Geçtiğimiz hafta Tunceli Belediye Meclisi'nde, Tunceli Merkez Sütlüce Köyü yakınlarında yapımı planlanan Katı Atık Entegre Bertaraf Tesisi projesinin yapılması yönünde karar çıkması sonrası köylüler ile belediye görevlileri arasında arbede yaşanmıştı.
Arbede sonrası, Tunceli Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu, düzenlediği basın toplantısında tesisin Tunceli için gerekli olduğunu, çevreye bir zararı olmayacağını ve geçmiş yıllarda köylülerin bu projeyi kabul ettiğini belirterek açıklamalarda bulunmuştu.
İnsansızlaşma tehlikesi
Maçoğlu’nun açıklamalarından sonra köylüler, basın toplantısı düzenleyerek tesisin yapılmasının bölgeyi insansızlaştıracağı ve halk sağlığının tehlikeye gireceğini belirtti. Köylüler tarafından düzenlenen basın toplantısında konuşan Sütlüce köylüleri sözcüsü Seydali Bulut, tesisin yapılması durumunda bölgenin insansızlaşacağı ve halk sağlığının tehlikeye gireceğini, bu nedenle tesisin yapılmaması için direneceklerini belirterek şöyle konuştu:
“Tunceli Merkez Sütlüce bölgesi halkı olarak katı atık projesine seçilen yerin yanlışlığı nedeniyle yasal, meşru, demokratik bir tutum ile karşı çıktık, çıkmaya devam ediyoruz. Bu haklı karşı çıkışımızın tek gerekçesi yaşam alanımız olan köylerimizi ve doğamızı korumaktır. Resmi bilirkişi raporuna göre bu proje ile 55 bin genç meşe ve ardıç fidanı yok olacak. Dereler, çeşmeler ve su kaynakları kirlenecek. Pülümür çayının kirlilik yükü artacak. Bölgedeki endemik flora ve fauna yok olacak. Arıcılık, tarım ve hayvancılık faaliyetleri zarar görecek, köylerine dönüş yapmış olan insanlar süreç içerisinde göç edecek ve bölge insansızlaşacak. Halk sağlığı tehlikeye girecek. Şehir merkezi yıllar içinde ciddi bir ağır koku sorunu ile karşı karşıya kalacak. Su içtiğimiz çeşmelerdeki suyu yudumlarken 'acaba bu su temiz mi değil mi' şüphesini, kaygısını hep birlikte yaşayacağız. Havaya salınan zehirli gazlar, sulara sızan zehirli sular ile kanser vb. pek çok hastalığa yakalanacağız.”
'Belediye, raporu gizledi'
Bulut, açıklamasında Munzur Üniversitesi'nin proje ile ilgili bir rapor hazırladığını ancak belediye yönetiminin bu raporu gizlediğini ve açıklamadığını belirterek açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Munzur Üniversitesi de projenin sakıncalarına ilişkin benzer bir rapor yayınlamış ama belediye yönetimi bu raporu kamuoyundan gizlemiştir. Sorun sadece Sütlüce'nin değil tüm şehrin sorunudur. Halkımızı Sütlüce'ye sahip çıkmaya, ormanlarını korumaya çağırıyoruz. Biz ne yaptık/yapıyoruz? Tek başına, bağımsız bir şekilde mücadelemizi sivil, şiddetten uzak, demokratik ve hukuki bir şekilde sürdürdük/sürdürüyoruz. Hiçbir siyasi ideoloji veya hareketin topraklarımızdan/ormanımızdan değerli olmadığını biliyoruz ve bu şiarla yolumuza devam ediyoruz. Bu konuyu siyaset üstü olarak görüyoruz ve hiçbir siyasal görüşün payandası olarak kullanılmasına izin vermiyoruz/vermeyeceğiz.”
Bulut, açıklamasında kayyum belediyesi döneminde projenin zararlı olduğunu kayyum yönetimine bildirdiklerini belirterek şöyle konuştu:
“Kayyum belediye başkanı döneminde 2018 yılında kısa adı ÇED olan çevresel etki değerlendirme süreci halk katılım toplantısı ile başlatılmış halk projeyle ilgili olarak ikna edilmeye çalışılmıştır. Bu toplantıda halk ikna olmamış, projeye yer seçiminin yanlışlığı nedeniyle karşı çıkmış ve projenin uygun bir alanda, doğa ve insanın en az etkileneceği bir alanda yapılması gerektiğini belirtmiştir. Projeye halkın karşı çıktığı ve sosyal problemler yaşanabileceği tespiti bizzat Orman Müdürlüğü'ne ait ÇED inceleme formunda mevcuttur, belgeli ve ispatlıdır. Bu bilgiyi neden paylaştık? Bu halk kayyum döneminde bile tepkisini ortaya koymuş ve projeye yer seçimi nedeniyle karşı çıkmıştır. Yani Sayın Maçoğlundan önce bu karşı çıkış ve tepki başlamıştır.”
Bulut, bölgedeki eski ve yeni köy muhtarlarına iftiralar atıldığını, tesisin yapılması için muhtarların karar aldığı yönündeki açıklamanın doğru olmadığını belirterek şöyle devam etti:
"Eski ve yeni muhtarlarımıza iftiralar atılarak muhtarlarımızın proje alanını tespit ettikleri ve belediyeye sundukları yalanını Nazi yöntemlerini aratır şekilde yaymaya çalışmışlardır. Muhtarlarımız bu yalan karşısında belediyeye müracaat ederek kendilerini aklamak için projeye onay vermişlerse belgesini istemişlerdir. Kendilerine herhangi bir belge verilmemiştir. Bunu da halkımızın takdirine sunuyoruz. Halkımıza yönelik ciddi bir saldırı söz konusudur. Gerek fiili gerekse de trol hesaplar üzerinden halkımıza başlatılmış bir saldırı söz konusu. Halkımız bu saldırıları boşa çıkaracak güç ve ferasete sahiptir. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın, dostlarımız da ve bizi hedef haline getirip tehdide yeltenen halk düşmanları da bunu iyi bilsinler.”
Çevreci köylüler tehdit ediliyor
Bulut, yaşam alanlarını koruyan köylülerin yaptıkları çevre eylemleri nedeniyle tehditlere maruz kaldıklarını belirterek açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Halkın karanlık mahfillerce tehdit edilmesi, hedef gösterilmesini halkımızın takdirine sunuyoruz. Demokratik ve şeffaf bir çevre-hukuk mücadelesi yürüten halkımız provokatörlükle suçlanmakta, hakaret, küfür ve tehditlere maruz kalmaktadır. Buradan bu halkı tehdit edenlere diyoruz ki tarihin çöp sepetinde kaybolup gideceksiniz, bu halk ise çocuklarına onurlu bir gelecek bırakacak."
Köylülerin Maçoğlu’na husumetle yaklaştığı algısı yapılıyor
Bulut, köylülerin Maçoğlu'na siyasi husumetle yaklaşıp onu yıpratmaya çalıştıkları algısının yapıldığını belirterek "Köylülerin sayın Maçoğlu'na siyasi husumetle yaklaşıp onu yıpratmaya çalıştıkları algısını topluma yerleştirmeye çalışıyorlar. Bunu gerekçe yapıp köylünün yaşam ve doğasını koruma mücadelesini yok etmeye çalışarak algı operasyonları yapıyorlar. Algı, olgunun önüne geçirilmeye çalışılmakta. Olgu ise 55 bin ağacın 'beni kurtarın' çığlığıdır; Olgu, endemik bitkiler ve hayvanlardır; Olgu, Kaz Dağları'nda ekoloji edebiyatı yapıp kendi memleketinde bir avuç avro için halkına ve doğasına saldıran anlayışın kırmızı dağa çarpmasıdır. Olgu, 'bizi bu tarz komünistlerden koruyun diyen' vaşaktır, bozayıdır, hızırın davarı olarak bilinen dağ keçileridir. Olgu, kirlenmek istemeyen sularımız, çeşmelerimiz, derelerimizdir. Olgu, topraklarında ölünceye kadar yaşamak isteyen, göç etmek istemeyen halkımızdır. Olgu, halkın yaşam hakkıdır. Olgu, geçmiş ve geleceğimizin yok edilmek istenmesidir" dedi.
'Maçoğlu hukuksuz yöntemler ile karar alıyor'
Seydali Bulut, açıklamasının son bölümünde Başkan Maçoğlu’nun kanunsuz ve hukuksuz kararlar aldığını belirterek şunları konuştu;
“Başkan Maçoğlu’nun bu kanunsuz, hukuksuz, insani ve vicdani olmayan tutumuna ve belediye meclisini anti demokratik bir şekilde yasalara aykırı yönetme usulüne, belediye meclis üyelerinin tepki göstermesi ve mensubu oldukları partilerin kararlarına ve iradelerine uygun davranmalarını beklerdik. Meclis'te temsiliyeti olan birçok siyasi parti gelinen aşamada, proje yerinin hatalı olduğunu ve mevcut alandan yapımından vazgeçilmesini kamuoyuna deklare etmişlerdir (EMEP, HDP VE CHP ) ancak belediye başkanı siyasi partileri, halkı, STÖ’leri ve bilimsel raporlara aldırış etmeden halkın iradesini yok sayarak projeyi ölümüne savunmakta ve mevcut alanda yapımından vazgeçmemektedir. Bugün belediyede 'söz, yetki, karar halka' diyerek halkın oyuyla halkı temsil edenler, yetkilerini halkı korumak yerine onun yok edilmek istenmesine yönelik kullanmaktadır. İlk sandıkta halkımız gereken hesabı kendisini yok sayanlara oylarıyla soracaktır. 55 bin ağacımızı kökünden sökmeye geldiklerinde yaşanacak olan olaylar ve halkın göreceği zararların sorumluları halka hesap verecek ve tarihin çöplüğünde yerlerini alacaklardır.”