Sözcü yazarı Saygı Öztürk'ün bugünkü "Bakanların ürküten sessizliği" başlıklı yazısında, "Varış yeri Türkiye olan gemi, Panama'dan transit geçerken ihbar üzerine arama yapıldı ve 5 tona yakın kokain yakalandı. Türkiye'de, iki limanda kokain ele geçirildi. Bu gelişmeler ve Sedat Peker'in öne sürdüğü iddialar, ülkemize yüklü miktarda kokain sokulduğunu doğruluyor. Peki bu kokainler kimin, kim getirdi?" diye yazdı.
"İki ülke arasında Adli Yardım Sözleşmesi bulunduğu için sözleşme çerçevesinde bilgi, belge istenebilir." diyen Öztürk, iki bakanlığı işaret etti ve şöyle yazdı:
Konuyu İçişleri Bakanlığı ile gümrüğün bağlı olduğu Ticaret Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla ilgili ülkeden geminin varış limanı Türkiye olduğuna göre bunun alıcısı, acentasını, gümrük işlemlerini yapacak firma ve gerekli olan diğer bilgilere de ulaşılabilir.
İki bakan açıklamalı
İşin önemi, gecikmeye neden olunmaması için özellikle Emniyet farklı bir yöntem kullanılıyordu. Emniyet ve gümrükten görevliler hemen ilgili ülkeye gidiyor ve kendi alanlarında oradaki meslektaşlarından bilgi de alabiliyordu. Türkiye'de yakalanan uyuşturucularla ilgili idari soruşturmalar yapılmaz oldu.
İçişleri Bakanı sessiz. Ticaret Bakanı Mehmet Muş, saygın, sözüne güvenilen bir siyasetçidir. Bu olayların üzerine daha önce nasıl gidildiğini, şimdi neden gidilmediğinin üzerinde durmalı.
Peker ön alıyor
İçişleri Bakanı, Sedat Peker'den 10 bin dolar alan siyasetçi olduğunu söylüyor, ama adını açıklamıyor, TBMM Başkanı'na bildirmiyor. Peki, madem açıklamıyorsunuz neden bütün milletvekillerini zan altında bırakıyorsunuz? Anlaşılıyor ki bakan kendince birilerine mesaj verdi.
Hep Susurluk dönemi hatırlatılıyor. O dönemde kurum ve kuruluşlar işliyor, istifa etmesi gerekenler istifa ediyordu. Bugün maşallah istifayı kimse aklına getirmiyor. Dokunulmazlığı bulunan eski bakanların bile yargılanabilmesi önce dokunulmazlığının kaldırılması gerekiyor. Çünkü, o kişilerin yargılanacağı yer Yüce Divan'dır. Sedat Peker'in yaptığı açıklamaları konuştuğum bazı hukukçular, “Etkin pişmanlık beyanıdır” diye yorumladı. Hukuk ve demokrasi içinde yüzleşme kaçınılmaz gibi gözüküyor. Türkiye bunu başaramadığı takdirde normalleşmenin de olamayacağı biliniyor.
Ağar görevde değildi
Olaylar arasında bağ kurabilmek için arşive bakmak gerekiyor. Susurluk Komisyonu, Faili Meçhuller, Darbe girişimini yalnız Cumhuriyet Savcıları değil, TBMM'de kurulan komisyon tarafından da araştırılmıştı.
Şimdi gündeme getirilen konuların üzerinde TBMM'nin de, savcılığın da üzerine düşeni yapmadığı belirtiliyor. Rahmetli gazeteci ağabeyimiz Uğur Mumcu'nun aracına patlayıcı konulmasının sorumlusu olarak Mehmet Ağar gösterildi. Belki çoğumuz karıştırabilir. Mehmet Ağar o dönemde Ankara Emniyet Müdürü değil, Emniyet Genel Müdürü değil, İçişleri Bakanı da değil. Ağar, Erzurum Valisi'ydi. Şüpheliler Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde (DGM) yargılandı. DGM'ler kaldırıldığında yerini alan Özel Yetkili Mahkemelerde bu tür davalara bakıldı. TBMM'de kurulan komisyon çalıştı. Şimdi, onların yaptığı hiçbir şeye güvenilmediği gibi bir sonuç çıkıyor. Durum böyleyse bu da yargının, devlet yapısının çöktüğü biçiminde yorumlanır.
Koruma, pasaport
Sedat Peker, kendisine İçişleri Bakanlığı tarafından koruma polisi verildiğini, hatta yurtdışına da korumasını götürdüğünü belirtti. İçişleri Bakanı, “Korumayı benden önceki bakan vermiş” diyor. Hayda!
İşte, belgelerde ortaya çıktı ki koruma şimdiki İçişleri Bakanı döneminde de verilmiş, korumanın görev süresi uzatılmış. Bakan, bir taraftan, Peker hakkında soruşturma talimatını kendisinin verdiğini belirtiyor, bir taraftan da bu kişinin yurtdışına çıkmasına izin veriyor. Pasaport Kanunu'nun 22. Maddesi'ne göre, hakkında mahkeme tarafından yurtdışı çıkış yasağı konulmazsa bile İçişleri Bakanı'nın emriyle kişinin yurtdışına çıkışı yasaklanabiliyor. Yani, Soylu istese Peker'in yurtdışına çıkışına izin vermezdi. İlginç olaylar yaşanıyor. Ülke de kilitlenmiş olup biteni izliyor…
Soylu, Peker sorularına karşı suçlamalarla yanıt verdi... Davutoğlu'nu suçlayıp 'Hedef Türkiye' dedi
Sedat Peker'in yedinci videoyu çektiği otel belli oldu
Binali Yıldırım: Oğlum, iş adamı olarak yeni fırsatlar var mı diye ziyaret etti