Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Başkanlık Konseyi Başkanı Fayiz el-Sarraj'la Ankara'da ortak basın toplantısı düzenledi.
Önce AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan konuştu. Erdoğan, Hafter'in kaçak yollardan petrol satarak daha fazla silah alma girişimlerinin yakından izlendiğini belirtti. Deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşmasına dair iş birliğinin geliştirilmesi hususunda Sarraj'la anlaştıklarını belirten Erdoğan, Türkiye'nin Hafter'in karşısında olmaya devam edeceğini vurguladı.
Daha sonra söz alan Libya Ulusal Mutabakat Hükûmeti Başkanı Fayiz el-Sarraj ise konuşmasına Türkiye'yi "cesur tutumundan dolayı" tebrik ederek başladı. Trablus ve çevresinin "özgürleşmesini" sağladıklarını söyleyen Sarraj, düşmanın tamamen ortadan kaldırılmasına dek mücadeleye devam edeceklerini belirtti.
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
“Amacımız dost ve kardeş Libya halkının siyasi birlik etrafında toplanmasını sağlamaktır. Sayın Sarrac’la Libyalı kardeşlerimizin barış, emniyet ve refahına katkı yapacak verimli bir görüşme gerçekleştirdik. Türkiye’nin önceliği bir an önce Libya’nın istikrara kavuşmasıdır. Çözüm ancak BM himayesinde ve Libyalıların öncülüğünde yürütülecek siyasi süreçle tesis edilebilir.
Darbeci Hafter ifadesini kullanıyorum, bunu boşuna kullanmıyorum. Hafter yakın zamanda Libya siyasi anlaşmasını reddedip, ülke yönetimini üstlendiğini açıklayarak gerçek yüzünü bir kez daha göstermiştir.
Darbeci Hafter’i destekleyerek Libya’yı kan ve gözyaşına boğanları elbette tarih yargılayacaktır. Milli Mutabakat Hükümeti’nin son dönemde kazandığı başarıları ise biz de takdirle takip ediyoruz. Görüşmede Libyalıların günlük hayatını olumsuz etkileyen ablukanın kaldırılması gerekliliğini ele aldık.
Hiçbir zaman Libya halkının sorunlarıyla ilgilenmeyen bir kişinin masaya oturacak temsili kabiliyeti olamaz. Uluslararası ve bölgesel tüm aktörlere gereken adımları atmaları yönünde çağrımızı tekrarlıyoruz. Petrolün darbeciler tarafından hukuk dışı satışına izin verilmemelidir.
Libya ile yeni işbirliği geliştirmeyi kararlaştırdık. Doğu Akdeniz’deki doğal zenginliklerinden faydalanmak üzere arama ve sondaj dahil işbirliğimizi genişletmeyi hedefliyoruz. Türkiye hakkın ve haklının yanında olmayı sürdürecektir. Libya’nın istikrara kavuşması, bu ülkenin komşuları ve Avrupa başta olmak üzere tüm bölgelerin yararınadır.
Libya’nın meşru hükümetine ve kurumlarına verdiğimiz destek artarak devam edecektir. Berlin sürecinden NATO’ya kadar tüm uluslararası platformlarda sayın Sarraj’la birlikte hareket edeceğiz.”
Sarraj'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
“Kardeşim ve dostum Cumhurbaşkanı, çok değerli dostum ve kardeşim Recep Tayyip Erdoğan’la birlikte görüşme fırsatı yakaladım. İkili ilişkilerimizin geliştirilmesiyle ilgili konulara değindik. Bu bağlamda Cumhurbaşkanı’na Türkiye’nin tarihi ve cesur tutumundan dolayı teşekkürlerimizi ilettik.
Bizler her zaman için askerin despotizm tavrına karşı tutumumuz olmuştur. Bu bağlamda bugün bu güzel günde, bize karşı lejyonerler tarafından başlayan bu saldırılardan sonra birkaç saat öncesinde büyük bir başarıyı elde etmiş olduk. Trablus ve çevresinin özgürleşmesini sağladık. Bu zafer hepimizin zaferidir, hakkın batıla olan zaferidir.
Bizler mücadeleye devam edeceğiz, bu düşmanı tamamiyle ortadan kaldırılıncaya kadar. Modern demokratik ülkemizi tesis etme yolunda geri adım atmayacağız. Ülkenin geleceğini ve olanaklarını sömürmelerine müsaade etmeyeceğiz. Bu savaş suçlusuyla oturmak ve müzakere etmeyle ilgili her ne kadar bir takım zorlamalar olsa da kendisinin meşruiyetini tanımadığımızı da belirtmekteyiz. Kendisine bundan sonraki süreçte bir müzakere olanağı vermeyeceğiz. Bizim için önemli olan halkın iradesidir. Bazı çatlak sesler bizim ilkelerimizle ilgili şüpheli yaklaşımlar sergilemektedir. Şu an arzulanan Libya devletini kurmak için safları sık tutma zamanıdır.
Libya sahip olmuş olduğu doğal kaynaklar, insan kaynaklarıyla Türkiye’yle yapıcı işbirliği kurma olanaklarına sahiptir. Türkiye’yi ve Türk şirketlerini tekrar Libya’da görmek istiyorum. Tarihi kültürel ilişkilerimize yaraşır bir şekilde önümüzdeki sürece bakmalıyız.”