İşitiliyordu.
Sedat Peker, videolarında Halil Falyalı'dan söz ettiği günden bu yana Kuzey Kıbrıs'ta bir şeylerin olacağı belliydi.
İlk silah 31 Ocak akşamında patladı. Yasadışı bahis'çi Bulut Akacan'ın babası Mehmet Akacan, sokak ortasında ayağından vuruldu.
Sekiz gün sonra...
8 Şubat'ta Girne'deki Les Ambassadeurs Otelinden çıkıp Çatalköy'deki villasına giden Falyalı'nın aracı saat 19.45'te uzun namlulu silahlarla tarandı.
31 el sıkıldı. Yedisi Falyalı'ya isabet etti. Falyalı ve şoförü hayatını kaybetti.
Falyalı, çok profesyonel bir cinayete kurban gitti. Saldırganlar Falyalı'nın zırhlı aracı kullanmadığı haber almıştı. Yani içeriden esaslı 'kontakları' vardı. İz bırakmadan kaçtılar ve yakalanmadılar. Kaçışı da cinayet gibi en ince ayrıntısına kadar planladılar.
Bu herhangi bir cinayet vakası olarak görülemez, görülmemeli.
Gazeteci Kutlu Adalı'nın 1996'daki kuşkulu ölümünü saymazsak, Kıbrıs'ın son 40 yılındaki tek sansasyonel suikastidir, bu.
Ucu Türkiye'ye uzanan...
Sanal bahis baronu
Türkiye'nin kumarı 1997'de yasaklamasından sonra Kıbrıs, devrimden önceki Havana misali casino adasına döndü. Şu anda 30 büyük otel, casino 'hizmeti' sunuyor.
Ayrıca sanal bahis sektörü var. Kıbrıslı şirketler Türkiye'de yasadışı bahis oynatıyor.
Geçmişte Falyalı'dan bahis sitesi alıp sektöre giren Eray Kenanoğlu, Türkiye'de en az 2000-2500 sitenin bulunduğunu ve yılda 50 milyar dolarlık bir ekonomi oluşturduğunu iddia ediyor.
Rivayet o ki...
Kumarhane bodyguardlığından gelen Falyalı, sanal bahis baronuydu. KKTC'nin yanı sıra Ukrayna, Moldova ve Bulgaristan'da yüzlerce site kurmuştu.
Sicilinde, küresel nitelikte kara para aklama, silah kaçakçılığı ve uyuşturucu suçlamaları da geçiyor.
DEA'ya göre silah ve uyuşturucu kaçırıyor
ABD'nin Uyuşturucu ile Mücadele Dairesi (DEA), 2011'de Halil ve Hüsnü Falyalı ile Özgür Demir'in yanına ajan sızdırdı. DEA'ya göre Falyalı, Türkiye'den Kıbrıs'a uyuşturucu taşımak için ABD'den tekne satın aldı. 500 kilogram uyuşturucu taşıyan tekne, Mersin'den Gazimağusa'ya 40 dakikada gidebilecekti.
Falyalı, DEA'nın açtığı banka hesabıyla işlem yaptığını bilmeden üç kez para akladı. Bu işlemler karşılığında uyuşturucu kaçakçıları gibi komisyon aldı.
Sebze ve meyve kasasında İngiltere'ye kokain yolladı.
Virginia Bölge Mahkemesi'nde 2015'te Falyalılar ile Demir'e dava açıldı ve yakalama kararı çıkarıldı. Ancak ABD ile KKTC arasında iade anlaşması yoktu. Falyalı, Kıbrıs'tan ayrılmadığı için yakalanmadı.
Siyasetle iç içe
Her organize suç örgütü lideri gibi siyaset ve spor dünyasıyla iç içeydi.
İngiliz futbol klübü Fulham'ı satın almak istedi.
Elde edemeyince Mağusa Türk Gücü'nün başkanı oldu.
Ulusal Birlik Partisi'ni destekledi.
KKTC Cumhurbaşkanı olan Ersin Tatar ile yakın ilişkisi vardı.
Beş yıldızlı Les Ambassadeurs Hotel ve Casino'nun, Fly Oil, Girne Marina ile onlarca bahis sitesinin sahibiydi. İnşaat işi ve araba yağı üretimi yapıyordu. Larsen Teknoloji'yi kurmuştu. Royal Marina adlı yedi yıldızlı otelin inşaatına başlamıştı. Dipkarpaz'da bir otel daha almıştı. Serveti 300-400 milyondu.
Peker'den sonra
Adını bütün Türkiye'nin öğrenmesi, Sedat Peker sayesinde oldu. Peker'in iddialarına göre Falyalı, ortadoğunun uyuşturucu patronuydu. Peker, eski Başbakan Binali Yıldırım'ın oğlu Erkam'ın Venezuela üzerinden yeni bir uyuşturucu rotası belirlediğini, Kıbrıs ayağında Falyalı'nın olduğunu ileri sürdü. Eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'ın da ağda yer aldığını iddia etti.
Falyalı, iddiaları reddetti ve Yıldırım'ı tanımadığını söyledi.
Peker'in bir diğer iddiası, eski KKTC Başbakanı Ersan Saner'in de aralarında olduğu siyasilere ait şantaj kasetlerinin Falyalı'nın elinde olduğu şeklindeydi.
İddialar kanıtlanamadı.
Falyalı, 15 Ekim 2021'de otelde hırsızlığa karışan bir kişiyi dövdüğü için tutuklandı. İki ay sonra tahliye edildi.
Herkes "Bir şeyler olacak" diye beklerken...
Falyalı, 8 Şubat'ta öldürüldü.
Suikastle birlikte Kıbrıs'ta karanlık bir dönem mi kapandı?
Yoksa tanık olmadığımız bir karanlık mı bastırıyor?
Olağan şüpheliler
İlk akla gelen ihtimal, sanal bahisteki hakimiyet savaşı.
Eski ortağı Veysel Şahin, 2017 yılında Türkiye'de tutuklanınca iddia o ki Falyalı, tüm sektöre çöktü.
Yaşam Ayevefe ise Yunanistan'a kaçtı.
Rakipleri eksilen Falyalı 50 milyar dolarlık pastadan ötürü hedef olmuş olabilir.
Bir diğer ihtimal, uyuşturucu.
Sedat Peker'in iddiasına göre Falyalı, Venezuela-Türkiye-Ortadoğu hattındaki kokain sevkiyatının en kritik ayağında yer alıyor. Olağan şüphelilerden biri, Behçet Töre.
Uyuşturucudan tutuklu bulunan Töre, Falyalı ile 1998 yılında uyuşturucu sattıklarını ve casino kurduklarını kaydediyor. Falyalı'dan 10 milyon dolar alacağının bulunduğunu, tahsil edemediği için öldürmeye hazırlandığını ve araya Susurlukçu Sami Hoştan'ın girdiğini anlatıyor.
Başka ihtimaller de var.
Falyalı'nın elinde olduğu iddia edilen şantaj kasetleri.
Falyalı'nın işkence ettiği kişi.
Silah kaçakçıları.
Gözler Türkiye'ye çevrildi
Kıbrıs'ta, bir ayağı devletle ya da çıkar örgütleriyle bağlantılı her o suçta olduğu gibi, Falyalı'nın öldürülmesinden sonra da gözler Türkiye'ye çevrildi. Çünkü yavru vatanda ustaca hesaplanmış, içeriden haber alınarak gerçekleştirilen, uzun namlulu silahların kullanıldığı ve iz bırakmadan olay yerinin terk edildiği bir suikasti gerçekleştirecek çıkar ve güç odağı bulunmuyor. Kıbrıslı bir mafya organizasyonu ve suç şebekesi de yok.
Kıbrıs'ın iktidar otoritesi Falyalı'yı rahmetle andığına göre yerel siyasi örgütlerin 'iyi' ilişkiler içerisinde olduğu anlaşılıyor. Tersi olsaydı bile, Kıbrıs geleneğinde siyasi cinayetler görülmedi.
Yani Falyalı cinayetinin arkasından Türkiye'deki birtakım adresler çıkabilir.
Siyasi suikast ihtimalini ise hiç dışlamıyorum.
En azından Peker tarafından ifşa edilmesinden beri Falyalı, siyasi bir figür olarak da anılıyor.
Dedim ya...
Kıbrıs'ın son 40 yılındaki tek sansasyonel suikastidir bu.
Ucu Türkiye'ye uzanan.
Cezaevinde sirke yapan 11 kadına 'yasak eşya sokmaktan' dava
Cezaevinde sebze ve meyvelerden sirke yapmak suç mu?
Ankara Batı Asliye Ceza Mahkemesi'nde 11 kadın tutuklu hakkındaki iddianameye göre beş yıla kadar ceza vermeyi gerektiren bir suç üstelik!
Olay şu:
Sincan F Tipi Kapalı Cezaevi'nde 18 Ağustos 2021'de F-1 koğuşundaki aramada beş litre su şişesi bulundu. Şişede suyla karıştırılan ve içerisinde meyve parçacıkları bulunan sıvı ele geçirildi.
J-2 koğuşunda da karışım içeren iki soda şişe çıktı.
Yapılan incelemede "uyuşturucu ve uyarıcı madde içermediği, ancak etil alkol ihtiva ettiği" belirlendi.
J-2'de kalan beş, F-1'de kalan altı kadın "Kantinde sirke satılmadığını, COVİD'e karşı korunma ve yiyeceklerin temizliği amacıyla sirke yapmak istediklerini, sirkeyi kendilerine verilen sebze ve meyveleri yıkama amacıyla kullandıklarını" söyledi.
Ancak savcılığa göre 11 kadın alkol içeren sıvıyı cezaevinde üretmiş ve bulundurmuştu.
Fakat nasıl oluyorsa...
Kadınlara infaz kurumuna yasak eşya sokma suçundan iki yıldan beş yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.
Bu kadınlar suyu, şişeyi ve meyveleri kantinden satın aldıklarına göre cezaevine neyi sokmuş olabilir?
Suç nerede
Ben yazıyorum, TCDD sendikacıya soruşturma açıyor
Geçen yıl 26 Ağustos günü halktv.com.tr'de "TCDD'den yandaş avukatlara metrekare başına kıyak" başlıklı bir habere imza attım. Haber üzerine Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası İzmir Şube Başkanı Erdal Akyol'a soruşturma açıldı. Bu yazıda Akyol’a, “İsmail Saymaz’a konuştunuz mu?” diye soruldu.
Skandal soruşturmayı 14 Eylül'de halktv.com.tr'de duyurdum. TCDD, bu kez Akyol'a kınama cezası verdi.
Gerekçede şöyle denildi: "İsmail Saymaz'a bilgi vermeniz nedeniyle 'Sözleşmeli personel göreviyle ilgili konularda basına, haber ajanslarına veya radyo ve televizyona bilgi ya da demeç veremezler' hükmü gereği sorumlu ve kusurlu bulunmuştur."
Akyol'a kınama cezası verildiğini 23 Aralık'a köşeme taşıdım.
Yazıda Akyol'un şu görüşüne yer verdim:
"Sendika yöneticileri görevleriyle ilgili konularda demeç verebilir. Yapılmak istenen belli. Yapılan, sendikal faaliyeti engellemektir. 49 haftadır sürgünlere, özelleştirmelere ve kamuyu zarara uğratan işlemlere karşı açıklama yapıyoruz. 49 haftadır bu suçu işliyoruz. Saymaz ile görüşünce akılları başlarına geldi."
TCDD 'fırsatı' kaçırmadı.
Akyol'a demeçten ötürü ikinci kez soruşturma başlattı.
Korkarım...
Bu yazımdan sonra Akyol'a üçüncü bir soruşturma daha açacaklar!
TCDD, sendikacı Akyol'un görüşlerini ceza vermek için değil, hayata geçirmek için okusaydı belki Çorlu'daki tren kazasında 25 ve Ankara'da dokuz insanımız can vermeyecekti. Ancak Adnan Hoca'cı işadamının genel müdür yapıldığı TCDD'de Akyol gibi sendikacıların payına ya sürgün ya da soruşturma düşüyor.