Bozdağ: Cumhurbaşkanını hukuken tam sorumlu hale getirdik

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaptığı konuşmasında, Anayasa ve diğer kanunlarda başbakan ve ilgili bakanın sorumluluğuna dikkat çekerek "Yaptığımız değişiklikle her iş veya işlemden dolayı cumhurbaşkanını hukuken tam sorumlu hale getirdik" dedi.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Son 20 yılda, kadın haklarının etkin korunması için köklü mevzuat değişiklikleri yapılmış ve kurumsal bir yapı oluşturulmuştur. 2002 yılından önce bulunmayan birçok uygulama sistemimize kazandırılmıştır” dedi.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bugün Adalet Bakanlığı, Kişisel Verileri Koruma Kurumu, Ceza ev İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu, Türkiye Adalet Akademisi, Hakimler ve Savcılar Kurulu, Türkiye İnsan Hakları Eşitlik Kurumu, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay’ın bütçeleri görüşülüyor.

HDP'li milletvekilleri, komisyondaki görüşmelerin başlangıcında, hasta tutuklu ve hükümlülerin tahliye edilmemesine tepki gösterdi. HDP’liler, komisyon toplantısında hasta tutuklu ve hükümlülerin fotoğraflarıyla geldi ve bu fotoğrafları sıralarına koydu.

Görüşmeler, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın sunuşuyla başladı. Bozdağ, özetle şunları söyledi:

“Basım, yayım ve ifade hürriyetini tahkim etmek maksadıyla kanuna uygun şekilde basın işletmesi olarak kurulan basımevi ve eklentileri ile basın araçlarının suç aleti olduğu gerekçesiyle zapt ve müsadere edilmesini veya işletilmekten alıkonulmasını anayasa hükmü ile yasakladık.

'Güçlü bir anayasal ve yargısal güvence oluşturduk'

Anayasa’da güvence altına alınmış temel hak ve hürriyetlerden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasında bulunan herkese, hak ihlalinin tespiti ve hak ihlali kararı almak için Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunma hakkı tanıyarak temel hak ve hürriyetler için yeni ve güçlü bir anayasal ve yargısal güvence oluşturduk. Temel hak ve hürriyetlerle ilgili değişiklikler yanında yaptığımız diğer önemli reformlarla da Cumhuriyet’imizin hukuk devleti vasfını güçlendirdik. Yargı yetkisini Türk Milleti adına kullanan bağımsız mahkemelerin aynı zamanda tarafsız mahkemeler olduğu Anayasa’da açıkça ifade edilerek yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı daha da tahkim edildi.

'Cumhurbaşkanını hukuken tam sorumlu hale getirdik'

Cumhurbaşkanının, Anayasa ve diğer kanunlarda başbakan ve ilgili bakanın imzalarına gerek olmaksızın tek başına yapabileceği belirtilen işlemleri dışındaki bütün kararlar başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanmasına rağmen, bu kararlardan başbakanın ve ilgili bakanın sorumluluğu söz konusu olurken ve cumhurbaşkanının bunlardan dolayı hiçbir hukuki sorumluluğu yokken, yaptığımız değişiklikle her iş veya işlemden dolayı cumhurbaşkanını hukuken tam sorumlu hale getirdik.

'Cumhurbaşkanının cezai sorumluluğunu istisnasız sağladık'

Belirli şartlar altında sadece vatana ihanet ile suçlandırılabilen ve bunun dışında hiçbir cezai sorumluluğu bulunmayan cumhurbaşkanının cezai sorumluluğunu istisnasız sağladık. Yargının denetim yetkisinin sadece idari eylem veya işlemin hukuka uygunluğu ile sınırlı olduğunu, yargı yetkisinin hiçbir surette yerindelik denetimi biçiminde kullanılamayacağını Anayasa’da ayrıca ve açıkça vurgulayarak yargı aktivizminin önüne geçtik. Devlet Güvenlik Mahkemelerini ve Özel Yetkili Mahkemeleri kaldırdık. Askeri mahkemeleri, Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’ni kaldırarak yargıdaki sivil ve askeri yargı ayrımını sonlandırdık ve ülkemizde yargı birliğini sağladık.

'Bir seçilme engelini daha kaldırdık'

Anayasa’nın 76’ncı maddesinin 2’nci fıkrasındaki ‘ideolojik veya anarşik eylemlere’ ibaresini ‘terör eylemlerine’ şeklinde değiştirerek, siyasi hakları ve seçilme hakkını kısıtlayan bir seçilme engelini daha kaldırdık ve böylelikle milletvekili seçilme yeterliliğinin kapsamını genişlettik. Askerlik yükümlülüğünü milletvekili seçilme engeli olmaktan çıkararak, milletvekili seçilme yeterliliğinin kapsamını genişlettik ve milletvekili seçilme engellerinden birini daha kaldırdık.

'‘Sıfır tolerans’ anlayışını benimsedik'

Bu politikanın gereği olarak, işkence suçlarında zamanaşımını, cezaların para cezasına çevrilmesini ve ertelenmesini ve soruşturma için gerekli olan mülki idare amirinin iznini kaldırdık. Ayrıca işkence suçunun cezasının alt ve üst sınırlarını artırdık. ‘İşkence ve kötü muameleye sıfır tolerans’ politikası bugüne kadar tavizsiz uygulanmıştır, bundan sonra da tavizsiz uygulanmaya devam edecektir.

'Yeni anayasa yapmak...'

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından kamuoyuna açıklanan Türkiye Yüzyılı vizyonunun en önemli başlığı, yeni bir anayasanın hayata geçirilmesidir. Herkesin ve her kesimin kendini hür hissettiği ve katkı verdiği demokratik bir ortamda yeni anayasa yapmak, bizim değişmez ve değiştirilemez gündemimizdir, vazgeçilmez hedefimizdir. Türkiye’de, yeni anayasayı parti programına ve seçim beyannamesine koymayan parti neredeyse yoktur. Bu gerçekliğe rağmen bugüne kadar Türkiye’de maalesef yeni anayasa yapılamamıştır. Türkiye’de herkesin ve her kesimin üzerinde müttefik olduğu halde yapamadığı tek şey, yeni anayasadır. Cumhuriyet’imizin ikinci yüzyılına ve diğer bir anlatımla Türkiye Yüzyılı’na yeni anayasa ile başlamak, ülkemizi ve milletimizi daha da güçlendirecektir. Cumhuriyet’imizin ikinci yüzyılını Türkiye Yüzyılı olarak inşa edebilmemiz için yeni bir anayasaya olan ihtiyacımız tartışmasızdır. Adalet Bakanlığı olarak, yeni anayasa çalışmalarına azami katkı vermeye devam edeceğiz.

'Öngörülebilir adalet'

Adalet ve erdem, Türkiye Yüzyılı vizyonunun en önemli yapıtaşlarından biridir. Biliyor ve inanıyoruz ki adalet, devleti ve milleti ayakta tutan ve koruyan en büyük güçtür. Adalete güven ve yargı hizmetlerinden memnuniyeti artırmak, değişmez birinci gündemimiz olmaya devam edecektir. Dün ve bugün olduğu gibi gelecekte de ‘vaktinde tecelli eden adalet’ ve ‘öngörülebilir adalet’, üzerinde en fazla çalışacağımız konulardan olacaktır. 2002 yılından bu yana adalet hizmetleriyle ilgili politikalarımızı, adalete güveni artırmak, yargı hizmetlerinden memnuniyeti yükseltmek, mülkün temeli olan adaleti ayakta tutmak, adaletin vaktinde tecellisini sağlamak, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığını tahkim etmek ile Cumhuriyet’imizin hukuk devleti vasfını daha da güçlendirmek esasları üzerine inşa ettik.

'Kadın haklarının etkin korunması...'

Son 20 yılda, kadın haklarının etkin korunması için köklü mevzuat değişiklikleri yapılmış ve kurumsal bir yapı oluşturulmuştur. 2002 yılından önce bulunmayan birçok uygulama sistemimize kazandırılmıştır. 2003 yılında aile hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümü için aile mahkemelerinin kurulması, 2012 yılında 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’unun kabul edilmesi ve kadına karşı işlenen suçlarda daha ağır ve caydırıcı cezalar getirilmesi, bunların başlıcalarındandır. Cumhuriyet başsavcılıkları bünyesinde ‘Aile İçi ve Kadına Yönelik Şiddet Bürosu’ kuruldu ve uzmanlaşmış Cumhuriyet savcıları tarafından bu soruşturmaların yürütülmesi sağlandı. Halihazırda 81 ilde ve 144 ilçe adliyesinde bu bürolar faaliyet göstermektedir. 6284 sayılı Kanun uyarınca öngörülen koruyucu ve önleyici tedbir kararlarının tek elden değerlendirilmesi ve etkin takibinin sağlanabilmesi amacıyla Hakimler ve Savcılar Kurulu’nca tedbir kararlarına ilişkin ihtisas mahkemeleri olarak tedbir mahkemeleri faaliyete geçirilmiştir."

'Kişisel veri ihlaline uygulanan yaptırımlar'

Kişisel Verileri Koruma Kurulu Başkanı Faruk Bilir ise kurulun çalışmaya başladığı günden bugüne uygulanan cezaları şöyle açıkladı:

Kurulun çalışmaya başladığı 12 Ocak 2017 tarihinden bugüne kadar, CİMER kanalıyla gelenler de dahil olmak üzere 27 bin 415 başvuru alınmış, bunlardan 25 bin 441’i sonuçlandırılmıştır. Bu zaman zarfında Kurum’a 952 veri ihlal bildirimi yapılmış, gelen bildirimlerden 219’u kurumun resmi internet sayfasında ilan edilmiştir. Kurulun görev alınana giren konularda 869 hukuki görüş verilmiştir. Yapılan incelemeler sonucu 133 milyon 513 bin lira idari yaptırım uygulanmıştır.

Türkiye Haberleri