Gündemi değerlendiren Ali Babacan, iktidarın yeni anayasa söylemini eleştirdi. Hükümetin 5-6 yıldır yeni anayasadan bahsetmesine rağmen somut bir adım atamadığını ifade eden Babacan, “Yeni anayasa ifadesini kullanan kim? İktidar. Kaç yıldır kullanıyor bu ifadeyi? 5 yıl, 6 yıldır. Tek bir madde gündeme getirebildiler mi? Getiremediler. Başörtüsü ile ilgili bir madde getireceğiz dediler, onu da ellerine yüzlerine bulaştırdılar, yapamadılar. Yeni anayasadan lafız olarak bahsetmek kolay ama 'getir bakalım masaya' dediğinizde zor iş. Yapamıyorlar” şeklinde konuştu.
AKP'nin yeni anayasa konusunda komisyon kurduğunu hatırlatan Babacan, şöyle devam etti:
“Cevdet Yılmaz açıklamış 'Muhalefetin önerisi varsa getirsin' diye. Muhalefetin önerisi 6 parti imzasıyla yayınlanmış. Biz DEVA olarak 115 madde hazırladık, 84 maddesini Altılı Masa'ya getirdik zamanında. 6 parti ortak imzayla 84 maddelik anayasa değişiklik paketi açıkladık, hem de kodüfikasyonu tamamlanmış şekilde. Yani eski madde, yeni madde, gerekçeler… Yeni anayasa derken ne istiyoruz, ne yapacağız, bunları yazdık. 84 madde de yetmez diyoruz, 84'ün üzerinde de yapılması gereken şeyler var.”
"BAŞKANLIK SİSTEMİNİ DAHA DA TAHKİM EDİP NE YAPACAKSINIZ?"
İktidarın tek bir madde dahi sunmadığı için yeni anayasadan ne istediğinin anlaşılamadığını belirten Babacan, "Ne istiyorsunuz? Erdoğan arada bir diyor ki ‘Başkanlık sistemini daha da tahkim edeceğiz.’ Ya zaten basının, sivil toplumun, muhalefetin canını okuyorsunuz. Başkanlık sistemi ile beraber başkanlık sisteminin verdiği yetkilerle beraber daha da tahkim edip ne yapacaksınız yani? Bizim hazırladığımız anayasada parlamenter sistem var, güçler ayrılığının olduğu, denge kontrol mekanizmalarının dercedildiği ama nasıl olacağının da detayı var. Yani denge kontrol tamam. Peki nasıl sağlayacaksın denge kontrolü? Bir yaz bakayım. Çok zor iş" dedi.
"ASIL NİYET GÖREV SINIRINI KALDIRMAK"
İktidarın niyetinin iyi olmadığını düşündüğünü belirten Babacan, asıl hedefin Erdoğan'ın görev süresi sınırını kaldırmak olduğunu öne sürdü. Bu hedefe ulaşmak için DEM Parti'nin desteğinin aranabileceği uyarısında bulunan Babacan, konuya ilişkin şunları kaydetti:
“Niyet burada, şöyle ya da böyle, birinci en önemli hedef ne? Hedef mümkünse bu dönem sınırını kaldırmak. Yani iki de bir süre doluyor. ‘Dönem sınırını kaldıralım, Erdoğan'ın önünü bir açalım.’ Bana göre en önemli hedeflerinden birisi bu. Bunu ya 360'lık bir anayasa değişikliği artı referandumla yapacaklar. Ya 400'lük bir Meclis'te anayasa değişikliği ya da 360'lık bir oylamayla Meclis'te seçimi öne çekerek yapacaklar. Yoksa bütün bu süreçte, bu Kürt sorununun çözümü ile alakalı eğer bazı sözler verildiyse, bilemiyoruz. 'Ya tamam bak şu örgüt işini bir bitirelim, terörü gündemden çıkaralım, ondan sonra şunları şunları da çözeriz’ gibi sözler verildiyse onlarla ilgili hususlar da karşımıza gelebilir. Ama ben DEM Parti heyetinin en son ziyaretinde de söylemiştim, 'Bakın size şöyle bir paketle gelebilirler. Sizin anayasa değişikliği talepleriniz var. 'Tamam, zaten bunlar Türkiye'nin ihtiyaçları. Yaparız. Ama birkaç ufak şey var onları da pakete koyarız. İşte Cumhurbaşkanının görev süresi gibi konular’ diyebilirler. Ben bunu DEM heyetine söyledim, ’Böyle bir imtihan bekliyor sizi, hazır olun. Bu artık önünüze gelecek, 3 haftaya mı, 3 aya mı ama önünüze gelecek. Bu imtihana hazırlanın' dedim. Çünkü DEM'in desteğiyle olan bir anayasa değişikliği Erdoğan'ın istediği değişiklikleri sayısal olarak tamamlayabilir.”
"ERDOĞAN REFERANDUM RİSKİ ALMAZ"
Yeni bir anayasa için referandumun riskli bir yol olduğunu belirten Babacan, "Erdoğan'ın meşruiyetini tekrar sorgulatacağı bir referandumu tercih edeceğini ben zannetmiyorum. Referandum riskli iş. Çünkü hiçbir referandum sadece kendi referandum konusuyla sınırlı kalmaz. O referandumu millete sunan irade ile ilgili aynı zamanda bir güvenoyu niteliği de taşır" dedi. Erken seçim ihtimalinin ise ancak Erdoğan'ın tekrar adaylığının önünü açacak bir formül olarak gündeme gelebileceğini ifade eden Babacan, "Şu anda iktidarın desteği zayıf. Böyle bir durumda risk almaz diye tahmin ediyorum. Ama takvim yaklaştıkça şöyle bir hesap yapabilir: 'Ben bir yılımı yakarım ama 5 yıl kazanırım.' Veya ‘Seçimi iki hafta öne çekerim, aday olurum.' Bunların hepsi ihtimal dahilindeki şeyler" diye konuştu.
Muhalefette 'Üçüncü Yol' Vurgusu: "2 Artı 2, 3 Ettiğini Gördük"
Babacan, muhalefetin geleceğine ilişkin olarak ise 2023 seçimlerinden ders çıkardıklarını ve "üçüncü bir yol" açılmasının önemini vurguladı. Millet İttifakı'ndaki 6 partinin toplamının beklenen sonucu vermediğini belirten Babacan, "2 artı 2, 4 etmedi; yani 2 artı 2, 3 etti. Çünkü AK Parti'den kopan seçmen bir anda gidip de CHP'ye, CHP'nin logosunun altına ‘evet' oyunu basamadı. Bunu maalesef gördük" dedi. CHP'nin de artık bir ittifak arayışında olmadığını ve "tabanda ittifak" söylemiyle herkesi kendi çatısı altına çağırdığını belirten Babacan, şunları ekledi:
"AK Parti'den kopan seçmen bir daha bu tarafa gelmeyecektir, çok zor. Belki gençler olabilir ama belli bir yaşın üstündeki seçmenin birden oraya gitmesi mümkün değil. Yani bir ara durağa ihtiyaç var, AK Parti'den kopanların. İşte o ara durak güçlü olursa ses getiren bir ara durak olursa o zaman sonuç alırız diye düşünüyoruz."
"KENDİ BİLECEKLERİ İŞ"
CHP'nin olası cumhurbaşkanı adayları Ekrem İmamoğlu veya Mansur Yavaş hakkındaki bir soruya Babacan, Altılı Masa döneminde başka partilerin iç işlerine karışmama prensibine sadık kaldıklarını belirterek yorum yapmaktan kaçındı. Babacan, "CHP kurumsal olarak masaya hangi adayı getirirse biz o adayla ilgili görüşlerimizi söyleriz. Bunun ötesi CHP'nin iç işine karışmaktır. Kendi tercihleridir. Kendileri nihayetinde kimin üzerinde mutabık kalırlar, kimi aday gösterirler, artık o kendi bilecekleri iş yani. Kendileri bir karar versin ondan sonra biz yorum yaparız" dedi.
"NE ALDIĞIMIZLA İLGİLİ BİR ŞEY YOK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ziyaretini "alındı-verildi" cetveli üzerinden değerlendiren Babacan, Türkiye'nin daha ziyaret başlamadan ABD'den ithal edilecek otomobil, pirinç, alkollü içecekler gibi ürünlerde vergi indirimi yaparak "avans ödediğini" söyledi. Buna karşılık F-35, F-16 veya Kaan projesi için uçak motoru gibi kritik konularda hiçbir somut kazanım olmadığını belirtti. Babacan, "Verdiklerimizi biliyoruz, hepsi anlaşma çünkü imzaladık. Verdiklerimiz peşin verilmiş durumda ama alacaklarımızla ilgili sadece belirsizlik var" dedi. Babacan, Erdoğan'ın Beyaz Saray'daki basın açıklamasında Gazze'den hiç bahsetmediğini de sözlerine ekledi.
"BURALARDAN MEŞRUİYET DEVŞİRME DURUMUNA DÜŞTÜYSE YAZIK"
Ziyaretten Erdoğan'ın kişisel olarak "meşruiyet" kazandığını savunan Babacan, eleştirilerini şöyle sonlandırdı:
"Bu meşruiyet arayışı ve Amerika'nın Erdoğan'ın asıl derdinin meşruiyet olduğu konusundaki teşhisi alenileştirmesi ülkemiz açısından da demokrasimiz açısından da gerçekten çok acı. İktidar yanlısı basının yönlendirmesi sürekli bu meşruiyet ve güç algısıyla ilgili. İşte ‘şurada şunu yaptı, işte kapıda bekledi, sandalyesini tuttu…’ Bunlar şekli şeyler. Buralardan bir anlam çıkartmaya çalışmak aslında baştan bir zafiyet göstergesi. Önemli olan milletin gönlündeki meşruiyet. Yoksa ‘Trump şöyle oturdu, böyle oturttu…’ Buralardan meşruiyet devşirme durumuna düştüyse yazık.”