Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Antalya’nın Serik ilçesine bağlı Belek turizm merkezindeki bir otelde, Alman mevkidaşı Heiko Maas ile ortak basın toplantısı düzenledi. Heyetler arası gerçekleştirilen görüşmeler sonrasında yapılan toplantıda ilk olarak Bakan Mevlüt Çavuşoğlu konuştu.
‘7 tahliyede toplam 1409 kişiyi ülkemize getirdik’
Heiko Maas ve heyetlerle özellikle Afganistan’daki durumla ilgili verimli bir toplantı gerçekleştirdiklerini söyleyen Bakan Çavuşoğlu, Afganistan’da kriz çıktıktan sonra önceliklerinin özellikle tahliyelerin düzenli ve güvenli bir şekilde yapılması olduğunu, Türkiye’nin de diğer ülkeler gibi tahliyelerini gerçekleştirdiğini aktardı. Bakan Çavuşoğlu, "7 tahliyede toplam 1409 kişiyi ülkemize getirdik. Kabil Havaalanı’nın güvenliğini sağlayan güvenlik güçlerimiz ve sahadaki büyükelçimiz ve büyükelçilik görevlilerimiz özveriyle çalıştılar. Tahliye konusunda bizden yardım isteyen birçok ülkeye destek verdik, havalimanında, ABD ve İngiltere ile birçok ülkeye bu desteği memnuniyetle verdik” dedi.
‘Ülkede otoritenin tesisi en büyük temennimiz’
Perşembe günü Kabil’de yaşanan terör saldırılarının ülkedeki durumun ne kadar hassas olduğunu bir kez daha gösterdiğini aktaran Bakan Çavuşoğlu, “Saldırıda yaşamını yitiren kişilerin ailelerine tekrar başsağlığı diliyorum. Şimdi ise önceliğimiz siyasi süreç ve insani duruma katkı sağlamak. Bunları da biraz önce Heiko Maas ve arkadaşlarımızla ele aldık. Geçiş döneminin bir an önce kapsayıcı şekilde tamamlanması ve ülkede otoritenin tesisi en büyük temennimiz” dedi.
‘Uluslararası toplum Afganistan’a insani yardımlarını artırmalı’
Türk Büyükelçiliği’nin bölgede faaliyetlerine devam ettiğini söyleyen Bakan Çavuşoğlu, "Taliban’ın yabancılar ve yabancı misyonlara dair olumlu söylemleri oldu tabii bu sözlerin eylemlerde de yansıması gerekiyor.
Ülkede insani kriz endişe verici bir duruma ulaştı. Ülkenin yarısından fazlası acil insani yardıma muhtaç. 10 milyona yakın çocuğun hayatı kuraklık, açlık, salgın nedeniyle tehlikede. Ülkede özellikle yaşanan kuraklık nedeniyle ciddi bir açlık yaşanabilir. Uluslararası toplum Afganistan’a insani yardımlarını artırmalı.
Özellikle BM’nin Afganistan acil yardım fonu tüm donörler tarafından desteklenmelidir. Tabii insani yardımların ulaştırılması için BM ve yardım kuruluşu görevlilerine gerekli güvenliğin sağlanması lazım. Bunun için de Taliban’la tüm uluslararası toplum olarak diyaloğun sürdürülmesi gerekmektedir” diye konuştu.
‘Artık ilave bir mülteci yükü kaldırmamız söz konusu değildir’
Bölgede kötüleşen durumun düzensiz göç riskini de artırdığını belirten Bakan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Şu anda Afganistan’da 3,5 milyon kişi yerinden edilmiş durumda. Afganistan kaynaklı göç akını kriz boyutuna ulaşırsa sadece bölge ülkeleri değil Avrupa dahil herkes etkilenir. Suriye krizinden dersler çıkarmalı ve birlikte bu konuda çözümler üretmeliyiz.
Bu konuyu da Heiko Maas ile ele aldık. Biz Türkiye olarak göç konusunda ahlaki ve insani sorumluluklarımızı yeterince yerine getirdik. Bizim artık ilave bir mülteci yükü kaldırmamız söz konusu değildir. Diğer taraftan AB’nin de 18 Mart Mutabakatı kapsamında taahhütlerini yerine getirmesi gerekiyor.”
‘Almanya ile ilişkiler gelişiyor’
Almanya ile her alanda ilişkilerin geliştiğini, özellikle ikili ticaret hacminin salgına rağmen geliştiğini kaydeden Bakan Çavuşoğlu, geçen sene 37,7 milyar dolar civarındaki ticaret hacminin bu yılın ilk 6 ayında arttığını ve 40 milyar dolara çıkacağını öngördüklerini söyledi. AB ve diğer konularda Gümrük Birliği’nin güncellenmesi dahil bölgeler konularda Almanya’nın sağduyulu yaklaşımlarının devamını temenni ettiğini belirten Bakan Çavuşoğlu, kısa ziyaret ve verimli görüşme için Heiko Maas’a teşekkür etti.
‘Taliban da havaalanının işletilmesi konusunda Türkiye’den destek istedi’
Bakan Çavuşoğlu, Afganistan’daki Kabil Havalimanı’nın güvenliğinin nasıl sağlanacağına ilişkin bir soru üzerine, "Daha önce cumhuriyet yönetiminin de bu yönde teklifi olmuştu değerlendiriyorduk. Şimdi defacto bir durum vardır. Taliban da havaalanının işletilmesi konusunda teknik olarak Türkiye’den destek istedi. Biz de bu konuyu kendi aramızda ve diğer ülkelerle değerlendirdik, değerlendiriyoruz.
Ekiplerimiz havaalanında incelemelerde bulundu. Diğer bazı ülkelerin de teknik ekipleri bu incelemeleri yaptı. Bu ortaya çıkan raporların ortak değerlendirilmesini de o ülkelerle sürdürüyoruz. Burada önemli olan güvenliğin tesis edilmesi.
Havaalanının içerisinde ve dışarısında güvenliğin tesis edilmesi, Sayın Cumhurbaşkanımızın da vurguladığı gibi. Aksi takdirde hiçbir ülke kendi personelini güvenlik konusunda ciddi riskler varsa tehlikeye atmaz” dedi.
‘İki aşamalı adım atılabilir’
Kabil Havaalanı’nda ciddi tahribat olduğunu, pist ve terminallerde, sivil tarafta da bu durumun olduğunu aktaran Bakan Çavuşoğlu, şunları söyledi:
"Özellikle bunların giderilmesi gerekiyor. Bunun için personel de gerekli. Aynı şekilde ihtiyaç duyulan tesisat da sağlanmalı ve de o havaalanının işletilmesi için diğer ihtiyaç duyulan çalışmaların yapılması gerekiyor.
Şimdi bu konuda iki aşamalı adım atılabilir. Birincisi insani yardımların ulaştırılabilmesi ve de Taliban’ın da ‘Vizesi olan Afganların da ülkeden çıkmasına izin vereceğiz’ demesiyle tahliyelerin ve halen bazı ülkelerin vatandaşları var, bizim de vatandaşlarımız var. Dönmek isteyen vatandaşlarımızın hemen hemen hepsini getirdik.
Son Perşembe günündeki terör saldırısından sonra tahliyeler durdu. Önümüzdeki süreçte bu tahliyelerin de devam edebilmesi için havaalanının geçici olarak işletilmesi ve bir de havaalanının ICAO standartlarında sivil uçuşlara THY dahil açık olabilmesi için biraz önce söylediğimiz o eksiklerin giderilmesi ve çalışmaların yapılması gerekiyor, yer hizmetleri dahil. Sonuçta tüm bu konuları kendi aramızda da görüşüyoruz, bu konudaki taleplerimizi Taliban dahil Afganlara iletiyoruz. Heiko da söylüyor, ‘Taliban’la görüşüyoruz, görüşeceğiz’ diyor.
Biz de bunu söylediğimiz zaman, hemen ‘Taliban rejimini mi ülkeye getiriyorsunuz, niye konuşuyorsunuz’ diyenler var bizim ülkede. İnşallah sizi de bu şekilde Almanya’da sorgulamazlar. Havaalanı konusu ciddi bir konu bunu titizlikle değerlendiriyoruz. Önümüzde daha detaylı incelemelerde bulunulacak özellikle sivil uçuşlara ICAO standartlarında havaalanının açılabilmesi için yapılması gerekenleri yerinde inceleme süreci devam ediyor.”
‘Havaalanının açılabilmesi için herkesin güvenlik konusunda emin olması gerekiyor’
Bir gazetecinin, "Fransa'nın Afganistan'da güvenli bölge oluşturulması yönünde bir teklifi var, siz nasıl değerlendiriyorsunuz?” şeklindeki sorusu üzerine Bakan Mevlüt Çavuşoğlu, şu yanıtı verdi:
"Müttefikimiz Fransa’dan her zaman ilginç teklifler, öneriler ve girişimler gelebiliyor. Bu teklif aslında kulağa hoş geliyor. Yani BM’nin orada bir barış gücünün olması, havaalanının etrafında. Uygulamada bu kolay mı mümkün mü ona bakmak lazım. BM’nin burada ne yapması lazım? Farklı ülkelerden bir güç oluşturması lazım. Bugün güç bakımından NATO’dan daha güçlü bir örgüt var mı?
Yok, uluslararası örgüt olarak. NATO Kararlı Destek Misyonu sona erdi. Şimdi bu durumda bu ülkeler buraya güç verecek mi? Ayrıca Afganistan’daki taraflarla bunu görüşmemiz gerekiyor. Afganistan buna izin verecek mi? Şu anda Taliban, ‘Havaalanı içinde de dışında da güvenliği ben sağlayacağım’ diyor. Yani bunun çok uygulamada mümkün olmayacağını onlara da anlatıyoruz.
Özellikle sivil uçuşlara havaalanının açılabilmesi için herkesin güvenlik konusunda emin olması gerekiyor. Bir de bu ülkede DAEŞ- Horasan terör örgütü var. Diğer radikal terör örgütleri var, böyle riskler de var. Sonuçta bu bir tekliftir, tabii ki ciddiyetle değerlendirilmesi gerekiyor. P5 ülkelerinin hepsinin buna destek vermesi gerekiyor. Bir tanesi veto etse bile karar çıkmaz. Rusya ve Çin ne düşünüyor P5 ülkesi olarak. Ama esas Afganlıların bu teklife ne diyeceği önemli.”
‘Dezenformasyon böyle durumlarda çok daha yaygın oluyor’
Afganların Türkiye'de tutulacağı iddialarını, “Maalesef dezenformasyon böyle durumlarda çok daha yaygın oluyor hatta bazen de etkili olabiliyor” sözleriyle değerlendiren Bakan Çavuşoğlu, "Özellikle ABD ve İngiltere'nin Afganları ülkeden çıkardıktan sonra Türkiye'de belli bir süre tutacağına dair iddialar ortaya atıldı.
O ülkeler bunu yalanladı. Gerçekten de hiçbir ülkeden bugüne kadar ‘Göçmenleri Afganistan'dan çıkardıktan sonra daha doğrusu tahliye edilen kişileri Türkiye'de belli bir süre tutalım’ teklifi hiç olmadı. En başta vize konusunda ABD'nin bir açıklaması oldu, biz de zaten net bir şekilde ona karşı çıktık. Böyle bir teklif ne Almanya'dan ne de başka bir ülkeden bize gelmedi” dedi.
‘Tahliyelerimizi askeri uçakla gerçekleştirdik’
Afganistan’daki tahliyelerin karayoluyla yapılmasına ilişkin bir soru üzerine konuşan Bakan Mevlüt Çavuşoğlu, şöyle dedi:
"Bugüne kadar tahliyelerin büyük bölümü havayoluyla gerçekleşti. Bazı ülkeler doğrudan Kabil Havaalanı’ndan kendi ülkesine tahliyeleri gerçekleştirdi. Bazı ülkeler de komşu ya da bölgedeki ülkeler üzerinden gerçekleştirdi.
Özellikle komşu ülkelerin bize ve diğer ülkelere verdiği destek için teşekkür ediyoruz. Biz de tahliyelerimizi askeri uçakla özellikle Kabil ve İslamabad arasında gerçekleştirdik. Oradan da THY ile vatandaşlarımızı ve bazı yabancıları ülkemize getirmiş olduk.
Gerek Tacikistan gerekse Özbekistan bizlerle ve diğer ülkelerle yakın iş birliği içinde. Karadan tahliye mümkün mü, evet mümkün. Ama bu süreçte özellikle yol güvenliğinin garanti altına alınması gerekiyor ve sınıra kadar destek gerekiyor. Aynı şekilde sınır kapısından geçişler konusunda Taliban’la ve oralarda kimler varsa onlarla da görüşüp bir mutabakatın sağlanması gerekiyor.
Biz son tahliyelerimizi şöyle gerçekleştirdik; havaalanı etrafında çok ciddi kalabalık vardı. Vatandaşlarımız bu kalabalıktan dolayı havaalanı kapısına yanaşamıyorlardı. Taliban’ın belli noktalarda önlem aldığını gördük kalabalığın havaalanına yaklaşmaması için. Biz de bir noktada vatandaşlarımızı toplayarak oradan otobüslerle havaalanına tahliyelerimizi gerçekleştirdik. Bu konuda da Taliban’dan destek gördük.
Çünkü yolda noktalar var. Oradaki bizim temas noktalarımızla görüşerek eskort sağlanması dahil gerekli desteği aldık. Yani böyle bir destekle merkezden Kabil’den, komşu ülkelerin sınırlarına kadar gidilecekse bu tür önlemlerin alınması ve desteklerin sağlanması gerekiyor. Aksi takdirde o insanlara iyilik yapacağız diye güvenliklerini riske atabiliriz Allah korusun.”
‘Afgan siviller ve Amerikan askerleri burada hayatlarıyla bunun bedelini ödedi’
Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas ise Türkiye'deki orman yangınlarında can kayıpları nedeniyle Çavuşoğlu'na başsağlığı dileklerini yinelediğini söyledi. Son haftalarda Kabil Havalimanı’nda gerçekleştirdiği çabalar için Türkiye’ye teşekkür eden Bakan Maas, Türkiye’nin güvenlik açısından sağladığı tedbirleriyle tahliye uçuşlarının gerçekleşebilmesine önemli katkı sağladığını vurguladı. Bakan Maas, “Geçen perşembe günü yaşanan feci saldırılar karşısında bu çabaların son derece zor koşullarda yapıldığını görüyoruz. Afgan siviller ve Amerikan askerleri burada hayatlarıyla bunun bedelini ödedi. Yakınlarına başsağlığı dilemek istiyorum" dedi.
‘Taliban ile görüşmek durumundayız’
Afganistan’da halen Alman vatandaşları ve yerel personellerinin bulunduğunu, bu kişilerin getirilebilmesi için çaba harcamak istediklerini aktaran Bakan Heiko Maas, “Türkiye'ye Kabil havaalanını işletilmeyi önerdiği için müteşekkiriz çünkü havaalanının sivil kısmı tahrip edildi. Taliban'dan güvenliği sağlaması yönünde vaatte bulunmasını istiyoruz. Biz de Taliban ile görüşmek durumundayız. Havaalanının işletilmesini istiyorlar. Biz hem maddi hem de teknik olarak burada katkıda bulunmaya hazırız."
Bölgede göç hareketinin artacağını düşündüklerini kaydeden Bakan Maas, kara yoluyla tahliye yolunu Taliban ile müzakere etmeleri gerektiğini, böylece bu yola çıkan insanların güvenli şekilde ülkeden ayrılabilmesini sağlamaları gerektiğini kaydetti. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Kabil için koruma bölgesi önerisine de yanıt veren Bakan Maas, şöyle konuştu:
"Biz de Sayın Macron'un önerisi konusunda Fransız partnerlerimiz ile görüşmeleri sürdürüyoruz. Tabii ki bu önerinin de amacı bu. Kabil Havaalanı etrafında güvenliği sağlamak.
Bunu Birleşmiş Milletlerle mi yaparız yoksa zaten orada olan partnerlerle mi? Çünkü onların zaten Taliban ile direkt iletişim kanalları var. Buna bakmak lazım. Sonunda zannediyorum ki oradaki taraflarla gerçekleştirilebilecek şey yapılacaktır. Yani bir koruma bölgesi mi yoksa şu anda sorumluluk taşıyan taraf olan ülkelerle mi? Bu daha sonra belli olacaktır.”
Afganistan'dan tahliye edilecek 10 binden fazla yerel personel ve yine korunmaya muhtaç 10 bini aşkın insan olduğunu aktaran Bakan Maas, bu insanlar için ellerinden geleni yapacaklarını söyledi. Olası bir insani felaketi engellemek istediklerini belirten Bakan Heiko Maas, "Afganistan'da da insani yardımda bulunmamız gerekiyor ki artık insanlar aç kaldıkları için bu ülkeyi terk etmek zorunda olmasınlar. Alman hükümeti nezdinde de bu konuda kararlıyız, bölgedeki insanların desteklenmesi için 100 milyon Euro’yu Birleşmiş Milletler Mülteciler Komisyonu'na sağlamak istiyoruz. Hedefimiz korumaya muhtaç insanları, tespit ettiğimiz yerel personeli Almanya'da kabul etmeye hazırız ve bundan sonra olabilecek göç akımı açısından da komşu ülkelerde koşullar sağlamak istiyoruz ve en önemlisi tabii ki Afganistan'da yaşam koşullarını destekleyip bu göç akımını önceden engellemek asıl amacımız” diye konuştu.