Sözcü'den Zeynep Gürcanlı'ya konuşan Zeybekci, "Bana rakımıza dokunacak mısın?” diye soruyorlar "Dün Karşıyaka’daydım akşam. Dört kişilik bir masa, iki çift, genç daha. Oturmuşlar, masayı kurmuşlar, rakı bardakları önlerinde. Bana dediler ki, “Biliyoruz Başkanım, sen bu işi halledeceksin de biz de sana oyumuzu vermek istiyoruz ama, rakımıza dokunacak mısın?” Bana ne ya? Afiyet olsun, yarasın" dedi.
İzmirli vatandaşın asıl derdinin “yaşam tarzı” değil, “yaşam kalitesi” olduğunu kaydeden Zeybekci, bu kaliteyi arttırmak için projelerini de anlattı. Zeybekci’nin büyük projeleri arasında Karaburun-Urla’da 50 bin dönüm üzerine kurulacak bilim, teknoloji, yatırım parkı, Çiğli havaalanı bölgesine kurulacak ticaret serbest bölgesi ile “tarihi İzmir projesi” de var.
İşte Zeybekci’nin anlattıkları;
“ATATÜRK HAYRANIYIM”
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hayranıyım. Bu milletin, cumhuriyetimizin kurucusu. Bizim milletimizin tarihine bakarsanız kahramanlarla doludur. Bizim bir Ergenekon destanımız var. Ve bu yüzyıldaki Türklerin Ergenekon’dan çıkışının kahramanıdır Atatürk. Onun için bu ülkedeki hiçbir fert, Atatürk’ü siyasete alet etmesin. Bir partiye mâl etmesin. Bırakalım Atatürk 82 milyonun, çocuklarımızla beraber sevgilisi olsun. Kültür coğrafyası dediğimiz coğrafyaların da kahramanı olsun. Türkiye’nin imajını bunun üzerine monte ederek tüm dünyaya taşıyabileceğimiz markamız. 1980 öncesinde biz öğrenciyken, yürüyüşlerimizde gösterilerimizde bizim elimizde Türk bayrakları ile Atatürk posterleri ile biz yürürken, birilerinin elinde Mao’nun, Lenin’in, Kızılyıldız’ın, orakçekiç’in bayrakları vardı. Maalesef Atatürk’ün onların diline pelesenk olması benim ağrıma gidiyor. Daracık bir noktaya doğru Atatürk’ün hapsedilmiş olmasını ben kabul edemem.
Atatürk’ün gelecek yüzyıllara taşınmasıyla ilgili kimseye ihtiyacı yok. Kimse bu konuda endişe de duymasın zaten. “Ben çok seviyorum…”, Allah aşkına rahat bırak. Onun kimseye ihtiyacı yok.
“DENİZLİ’DE HİÇ ALKOLLÜ İÇKİ RUHSATI VERMEDİĞİM YALAN”
Denizli’de 7 yıl belediye başkanlığı yaptım. Orası 2 milyon turist alan bir yer. İçkili restoranların otellerin hepsinin altında zamanında hiç çekinmeden imzası olan kişiyim. Hiç alkollü içki ruhsatı verdiğim net yalan. O şehirdeki tüm içkili restoranlar, oteller, müzikli eğlence mekanları yok mu bunlar. Hepsi orada duruyor. 21. yüzyılın dünyasında yaşıyoruz. Kim kimin nesine karışabilir ki?Kim kimi engelleyebilir ki? Yasak gibi bir şeyle kim nereye varmış bugüne kadar ki, aklı olan bir insan böyle bir şeye yeltenebilir mi?
“BAŞKAN RAKIMA DOKUNACAK MISIN DİYORLAR. BANA NE YA? AFİYET OLSUN, YARASIN…”
Dün Karşıyaka’daydım akşam. Dört kişilik bir masa, iki çift, genç daha. Oturmuşlar, masayı kurmuşlar, rakı bardakları önlerinde. Bana dediler ki, “Biliyoruz Başkanım, sen bu işi halledeceksin de biz de sana oyumuzu vermek istiyoruz ama, rakımıza dokunacak mısın?” Bana ne ya? Afiyet olsun, yarasın.
İZMİR EKONOMİK YÖNDEN GERİYE KAYMIŞ BİR ŞEHİR
İzmir’in şu andaki durumuna bakacak olursak, İzmir patinaj değil, geriye doğru kaymış olan bir şehir. 1997 yılında Türkiye’nin ikinci büyük ekonomisi iken, 2000 yılında Ankara ile eşit haldeyken, bugün Türkiye’nin 3. büyük ekonomisi. Ankara’nın yüzde 67’si kadar bir ekonomiye sahip. Önümüzdeki 4-5 yıl içinde de, Kocaeli, Antalya, Bursa gibi şehirler tarafından da, bu matematik böyle devam ederse geçilecek.
“İZMİRLİ VATANDAŞLARIN İHTİYAÇLARI, YAŞAM TARZI DEĞİL, YAŞAM KALİTESİYLE İLGİLİ”
Aralık’ın ilk haftasının sonunda yaptığımız araştırmada elde ettiğimiz bir sonuç var; 65 bin kişiye sorduk.
Sonra 2.5 ay önce aldığımız bir başka sonuç var o da 84 bin kişiye sorduk. Her iki ankette de işsizlik 4., 5. sıralarda çıktı. İzmir’deki vatandaşların ilk söyledikleri yaşam kalitesiyle ilgili, yaşam tarzı değil. O da şöyle;
Vatandaşlar otopark, yol, ulaşım, trafik, altyapı, kanalizasyon, katı atık, çöp, hava kirliliği, bunları ilk sıralarda sayıyor.
TARİHİ MERKEZ
Kemeraltı, Konak’tan, Kadifekale, Yeşildere’den aşağıya Alsancak ve Bayraklı’daki Smyrna meydanına kadar o coğrafyayı tam anlamıyla bir kültür merkezi haline getireceğiz. Oralara serpiştirdiğimiz müzeler, sergi salonları, konservatuvar, tiyatrolar, oda tiyatroları gibi yapıların olduğu bir tarihi İzmir planlıyoruz. Alsancak konteyner limanının kaldırılması ve oranın bir kruvaziyer limanı haline getirmesini planlıyoruz. Yine Bayraklı önlerinde muhteşem bir yat limanı yapılması.
İKİ YILDA ÇÖP SORUNUNU ÇÖZECEĞİZ
İzmir’in 4.5 milyonluk nüfusuna, 21. yüzyıla yakışmayan problemleri var. Çöplerini dağlara atıyor İzmir.2 yıl içinde İzmir’in katı atık sorununu çözeceğiz. Çöpünü çözeceğiz. Sıfır atık ve en sonunda oradan sızan suların dahi arıtıldığı ve oluşan gazdan enerji üretildiği bir sistem kuracağız.
Şehirde yağmur suları olduğu gibi kanalizasyona veriliyor. Ve yağmur suları basmıyor, kanalizasyon basıyor. Ve olduğu gibi de bunlar Körfez’e gidiyor. Şu anda 7 yerde Körfez’e kanalizasyon veriliyor.
HEDEF 5 YIL İÇİNDE EKSTRA 400 BİN İSTİHDAM
Hedefimiz beş yıl içinde ekstra 400 bin istihdam yaratmak. Yeni turizm yatırım alanlarını siz planlayıp, altyapılarını yaptığınız zaman, bunu gerek Türkiye’de, gerek dünyadaki yatırımcıların önüne koyduğunuz zaman zaten onlar gelecekler.
KARABURUN VE URLA’DA 50 BİN DÖNÜM ÜZERİNE SİLİKON VADİSİNE RAKİP TEKNOLOJİ VE YAZILIM VADİSİ KURULACAK
Bilim teknoloji, yazılım vadisi. Dünyanın hiçbir yerinde olmadığı kadar avantajlı bir bölgeyi siz dünyadaki bilim teknoloji, yazılım devrelerine sunduğunuz zaman geleceklerdir.
Ekonomi Bakanlığım döneminde yeni serbest bölgeler kanunu yaptık. Ve Proje bazlı yatırım teşvik kanununu çıkardık, o “süper teşvik” dediğimiz. Bunun ikisini üst üste koyup devlere gideceğiz.
Şu andaki Karaburun, Urla’da 47 bin dönüm, yaklaşık 50 bin dönümlük bir alan dünyanın en iddialı yatırım bölgesi haline getirdiğimiz zaman dünyadaki devlere diyeceğiz ki, “sen buraya dünyadaki nitelikli personelleri getirirsen, her biri için brüt 20 asgari ücrete kadar varacak ücret desteği vereceğim. Ne kadar getirirsen, 300, 500, bin..” Bu pazarlık usülüyle yapılan bir teşvik. Daha önce çıkardığımız o kanun bu yetkiyi veriyor. Onlara diyeceğimiz şu “elektrik enerjisi mi kullanacaksın, ben karşılayacağım. Burada yatırım yapmak için kredi mi kullanacaksın ?Faizini ben veriyorum” gibi bir çok imkanı verebileceğiz. Çalışma izinleri ile ilgili, özel bir bölge olacak orası, hiç bir yere gitmeyecek, orada halledecek işini.
Film; Burada kuracağımız devasa alanda bunları yapacağız. Artık platolarda yapılmıyor filmler. Stüdyolarda, teknolojik platolarda yapılıyor. Karaburun yarımadasındaki o muhteşem yerleri de bozmadan. Yüzde 2-3 yapılaşma ile, tek katlı yapılarla. Betonlaşma da olmayacak.
ÇİĞLİ HAVAALANININ OLDUĞU BÖLGE ELEKTRONİK TİCARET VE LOJİSTİK SERBEST BÖLGESİ OLACAK
Dünyada ticaret değişti. Artık elektronik ticaret diye devasa bir dalga geliyor. İhracatın büyük bölümü konteynırlarla, gemilerle, trenlerle, tırlarla değil, hava kargoyla gerçekleşecek.
Çünkü elektronik ticarette artık insanlar rekabeti teslim sürelerinde yaşayacak. Çiğli havaalanını ve arkasındaki vadiyi elektroknik ticaret ve lojistik serbest bölgesi haline getireceğiz.
İLK 2 YILDA 28 TANE KÖPRÜLÜ KAVŞAK KURACAĞIZ, İZBAN’A 70 KM İLAVE YAPACAĞIZ
Ulaşım sorununu çözmek için ilk iki yılda 28 tane köprülü kavşağımız olacak. Yeni kavşak düzenlemelerimiz olacak. Bir de Alsancak’ta ve Karşıyaka’da birbirinden bağımsız olarak çalışan tramvay hattımız var. Onu Bayraklı üzerinden tamamlayarak o “U” harfini tamamlayacağız. En uçtaki Çiğli’ye kadar uzatacağız onu. Böylece şu anda 1 değerinde yük kaldıran tramvay, 8-9 değerinde yük kaldırmaya başlayacak. Yani insanlar artık kendi araçlarıyla gitmek zorunluluğundan kurtulacak, tramvayın rahatlığını kullanacak.
Şehirde bir de şu andaki çevre yolu şehiriçi yol haline gelmiş. Bütün trafik orada. 46 km’lik ikinci bir çevre yolu derhal yapılmalı. Bunu başlatacağız. Tramvay bizim işimiz. Ama bu ikinci çevre yolu karayollarının işi olacak.
İzban hattımız var, ona 70 kilometrelik bir ilave ile şu anda Bayraklı’da olan sahile yakın halkapınar’dan Kemalpaşa Torbalı havaalanı güzergahına bağlayacak olan bir hat yapacağız.
Metroda Urla’ya kadar, bu bizim bilim teknoloji yazılım vadisine kadar giden, öbür taraftan da İZKARAY dediğimiz, karayolu ile demiryolunun birlikte geçeceği bağlantı ile şehir hastanesi, Katip Çelebi Üniversitesi’ne kadar metro hatları, Buca’ya kadar yeni metro hattı kuracağız.
İzmir’in bir de Gaziemir girişi vardır. Orası en büyük “şişe ağzı” diyeceğimiz yerlerden biri. Şehir içi trafik orada, şehirlerarası trafik orada, uluslararası trafik de orada. Tek bir cadde üzerinde. Orada doğuda Sarnıç bölgesinde 5.3 km, batı Karabağlar tarafında 7 km’lik otoyoldan çevre yoluna iki tane alternatif yol yapacağız. 3 gidiş, 3 geliş, altışar şeritli iki alternatif yol yapacağız. O şişe ağzını bayağı bir genişleteceğiz.
Şehirde taksicilerin, minibüsçülerin feryat ettikleri şehirdeki yol kalitesi. Ona da çaba harcayacağız. İlk altı ayda şehirde çukur diye bir şey kalmayacak.
Otopark şehrin en büyük problemi. Bunu beş yıla yayacağız. Çok hızlı bir şekilde kamuya ait tüm alanları, cami bahçeleri, okul bahçeleri, kaymakamlığın bahçesi tamamını açacağız.
“9 AY İSTİYORUM, SONUNDA İZMİR ŞIKIR ŞIKIR ORTAYA ÇIKACAK…”
9 ay istiyorum, 9 ay. 9. ayın sonunda İzmir’in şöyle şıkır şıkır ortaya çıktığını herkes görecek. İzmir’de girişte çıkışta, sağda solda on binlerce yapıyı önce şöyle bir tozun alıp, komple boyayacağız. Mimari bir estek ve akılla yapacağız.
Bu estetik dokunuşlardan hemen sonra da kalıcı çözümler haline getireceğiz. Vatandaşların razı olacakları, onların mutlu oldukları yerde dönüşümle yapacağız bunları.
“KOCAOĞLU’NUN SÜT KOOPERATİFİ BAŞARILI. ONU TÜM TÜRKİYE’YE YAYACAĞIZ”
Aziz Bey’in Tire süt kooperatifi başarılı bir proje. Tire-Ödemiş havzasında üretilen süt miktarının sadece yüzde biri. Tek bir ilçede. 30 ilçede de, her ürünle ilgili, süs bitkilerinden tutun da kirazından, incirine, zeytinyağına, fidecilik alanına kadar, balık ve deniz ürünlerine kadar, bu başarılı örneği çarpanla, 30 ilçeye hakim kılmak lazım. Kooperatif mantığıyla, her ilçenin kendi kooperatifi, kendi ürünü ile. Bir üst şirketle de, üretecinin ürününün doğru fiyattan alınıp, derhal bedelinin alınması; Alınan ürünün işlenmesi depolanması, sonra onun tüm Türkiye’ye pazarlanması.Çünkü markalarımız var bizim İzmir’de. Bergama tulumu, Kiraz’ın kirazı, Beydağı, Bayındır, Ödemiş’in inciri, Seferihisar’ın mandalinası. Tire süt kooperatifi başarılı, ama o kadarcık. Bunu biz tüm ürünlere yayarak, hem ulusal, hem de uluslararası alana açarak geliştireceğiz.