Kaymakam Miraç Akbulut, ilk görev yeri olan Ordu'nun Korgan ilçesine geldiği gün, tesadüf bu ya, tarih 30 Ağustos 2021 idi.
Yani, Zafer Bayramı...
Sabah kaymakamlık önündeki Atatürk Anıtı'na koştu.
Anıta çelenk bırakırken katılımın az olduğunu, törenin bir vafizeyi baştan savarcasına yapıldığını gördü.
Çevresindekilere sordu.
Kutlama komitesi program hazırlamış mıydı?
Hayır.
Bir hazırlık yoktu.
Doğrusu, olacak iş değildi.
Üstelik iki yıl önce ilçede Atatürk büstüne saldırı gerçekleştirilmişti.
Kaymakam Miraç, daire amirlerine, "Önümüzdeki 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nın coşkusu daha yüksek ve katılımı daha çok olmalı" dedi.
Bu, Kaymakam Miraç'ın ilk talimatıydı.
Gül ve Cumhuriyet
29 Ekim'e 20 gün kala kutlama hazırlıkları için komite kuruldu.
Toplantıya Belediye Başkanı Tuncay Kiraz katılmadı.
Etkinlikler planlandı.
Buna göre eldeki büyük bayraklar caddedeki binalara asılacaktı.
Halk kortej halinde yürüyecek, fener alayı yapılacak ve havaifişek atılacaktı.
Cuma namazı saati hariç hoparlörden 10. Yıl, İzmir ve Vatan marşları çalınacaktı.
Kaymakam Miraç, yörede kadına yönelik şiddetin yüksek olduğunu öğrenmişti. Farkındalık yaratmak ve kadınların Cumhuriyet Bayramı'nı kutlamak için Atatürk'ün "Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın!" sözünün yazılı olduğu güller dağıtmayı önerdi.
Ayrıca resim sergisi yapılacaktı.
Akşam klasik müzik eşliğinde sergi gezilecek...
Cumhuriyet Resepsiyonu düzenlenecekti.
İki vekil katılacağını bildirdi
Kaymakam Miraç, Ordu'nun tüm milletvekilleri için davette bulundu. Sadece CHP'li Mustafa Adıgüzel ve DP'li Cemal Enginyurt katılacağını bildirdi. Diğer milletvekilleri ise gelemeyeceklerini söyledi.
Protokolde oturma düzeni hazırlandı.
Kimseye ve hiçbir partiye ayrıcalık yapılmayacaktı.
Dedikodu kazanı kaynıyor
28 Ekim'de çelenk bırakma töreni yapıldı.
Başkan Kiraz katılmadı.
Kaymakam Miraç bir sonraki gün kutlama töreninin yapılacağı pazar yerini teftiş etti. Bir yetkili, geçmişte törenlere milletvekillerinin gelmediğini belirterek "Bu ilk olacak. Muhalif vekillerinin gelmesinden ötürü endişeler var" dedi. Protokolde kriz çıkabileceğini söyledi.
Belli ki dedikodu kazanı tören başlamadan kaynatılmıştı.
Kaymakam Miraç, kendinden emindi.
Aldırmadı.
Geçmişte Atatürk büstüne saldırıldığı için devriyelerin sıklaştırılmasını emretti.
Gece konuşma metnini kaleme aldı.
Metni ezberlemeye çalıştı.
Yorgun düşmüştü.
Uykusuzdu.
Tarikatlara meydan okudu
29 Ekim'de kaymakamlıkta kutlamaları kabul etti, Kaymakam Miraç.
İki milletvekili geldi.
Hep birlikte tören alanına gidildi.
Ardından Kaymakam Miraç, kürsüye çıktı.
Atatürk'ü ve Cumhuriyet'in kazanımlarını sahiplendi.
İlçede egemenlik kuran tarikat ve cemaatlere meydan okudu.
Şöyle konuştu:
"Atatürk'ün deyimiyle, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz, en doğru en hakiki tarikat medeniyet tarikatıdır, nazarıyla yaklaşıp, her alanda gerçekleştirmiş olduğumuz inkılapları geliştirerek medeni, çağdaş ve gelişmiş bir millet olmanın gayreti içerisinde bulunmaya devam edeceğiz."
Alkış tufanı koptu.
Dakikalarca alkışlandı.
10. Yıl Marşı son kez okutulmadı
Akşam 18'de fener alayı için halk toplandı. Bir saatlik yürüyüşten sonra havafişekler patlatıldı. Yürüyüş boyunca hoparlörden marşlar çalındı ve halk coşkuyla marşa katıldı. "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" sloganları atıldı.
Yürüyüş biterken...
Kaymakam Miraç, son kez 10. Yıl Marşı'nın çalınmasını istedi.
Başkan Kiraz, ilçede cenazenin olduğunu, Vali Tuncay Sonel'in aradığını, marş çalınmayacağını ve gösterinin bitmesi gerektiğini anlattı.
Vaziyet anlaşılmıştı!
Güller kadınlara dağıtıldı.
Cumhuriyet Resepsiyonu yapıldı.
Kiraz katılmadı.
Gece bitmeden, Ankara'nın telefonları çaldı. Kaymakam Miraç'ın törenlere alkollü katıldığı, muhalif milletvekilleriyle pozlar verdiği, protokole AK Partililerin alınmadığı, cenaze varken marş çalındığı iletildi Ankara'ya.
Şikayetin gereği jet hızla yerine getirildi.
Kaymakam Miraç, törendeki sonraki ilk iş günü olan 1 Kasım'da açığa alındı.
'Minareden marş okuturum' dedin mi?
Ordu Valiliği kaynaklarından öğrendiğim kadarıyla müfettişler 36 kişiyi dinledi.
12 Kasım günü Kaymakam Miraç'ın ifadesi alındı.
İlk soru şuydu: "Törende alkollü müydünüz?"
Değildi.
Zaten CHP'li Adıgüzel ve DP'li Enginyurt da bu iddiayı yalanladı.
Koku aldığını iddia edenlerle yan yana bile gelmemişti.
Resepsiyonda içki verilmemişti.
İkinci soru şöyleydi: "Milletvekillerini ne şekilde davet ettiniz? Ayrıcalık yapıldı mı?"
Yapılmadı.
Kaymakam Miraç, tüm milletvekillerine davetiye gönderildiğini kanıtlayan, yanıtları içeren mesajları sundu.
Üçüncü soru oldukça tuhaftı.
Şöyle: "Komite toplantısında 'Marşlar belediye hoparlöründen çalınmazsa minareden çaldırırım' dediniz mi?"
Bu bir şakalaşmadan ibaretti.
Belediye yetkilisi, "Hoparlör ısınıyor" demişti.
Kaymakam Miraç da espriyle karşılık vermişti.
O an bütün katılımcıların güldüğü bir espri birden bire suç iddiasına dönüşmüştü.
Dördüncü soru içler acısı.
"CHP ilçe başkanından Türk bayrağı aldınız mı?"
Evet, almıştı.
Almış ve asmıştı.
19 sayfalık savunma
Valilik kaynaklarından öğrendiğim kadarıyla Kaymakam Miraç, 19 sayfalık savunma verdi.
Dedi ki:
"Cumhuriyet bayramını en yüksek coşkuyla ve katılımla kutlamak, Atatürk ilke ve inkılaplarını, Cumhuriyetin niteliklerini gözeterek hareket edip etkinlikler düzenlemek ve vatandaşımızda coşku hissiyatını artırmayı görevim bilerek bu bilinçle hareket ettim."
Suç mudur?
Yahut kaymakamın suçu nedir?
Cumhuriyet Bayramı'nı en yüksek coşku ve katılımla kutlamak...
Atatürk'ün ilkeleri ve Cumhuriyet'in niteliklerini gözetip hareket etmek midir?
Teneke'den ibret
Bu topraklar, 1962'de çeltik ağaları karşısında ırgatların safını tuttuğu için arkasından teneke çalınarak kovulan Kadirli Kaymakamı Mehmet Can'ı da tanıdı.
Kaymakam Can, 'komünist' diye sürüldükten 16 yıl sonra Adalet Bakanı oldu.
Kaymakam Miraç'ı ihbar edenler Teneke'den ibret alsın.
Genç kaymakamın önümüzdeki ilk seçimden sonra Ordu'ya vali olarak dönmesi çok uzun zaman almayabilir.