime Sultan Yalıları’na alınmadıklarını belirterek, Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduklarını duyurdu. Gökçe, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“İBB Başkan Vekili Sayın Ülkü Sakalar, CHP Grup Başkanvekili Sayın Doğan Subaşı ve İBB üst yönetimi ile 16 milyon İstanbullu'ya ait Hatice ve Fehime Sultan Yalıları'na gittik. Kendi mülkümüze girişimiz ve kanundan doğan denetim hakkımız yine hukuka aykırı şekilde engellendi. 2014 yılında mülkiyeti İBB’ye geçen Yalılara girişimizin engellenmesi hukuka aykırı olduğu kadar, Boğaziçi ve Kültür ve Tabiat Varlıkları'na ilişkin mevzuattan kaynaklanan denetim yetkimizi kullanmamızın engellenmesi de hukuka aykırıdır. Kamu görevlilerini kolluk kuvveti nezaretinde alana sokmayan şirket yetkilileri ve şikayetimizi işleme almayan İlçe Emniyet Müdürlüğü mensupları hukuka aykırı işlemler gerçekleştirmiştir. Bahsi geçen hukuka aykırı uygulamanın faili olan kamu görevlilerine Anayasa'nın "Kanunsuz Emir" başlıklı 137'inci maddesini hatırlatmak isterim. Şikayetimiz İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından işleme alınmadığı için Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunmak zorunda kaldık. Hepimize ait olan, bütün İstanbul'un yararına kullanılabilecek eserleri ve 16 milyon İstanbullunun hakkını korumak için Sayın Ekrem İmamoğlu öncülüğünde hukuk mücadelemiz devam ediyor.”