Erdoğan'ın 'müjdesi' KKTC'de nasıl yankı buldu?

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin KKTC Cumhurbaşkanlığı için de Beştepe'deki Cumhurbaşkanlığı tarzı bir yerleşke inşa edeceğini müjdeledi. 'Müjde' KKTC medyasında da geniş yer buldu.

Kıbrıs Barış Harekatı'nın 47'nci yıl dönümü dolayısıyla KKTC'ye giden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Lefkoşa'da Cumhuriyet Meclisi Özel Oturumu'nda milletvekillerine hitap etti.

Daha önce duyurduğu müjdeyi burada açıklayan Erdoğan, Lefkoşa'daki Metehan bölgesinde 500 dönüm arazi içinde parlamento binasının da olduğu külliyelerin yanı sıra Millet Bahçesi de yapılacağını söyledi.

Erdoğan şunu söyledi:

"KKTC Cumhurbaşkanlığı'nın ne doğru dürüst bir binası külliyesi var veya parlamento binası var. Biz bunu KKTC'ye yakıştırmıyoruz. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki bina İngilizlere ait gecekondu. Şimdi KKTC Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ile ilgili adımın proje çalışmaları bitti ve inşasına da inşallah yakında başlıyoruz. İstiyoruz ki bir Millet Bahçesi de yapalım. Devlet olmanın işte ifadesi budur. Bu projeyi hayata geçirerek, nasıl bir Kuzey Kıbrıs devleti varmış birilerinin görmesi lazım. KKTC'nin ilan edildiği bu tarihi binanın da müze haline getirilerek yeni nesillere bırakılmasının isabetli olacağını düşünüyorum."

KKTC medyasında böyle yer aldı

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın müjdesi sosyal medyada gündem olurken, KKTC'de bugünkü gazete manşetlerinde de yer aldı. Gazeteler, 'müjde'ye şöyle yer verdi:

'Beton, Millet, Devlet'

Manşetlerin yanı sıra gazeteciler de köşelerini 'müjdeye' ayırdı. 

Yenidüzen.com yazarı Hasan Yıkıcı, bugünkü "Beton, Millet, Devlet" başlıklı yazısında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın müjdesine ilişkin, "Erdoğan’ın müjdesi kuşkusuz öncesinde yükseltilen beklentiye cevap vermedi. Bundan dolayı mizah ve alay konusu oldu" dedi. 

Yıkıcı'nın yazısının bir bölümü şöyle oldu:

"Bugün birçoğumuz için mizah konusu olan şey Türkiye’deki iktidar aklının devletleşme ve kalkınma anlayışını yansıtıyor.

Sonuçta devletin ‘devletliğini’ baskının veya şiddetin yanı sıra, inşaat ve betonlaşma ile de değerlendiren, gösteriş ve ihtişam ile ölçen bir iktidar aklı var. Türkiye’de bugüne kadar uygulanan bu anlayış bariz bir şekilde Kıbrıs’ın kuzeyinde de hayata geçiriliyor.

Artık ‘bozuk bir makine’ gibi çalışa(maya)n kktc devletinin değeri, ihtişamlı devlet kurumları, külliyeleri, millet bahçeleri, yolları ve yeni meclisleri ile ‘yüceltilecek’. ‘Yüceltildikçe’ de iradesizleşecek, içeriği boşalacak.

Yani yıllar boyunca yalıtılmış hayatlarımızın, asimile olmuş varoluşlarımızın, kurumsuzlaşmış benliklerimizin ve yozlaşmış ‘devletli’ ilişkilerimizin üzerini heybetli, ihtişamlı ve cıvık cıvık parlayan betonlarla kaplayacaklar.

Hatta bir süredir Türkiye’de pişirilip kurtarılan ihalelerle bu süreç başladı bile. Tüm bu inşaat furyasının, hem sermaye olarak hem de mimari olarak Türkiye’deki İslamcı atmosferle şekillendiğini belirtmeye gerek bile yok. Binaların biçimlerinden tutun da, isimlerine kadar tüm mekanların İslamcı değerlere göre yapıldığına şahit olmaktayız.  Beton sadece ‘devlet ihtişamı’ yaratmıyor. Aynı zamanda mekanların hafızasını, toplumların mekânsal belleğini yeniden inşa ediyor.  

Ne kadar çok beton, o kadar çok devlet. Ne kadar çok devlet, o kadar az insan!"

'Ekonomisi sağlam bir ülkede ve kesinlikle bu şekilde değil'

Gündemkıbrıs yazarı Serhat İncirli ise, "Yeni saray ve yeni parlamento müjdesi!" başlıklı yazısında, şöyle yazdı:

"Yani, kısa bir cümleyle Erdoğan öncesi yazılanlar ve “müjde” için, nenemin bir sözünden bahsetmek istiyorum: “Kedi yuttu bir yılan”…

Bunu dersem; yine mi hainim?

Haaaa, saraya ihtiyaç var mı?

Evet vardır!

Parlamento binasına da ihtiyaç var mı?

Evet ona da vardır!

Ama nerede?

Ekonomisi sağlam bir ülkede ve kesinlikle “bu şekilde” değil!

Neden bu şekilde değil?

Çünkü, projeyi Türkiye yapmış; Türkiye’de bir mimar üç proje hazırlamış; Sayın Erdoğan birini beğenmiş; 500 dönüm de arazi tahsis etmiş!!!

Şimdi, eğer Ersan Saner gerçekten başbakansa, bu sözler üzerine bence kesinlikle istifa ederdi de… Boş veriiiiin!"

'Yeni Meclis, küflü irade'

Gazeteci Cenk Mutluyakalı, yenidüzen.com'daki 'Yeni Meclis, küflü irade' başlıklı yazısında şöyle yazdı:

“Müjde” diye ne bekliyordunuz siz?
Avrupa’nın kabul edeceği “Dijital Aşı Kartı” yoksa “Türk Lirası yerine Euro’ya geçiş” mi?
Maraş’ı askeri bölgeden çıkaracak, Azerbaycan’a KKTC’yi tanıtacaktık (!)

“Türkiye’ye giriş yasağı listesinin açıklıyoruz” da diyebilirdi.
“5G İnternet” müjdeleseydi keşke!

Ana yollardaki lambaların yanacağını söylese çok daha iyi olurdu.

* * *

Erdoğan bir ara “Bizim kimsenin toprağında, hakkında gözümüz yoktur” deyince, sandım ki, Maraş’ı hemen geri verecek…

“Ah bir de gözü olsa” dedim içimden…
“Ah bir de olsa…”

Neyse…
Müjde “toprak” değildi…
Dağ fare bile doğurmadı!

Siz nasıl bir “müjde” bekliyordunuz.
Beşiktaş ya da Fenerbahçe gelecek de Mağusa Türk Gücü ya da Yenicami’yle maç mı yapacak?
İyice abarttınız (!)

Beşiktaş da Kartal sonuçta Yenicami de!
“Bir olacak, iri olacak, diri olacak”tık öyle mi?

Olamadık!
Yine “şahin” olduk ola ola!

Siz ne bekliyordunuz ne?
Kıbrıslı Türklerin kendi kimliğiyle dünyaya açılmasını mı?
Bu anlayışla çok beklersiniz daha!

Daha “ihtişamlı” bir Meclis çıktı bahtınıza…
İçinde “iradeniz” olmasa da...

Meclis “gece kondu” olsa keşke de Başbakan “atama” olmasaydı diyorum…
İçinde demokrasimiz olsa…
Söz hakkımız olsa…
Kimliğimiz, kişiliğimiz, özgürlüğümüz olsa…

“Uzaktan komuta” yönetilmeseydi bu ülke…
Bir “müjde” için böylesine “aciz” beklenmeseydi keşke!

'Sürpriz olmayan sürpriz'

Gazeteci Sami Özuslu ise, "Erdoğan'ın sürpriz olmayan sürprizi" başlıklı yazısında 'müjdeye' dair şunları söyledi: 

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan haftalardır merakla beklenen ‘müjde’sini KKTC meclisinde açıkladı.

Erdoğan’ın ‘müjde’ diye tanımladığı, çıka çıka iki bina oldu.

Birincisi Tatar’ın meşhur ‘yavru külliye’si…

Diğeri ise KKTC meclisine büyük, görkemli bir yapı…

Erdoğan’ın konuşması biter bitmez herkes birbirine sordu: Acaba satır aralarında bir şey kaçırdık mı? ‘Müjde’ diye diye Erdoğan’ın söyleyecekleri bu kadar mıydı?

Evet, bu kadardı.

Fazlasını bekleyenler ‘hayal’ görüyordu.

Olsa olsa Azerbaycan’la ve belki Pakistan’la biraz daha ilişki geliştirmekten bahsedebilirdi.

Ya da geleceğe dair ‘umut’ pompalayan, soyut bir şeyler söyleyebilirdi.

Dahası yoktu, olamazdı.

Geçen hafta ‘Erdoğan Lefkoşa’da ne söyleyecek’ başlıklı yazımda da vurgulamıştım: Türkiye ‘son koz’ olarak elinde tuttuğu Kıbrıs’ı her türlü dış politika pazarlığında kullanmaya devam ediyordu.

‘Müjde’ bekleyenlerin hayal kırıklığına uğrayacağı çoktan belliydi.

 

Türkiye Haberleri