Türkiye'de tüketilen elektriğin yüzde 10'undan fazlası kayıp-kaçak oluyor ve bunun mesken elektrik birim fiyatı üzerinden yıllık maliyeti ortalama 11 milyar TL'yi buluyor. Vergiler ve diğer kalemler de eklenince kaçak elektriğin faturası 22 milyar TL'ye ulaşırken, bunlar vatandaşın faturalarına “kayıp-kaçak bedeli” olarak yansıtılıyor.
Türkiye'de özelleştirilmiş 21 dağıtım bölgesindeki 15 şirket aydınlatma, tarımsal sulama, mesken, ticarethane ve sanayi tüketicilerine elektrik dağıtımı gerçekleştiriyor. Faturalanan toplam tüketimin tüketici türüne göre dağılımına bakıldığında 2020 yılında sanayi yüzde 42.74 ile birinci sırada yer alırken, onu yüzde 25.76 ile mesken takip ediyor. Ticarethane tüketimi yüzde 24.69 olurken, tarımsal sulama yüzde 4.63 ve aydınlatma yüzde 2.18 oldu. Dağıtım seviyesinden tüketilen elektrik 177.36 teravatsaat (TWH) olurken, iletim seviyesinde tüketim 56.05 TWh seviyesinde gerçekleşti. Başta organize sanayi bölgeleri olmak üzere büyük tüketiciler, dağıtım hattından değil doğrudan iletim hattından elektrik alıyor ve bu da dağıtım şirketinin sorumluluğunda bulunuyor.
Esas kaynak bilinmiyor
Kayıp-kaçak oranlarının hangi tüketici ve hattan gerçekleştiği yetkili kurumlar tarafından belirtilmiyor. Bu nedenle kaçağın esas kaynağının meskenler mi yoksa sanayi tesisleri mi olduğu tam olarak bilinmiyor.
Sözcü'den Taylan Büyükşahin'in haberine göre, Türkiye'deki kaçak elektrik miktarı 2020'de 23.067.120.000 kilovatsaati (kWh) buldu. Tüm bu kaçak elektrik meskenlerde gerçekleşmiş olsa, kWh birim fiyatı 47.43 kuruş olduğundan 11 milyar TL'lik kayıp ortaya çıkıyor.
TRT payı, enerji fonu, dağıtım bedeli ve KDV gibi giderler de eklendiğinde bu rakam 22 milyar TL'ye yaklaşıyor.
Kaçağın kaynağı açıklansa ve sanayi, ticarethane gibi diğer türlerde hesaplama yapılabilse, bu rakam aşağı veya yukarı yönlü değişebilir. Ancak sonuç ne olursa olsun, engellenmeyen kayıp-kaçak elektrik nedeniyle vatandaşlar milyarlarca TL'lik ek fatura ödemek zorunda kalıyor.
'Devlet bilerek yaptırım uygulamıyor'
Kaçak elektriğin oransal olarak Doğu ve Güneydoğu'da çok olmasına rağmen, miktar olarak tüm Türkiye'de, hatta büyükşehirlerde sorun olduğunu söyleyen Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Özdağ, özelleştirilen dağıtım şirketlerinin bunu çözmediğini, devletin de bilerek yaptırım uygulamadığını ve kamuoyunda Doğu'daki insanların hedef gösterildiğini belirtti.
Dağıtım bölgelerinde hangi abone grubunda ne kadar kaçak olduğunun kamuoyuna açık raporlarda yer almadığını ifade eden Özdağ, “Mesken mi, tarımsal sulama mı? Devlet bunlara neden göz yumuyor. Yoksa büyük tüketicilerin kaçak kullanımı bilindiği halde engel olunmuyor mu” dedi. Caydırıcı yaptırımlar uygulanması gerektiğini vurgulayan Özdağ, aksine kaçak elektrikle mücadelede hedefleri tutturamayan dağıtım şirketlerinin kârlarını artıracak yönetmelikler ve uygulamalar çıkarıldığını kaydetti.
Sistemin tamamen vatandaşın değil, dağıtım şirketlerinin kâr etmesine yönelik çalıştığını aktaran Özdağ, “EPDK kayıp kaçakların önlenmesi konusunda özel şirketlere yeterince yaptırım uygulamıyor. En son 25 Kasım 2020'de TBMM'de onaylanarak değiştirilen Elektrik Piyasası Kanunu'na, özel dağıtım şirketlerinin denetlemesinin TEDAŞ yerine özel şirketlere yaptırılmasına ilişkin düzenleme yapıldığını da hatırlatmak isterim” ifadelerini kullandı.
'Kaçak elektrikle mücadele ettiği için katledildi'
Kayıp-kaçak elektrikte yapılan en önemli hatalardan birisinin sadece bir bölgeye bakmak olduğunun altını çizen Özdağ, büyük sanayi bölgelerindeki kayıpları hatırlatarak, buraların neden görmezden gelindiğinin irdelenmesi gerektiğini kaydetti.
Batı bölgelerindeki bazı kayıp-kaçak elektrik miktarının Doğu'dakilerden fazla olduğunu vurgulayan Özdağ, TEDAŞ'ta mühendis olarak görev yapan Hasan Balıkçı'nın Adana'da büyük fabrikalarda kullanılan kaçak elektrikle mücadele ettiği için katledildiğini hatırlatarak, durumun önemine dikkat çekti.