CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kürt sorununu kabul ettiğini, HDP'yi meşru muhatap gördüğünü söylemesinden beri MHP lideri Devlet Bahçeli, deyim yerindeyse burnundan soluyor. Bahçeli, üç gün içinde iki kez ültimatom niteliğinde yazılı açıklama yaptı.
İlk açıklamasında "Türkiye'de Kürt sorunu diye bir sorun yoktur" dedi.
Ve ekledi:
"Var diyen, olduğunu ısrarla dayatıp iddia eden kim varsa kalbi Türk milletiyle bir atmayan namertlerdir!"
Bahçeli, dün kaldığı yerden devam etti.
Bu kez "Sözde Kürt sorunu" ifadesini kullandı.
Bahçeli, kuşkusuz CHP'yi ve Millet İttifakı'nı odağa koyuyor. Ancak Kürt sorununda demokratik çözümü savunan AK Partililer de Bahçeli'nin eleştirilerinden nasibini alıyor ve rahatsızlık duyuyor.
"Bahçeli'nin çıkışları zarar veriyor"
Dün görüştüğüm üst düzey bir AK Partili, bu isimlerin başında geliyor.
Adı bende saklı olan yetkiliye göre Bahçeli, çıkışları ile AK Parti'yi kendisine mahkum ve mecbur ediyor. Erdoğan, ne zaman siyaset alanını genişletmeye çalışsa MHP'nin freniyle karşı karşıya kalıyor ve zarar görüyor.
AK Partili yetkili, şu görüşleri savunuyor:
"Bahçeli çıkışlarıyla AK Parti'yi kendine mecbur ve mahkum hale getiriyor. Geçmişte Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan'la ilgili benzer çıkışı olmuştu. AK Parti'nin yumuşak karnına yumruk atıp kendisine olan ihtiyacı arttırıyor. Kürt sorununa ilişkin çıkışlarını ve HDP'nin kapatılmasına ilişkin tavrını böyle değerlendiriyorum. AK Parti ne zaman siyaset alanını genişletmeye çalışsa MHP'nin frenleyici baskısıyla karşı karşıya kalıyor. Böylece MHP, Cumhur İttifakı'nda varlığını koruyor. Bahçeli açısından doğru strateji ama AK Parti'ye zarar veriyor."
İttifak bozulmaz
2023'te yapılacak genel seçimde şu iki aktörün belirleyici olacağını anlatıyor: Gençler ve Kürtler.
Şöyle devam ediyor:
"AK Parti'nin Kürtleri ve gençleri kapsayan kuşatıcı bir politikaya ihtiyacı var. Devlet Bey, bu alanı daraltıyor. AK Parti'nin hasasiyetlerini görerek, strateji izlemesinde fayda var. Cumhurbaşkanımızla biraraya gelip politikalarda mutabık kaldıktan sonra değerlendirme yapsa daha iyi, daha şık, daha nezaketli olur. Maalesef öyle bir süreç işlemiyor."
Erdoğan'ın ittifakı bozmayacağını düşünüyor.
İttifakı dağıtmadan Kürt oyunu kazanmak mümkün mü?
Osman Öcalan'ın TRT'ye çıkarılması örneğini vererek, şunları söylüyor:
"Öcalan meselesinde Devlet Bey, AK Parti'ye destek verdi. İkna edici bir yol izlenirse MHP'nin direnci kırılabilir. AK Parti'nin MHP'yi gözardı edip politika geliştirmesi zor. İttifak birbirine muhtaç."
"HDP'yi gayrımeşru saymak doğru değil"
Şu soruyu yönelttim: Sizce bir Kürt sorunu var mı?
"Yok" da demedi, "Var" da.
AK Parti'nin dil ve üslup sorunundan söz etti:
"Seçimde "Gidin Kürdistan'a" şeklindeki çıkışlar çok rencide etti. HDP'yi tümden yok sayan, gayrımeşru sayan ve şeytanlaştırıcı politika da rencide ediyor. Bize HDP'lilerden oy gelmez ama AK Parti'ye gönlü olan Kürt seçmen, tümden HDP'ye yüklenildiğinde Kürtlere yönelik tavır gibi algılıyor."
AK Kürtler Diyarbakır'ı işaret etti
Ardından AK Parti'de Kürt kimliğiyle bilinen bir diğer üst düzey yetkili ile görüştüm. "AK Kürt" diye nitelediğim bu siyasetçi, Erdoğan'ın 9 Temmuz'da Diyarbakır Mitingi'ndeki şu cümlesine dikkat çekti:
"Diyarbakır'da 2005 yılında size ne demişsek dün de oradaydık, bugün de aynı yerdeyiz, yarın da aynı yerde olacağız."
Arşivi karıştırdım.
Erdoğan'ın beyanatını buldum.
Şöyle demiş:
"Kürt sorunu ne olacak?' diyenlere diyorum ki, bu ülkenin başbakan olarak, o sorun herkesten önce benim sorunumdur."
AK Kürtler şu gerçeği anlayamıyor:
O günlerde Erdoğan, her türden milliyetçiliği ayaklar altına almıştı.
Bugünlerde bozkurt işaretiyle halkı selamlıyor.
Nitekim iki AK Partili ile görüşmemizden birkaç saat sonra Erdoğan'ın açıklamaları yayınlandı. ABD'deki Türkevi'nde soruları yanıtlayan Erdoğan, Kürt sorununu kastederek, "Türkiye'de böyle bir sorun yok. Biz bu işi çoktan çözdük, aştık, bitirdik" dedi ve Bahçeli'yi tasdik etti.
Cumhur bölünür mü?
Cumhur İttifakı'nın küçük ortağı MHP, AK Parti'yi milliyetçi bir dönüşümden geçirdi. AK Parti, piyasa ile uyumlu bir İslamcılık, milliyetçilik ve Doğu Karadeniz hemşericiliğinden oluşan karma bir ideolojiyi temsil ediyor.
Dahası partinin en kritik kadrolarını elinde tutan Doğu Karadenizliler, bürokrasiye de yayıldı. AK Kürtler partide ve bürokraside dışlandıklarını düşünüyor.
Deva ve Gelecek partileri Kürt Mahallesi'ndeki AK Parti tabanı için cazibe merkezine dönüşebilir. Kürt sorununun varlığını kabul eden bu iki parti, Kürtçe eğitimi savunarak, vatandaşlık tanımını tartışmaya açarak, hayli cesur bir söylemi tutturuyor.
CHP de boş durmuyor. Aşiretleri bünyesine katan ve Kuzey Irak'ı ziyaret eden CHP'nin Diyarbakır ve Van'da vekil çıkaracağı tahmin ediliyor.
Buna karşın, 2016'ya kadar Kürt seçmenin birinci seçimi olan AK Parti, artık Fırat'ın doğrusuna geçmekte zorlanabilir.
AK Kürtler ekonomik koşulların da etkisiyle uzaklaşabilir.
Kürt sorununu konuşmak, tartışmak ve kabul etmek şimdiye dek Türkiye'yi bölmedi.
Kim bilir...
Belki Cumhur İttifakı'nı bölebilir.