Altılı masa 29 Mayıs'ta Gelecek Partisi'nin ev sahipliğinde dördüncü kere toplanacak. Üç çalışma grubu tarafından hazırlanacak olan; altılı masanın temel ilkeleri, güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişte anayasal ve yasal mevzuat ile seçim güvenliğine ilişkin ön rapor veya mutabakat metinleri liderlere sunulacak.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, daha çok milletvekili çıkarmak için altılı masadaki partilerin farklı ittifaklar kurmasını öneriyor. Aynı siyasi gelenekten olan Gelecek, DEVA ve Saadet partilerinin ayrı bir ittifak kurmasını, mümkünse ortak listeyle seçime girmesi düşüncesini savunuyor. Davutoğlu, kendi amblemiyle seçimlere katılacaklarını ilan eden DEVA Genel Başkanı Ali Babacan'ı da eleştirerek, işbirliğini zedelememek ve altılı masada şüphe uyandırmamak gerektiğini vurguluyor.
Altılı masanın seçim ittifakına dönüşüp dönüşmeyeceği dördüncü buluşmanızda netlik kazanacak mı?
Bunun işbirliği masası olarak sürmesi liderlerce kabul gören bir görüş oldu. İşbirliği ittifakın önünü kapatmıyor. İki seçim var. Bir: Cumhurbaşkanlığı. İki: Milletvekili seçimi. Cumhurbaşkanlığında ortak aday belirlemede mutabıkız. Ancak son düzenleme ile milletvekili seçiminde ittifakın getirisi yok. Artık oylar ittifak içinde dağıtılmadığı için partiler logolarıyla girdiği anda da aynı mantık işleyecek. Tek başına cumhurbaşkanlığını kazanmak yetmez. Önemli olan, mecliste çoğunluğa sahip olmak. Yapıyı ancak öyle değiştirebilirsiniz. Onun için partilerin tekil hesaplardan daha çok muhalefetin en fazla nasıl milletvekili çıkaracağının hesabını yapması lazım.
Öneriniz ne?
Altılı işbirliği içinde her opsiyona masayı açık tutmak lazım.
Hangi opsiyonlar var?
İki yolu var. Ya farklı kitlelere hitap eden partiler biraraya gelerek, oyları maksimize edebilir. Ya da aynı kitleye hitap ettikleri için o kitleye güven vererek maksimize edebilir. İkisinin de analizi yapılmalı. Önyargı olmaksızın, opsiyonları azaltmaksızın, tekil çıkarlar içinde düşünmeksizin bunun planlanması lazım. Belli bölgelerde ittifak, belli bölgelerde yalnız girmek, belli bölgelerde şu ya da bu partinin ittifakı... Bu opsiyonlar yasal olarak mümkünse hepsi masaya yatırılmalı.
Gelecek, DEVA ve Saadet'in ayrı bir ittifak olarak seçime girmesinin daha akılcı olduğu ifade ediliyor. Sizce de öyle mi?
Bu üç partinin AK Parti'ye oy verenlere güven verecek ortak tutum içine gelmesi çok faydalı olur. Geçen sene temmuz ayında Temel Karamollaoğlu ve Ali Babacan'a şu teklifte bulundum: Erdoğan, muhafazakarları 28 Şubat'la tehdit ediyor. Gelin, üçümüz açıklama yapalım. "28 Şubat senaryolarını kim getirmek isterse istesin mücadele edeceğimizi, ama 28 Şubat tehdidiyle yolsuzluklarına meşruiyet kazandırmak isteyen iktidara karşı da ortak mücadele edeceğimizi beyan edelim" dedim. Maalesef mutabakat sağlanamadı. Sağlansa ileri ve doğru bir adım olurdu. Bunu o zaman Kılıçdaroğlu ve Akşener'e de açtım. "Doğru olur, altılı işbirliğimizi bozmaz" dediler.
Millet İttifakı'ndan ayrı bir ittifakı öneriyorsunuz diye anlıyorum.
Millet İttifakı önemli işler yaptı ama seçimden sonra devam etmedi. Yapıların gözden geçirilmesi lazım. Şu an ne var elimizde? Altılı işbirliği. İşbirliğinin temel ilkelerinden sapmadan alternatif modellerin düşünülmesi ve denenmesinde yanlışlık yok. Önemli olan, muhalefetin en fazla milletvekilini meclise sokması.
Babacan, kendi amblemleriyle seçime gireceklerini söyledi. Bu açıklamayı nasıl yorumluyorsunuz?
Her parti tabi kendi kararını alacak. Ama hiçbir opsiyona kapıları kapatmıyoruz. Altılı işbirliğiyle ilgili şüphe uyandırmamak ve güveni zedelememek lazım. Bazıları siyaseti mühendislik olarak görür. İktidar öyle gördüğü için seçim yasasını değiştirdi. Siyaset mühendislik işi değil. Bazıları anketler üzerinden algı çalışması yapar. Geçmişte algı çalışmalarının nasıl çöktüğünü biliriz. Bazıları siyaseti matematik olarak görür. Kısmen doğrudur. Siyaset esasen psikoloji işidir. Psikolojinin yönetilmesi lazım. Doğru bir karar yanlış bir psikolojik sonuca yol açarsa tersine etki yapar. Önemli olan, masanın oluşturduğu iklimi zedelememek. Eğer zedelersek, kendi partimiz için doğru olan, Türkiye için doğru olmamış olabilir. Hatta zamanla kendi partimiz için de doğru olmamış olabilir. Burada ortak çıkarımız, kutuplaştırıcı iklimi değiştirmek ise altılı masada şüphe uyandıracak işlerden kaçınmak lazım. Mutabık kaldığımız hususlarda farklı kanaatler serdetmeyiz. Ne kadar çok mutabakat metni çıkarsa bizi birbirimize bağlayan o kadar çok bağ olur. Orada ihtilaf etmemek önemli. Onun için Gültekin Uysal'a masada söyledim. Bu açıklamasından kimler memnun oldu, kimler üzüldü?
Üç partinin yan yana gelmesini önermenizde, muhaliflerin sizleri eleştirmesinin etkisi oldu mu?
Açık ve net ifade deyim. Biz iktidarın bağnazlıklarına karşı cesaretle karşı çıkıyor ve ağır baskı görüyoruz. CHP başta olmak üzere Millet İttifakı da rövanşist kesimin bağnazlığına karşı aynı cesaretle durduğu zaman Türkiye'de çıkış yolu buluruz.
Duramıyor mu?
Duruyor. Dikkat edin, altı masaya saldırı iki cihetten geliyor. Bağnaz iktidar yanlıları bize diyor ki "CHP ile niye berabersiniz? CHP ile aynı listeden mi gireceksiniz? CHP'nin listesinde olmayı nasıl içinize sindireceksiniz?" Böyle bir şey olmamasına rağmen... Öbür taraf Kılıçdaroğlu'na diyor ki "Geçmişte AK Parti'de görev yapan Davutoğlu ve Babacan'la nasıl bir araya geliyorsun?" Altılı masayı anlamlı kılan, iki itiraz. Buna karşı Türkiye'nin makul ve sağduyulu insanları altılı masaya gereken önemi vermek ve onu korumak zorunda. Öncelikle genel başkanların... Benim birinci önceliğim, masanın uzlaşmacı ve siyasi diyaloga dayalı iklimini korumak. İklimi bozacak her açıklamadan kaçınmak lazım.