Antalya'nın Manavgat ilçesi bu yıl 28 Temmuz'dan 8 Ağustos'a kadar aralıksız yandı.
Türkiye tarihinin en büyük yangınıydı bu.
Sekiz kişi can verdi.
75 bin hektarlık orman ve tarım arazisi kullanılamaz hale geldi.
İki bini aşkın ev ve iş yeri yandı ve yıkıldı.
400'den fazla konteynır dağıtıldı.
Gel gör ki...
Manavgatlı Avukat Umut Çiftçi'ye bilgiye göre yangınzedelere önceki depremlerde kullanılan, bakım ve onarım görmemiş, kırık dökük konteynırlar verildi.
Cengiz-Kolin faturası
Konteynırlara elektrik çekilirken kalıcı evler yapılana dek bağlama ve kullanım ücreti alınmayacağı söylenmişti. Bu söze rağmen Cengiz-Kolin (CK) Akdeniz Elektrik Perakende Satış Anonim Şirketi tarafından bağlama parasını içeren faturalar yollandı.
Karaöz köyünde evi yanan bir vatandaşa hiç harcaması olmadığı halde 190 TL'lik fatura yazıldı. Gerekçe olarak "Elektrik bağlama bedeli" denildi.
Avukat Çiftçi, şunları söylüyor:
"Devlet yangınla ilgili önlem almamış, yangın söndürme uçaklarını hazır etmemiş ve ağır hizmet kusuru göstermiş. Söndüremediği yangından sonra konteynırlara 'Bağlama parası alınmayacak' diyerek, elektrik bağlatıyor. Ardından bağlama parası istiyor."
Bir diğer örnek de Sülek köyünden...
Köyde konteynırda yaşayan bir vatandaşa geçen ay 600 TL'lik elektrik faturası geldi. Çiftçi, "Oysaki insanlara kalıcı konutlarına yerleşene kadar elektrik parası alınmayacağı söylenmişti" diyor.
TOKİ evi mecburi
Manavgatlıların çilesi bu kadarla kalmıyor.
Karaöz'den bir vatandaş Antalya Valiliği'ne başvurarak, afet konutunu 'Evini Yapana Yardım' yöntemiyle kendisinin inşa etmek istediğini bildirdi.
Valilik tarafından 21 Eylül'de gönderilen yanıtta, "Konutların TOKİ Başkanlığı'nca yaptırılmasının uygun görüldüğü bildirilmiştir" denildi.
Vatandaşa ne istediği sorulmadı bile.
Halbuki 1959 tarihli Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlere Yapılacak Yardımlara Dair Kanun ile Afet Sebebiyle Hak Sahibi Olanların Tespiti Hakkında Yönetmelik'e göre iki seçenek sunulması gerekiyor.
İlki, evini yapana yardım yöntemi.
Bu durumda kredi veriliyor.
İkincisi, uzun vadeli ödemeler karşılığında devletin konut yapması.
Avukat Çiftçi haklı olarak soruyor:
"Neden kendi evini yapana yardım seçeneği sunulmuyor, 'Evlerinizi TOKİ yapacak, böyle karar aldık' deniliyor. Oysa uygun kredi seçeneği sunulsa, evini TOKİ’nin ihaleyle iş verdiği müteahhitlere değil, kendisi yaptırmak isteyenler var. Daha da vahimi, insanlara talep ve taahhütnamelere, bedel kısmı boş borç senetlerine imza attırıldı. Halen TOKİ'nin evlerine vatandaşın kaç lira ödeyeceği belli değil."
Manavgat'ta, yangın söndürüldükten iki hafta sonra evi, işyeri ve ahırı zarar görenlere inşaat yapım maliyetlerinin yazılmadığı, rakam ve içerikleri doldurulmamış 'Talep ve Taahhütname' ve 'Afet Borçlandırma Senedi' adlı evraklar imzalatılmıştı.
Bu skandalı 24 Ağustos'ta 'Yangınzedeler boş taahhütnameyi imzalamaya zorlanıyor' başlıklı haberimle duyurmuştum.
Yangın da sigorta kapsamında alınsın
Öte yandan Çiftçi, 1959 tarihli kanunun afet bölgelerinde ihtiyaçları karşılamaktan ve çare bulmaktan uzak olduğunu kaydediyor. Çiftçi, "Acilen kanunun günümüz şartlarına göre yenilenmesi gerekiyor" diyor.
Çiftçi, Doğal Afet Sigortası'nın yalnızca deprem için ödeme yaptığını vurgulayarak, "Depremden başka doğal afet yok mudur? Vatandaşa her yıl yapılması zorunlu tutulan, hakkında kamu spotları yayınlanan poliçelere binaen yangın durumunda ödeme yapılmaması haksızlıktır" şeklinde konuşuyor.
Yargı, çam balı ormanındaki madene 'Dur' dedi
Çam balını duymuş muydunuz?
Basra böceği denilen endemik canlı çam ağaçlarındaki kurtçukların lavrasından özel bal üretiyor. Ormandaki bu bölgelere 'basralı alan' deniyor.
Muğla Arı Yetiştiricileri Birliği'ne göre dünyadaki çam balının yüzde 92'sini Türkiye karşılıyor. Balın yüzde 75-80'i Muğla'dan geliyor.
Altı bin aile balcılıkla geçiniyor.
Hal böyleyken...
Muğla'nın Milas ilçesine bağlı Tuzabat ve Yatağan'ın Bencik köylerinde çam balının üretildiği ormanlık alanda boksit madenine ruhsat verildi. Köylüler bu haberi muhtarlıklara gönderilen "ÇED gerekli değildir" ilanıyla öğrendi.
Demireller Tarım Madencilik Ticaaret ve Limited Şirketi'nin proje tanıtım dosyasına göre 908 hektarlık arazide iki poligon işletilecek.
ÇED sürecinde kurtulmak için 19 hektarda çalışma yapılacak.
Ayrıca kırma-eleme-yıkama tesisi kurulacak.
Yılda 500 bin ton boksit çıkarılacak.
4095 kızılçam kesilecek.
Ancak proje dosyasında Tuzabat ve Bencik'te çam balı üretildiğinden söz edilmedi.
Çünkü Bal Ormanları İşletilmesi ve Yönetilmesi Tebliği'nde "Bal ormanları için belirlenen temel ilke ve kriterlerin haricinde hiçbir yapı ve tesis yapılamaz" deniliyor.
Avukat Çağdaş Yörükoğlu, "ÇED gerekli değildir" kararını yargıya taşıdı.
Muğla 1. İdare Mahkemesi, 26 Ekim'de yürütmeyi durdurdu.
Kararda, kırma-eleme-yıkama tesisinin planlandığı alana üç kilometreden daha yakın mesafede zeytinlik alanların bulunduğu belirtiliyor. Bu tesiste zeytinliklere zarar vermeden, toz ve duman çıkarmayacak şekilde faaliyette bulunulmasının imkansız olduğu ifade ediliyor. "ÇED gerekli değildir" raporunun hukuka uygun olmadığı anlatılıyor.