"Arkeolojik kazı alanı, girmek yasaktır!" yazılı kırmızı uyarı levhası, Ani Ören Yeri'ni gezerken bir taş parçasına bile dokunmamak gerektiğini hatırlatıyor.
Öyle ya, 2016'dan bu yana UNESCO Dünya İnsanlık Mirası'nda yer alıyor, Ani.
Kars'ta, Türkiye-Ermenistan sınırının sıfır noktasındaki ören yeri her yıl yüzbinlerce turisti ağırlıyor.
İpek Yolu'nun Anadolu'daki ilk konaklama merkezi olan Ani'nin tarihi, milattan önce 5 bin yılına kadar uzanıyor.
Ermeni Krallığı'nın başkentiyken, Bizans'ın, Gürcülerin, Selçukluların, Moğulların ve Zakaritlerin eline geçmiş. Her medeniyetten izler taşıyor. Katedraller, ateşgede tapınağı, hamamlar, Selçuklu kervansarayı ve iki cami...
Biri, Ebu'l Muammeran Camisi.
Yalnızca minaresinden sütun parçaları kalmış.
Diğeri, Ebu'l Manuçehr Camisi.
Ani'nin Selçuklular tarafından fethedilmesinden sonra 1072'de Ebu’l Manuçehr Bey tarafından yaptırılmış. Anadolu’daki ilk Türk camisi olarak biliniyor.
Türkiye ile Ermenistan'ı ayıran Arpaçay nehrine bakan uçurumda ha göçtü, ha göçecek şekilde duran Ebu'l Manuçehr Camisi, gözlerinize inanamayacaksınız ancak ibadete açılıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve Serhat Kalkınma Ajansı arasında imzalanan protokol doğrultusunda cami, Kars Müftülüğü'ne devredildi.
Zemine döşeme, minareye hoparlör
Kültür ve Tabiat Varlıkları Kurulu'nun Kars Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü'nün onayı doğrultusunda altı-yedi ay önce iç restorasyonu yapılan, yarısı göçmüş vaziyetteki caminin girişine cam kapı takıldı. Pencerelerine camlar yerleştirildi.
Zemine 25 santimetre kalınlığında ahşap döşeme yerleştirildi.
Döşemenin üzerine yeşil halı serildi.
Ayakkabılık konuldu.
Minareye demir kapı, hoparlör ve lambalar takıldı.
Elektrik panosu yerleştirildi. Panodan minareye kablo çekilip elektrik verildi.
İlk ezan 3 Ağustos günü okundu.
Şimdilik namaz kılınmıyor.
Çünkü Diyanet İşleri Başkanlığı'nın protokolü onaylaması, imam ataması bekleniyor.
Vali Türker: Ziyaretçiler ihtiyacı belirtmiş
Ebu'l Manuçehr Camisi, Ayasofya ve Kariye gibi, sonradan müzeye çevrilmiş bir yapı değil. Camide yüzyıllardır ibadet edilmiyor. Hangi ihtiyaç üzerine ibadete açıldığı anlaşılmıyor.
Kars Valisi Tuncer Türker Öksüz, şöyle diyor:
"Oraya gelen ziyaretçiler cami ihtiyacı olduğunu belirtiyordu. Hem gezenler kullanır, hem bölgedeki insanlar ve görevliler... Asıl amaç, Anadolu'daki ilk Türk camisini ihya etmek."
Turistin Ani'ye namaz kılmak için geleceğini veya ören yerini ziyaret ederken camiye ihtiyaç duydukları gerekçesini inandırıcı bulmuyorum.
Ani'nin bitişiğindeki Ocaklı Köyü'nün camisi var.
Görevliler de bu köyün insanları...
İsteyen köy camisinde namaz kılabilir.
Kaldı ki mevcut yapıda abdest almak için şadırvan ve bir tuvalet bulunmuyor. Yetkililer böyle bir ek bina yapmayı düşünmediklerini söylüyor.
Ayasofya'dan Ani'ye
Geçen yıl Ayasofya ve Kariye camileri, siyasi istismar için ibadete açılırken, sıranın ören yerlerine ve arkeolojik alanlara geleceği belliydi.
Bilhassa Ayasofya, ülkeyi ekonomik iflasa sürükleyen iktidarın seçmenleri çeperinde tutmak için başvurduğu siyasi bir enstrümandı. Ancak bu hamlenin Cumhuriyet'in kurucu kadrosu ve laiklikle hesaplaşmaya dönmesi kaçınılmazdı.
Öyle de oldu.
Ayasofya'nın minberinden Atatürk'e lanet edildi.
Caminin imamı, laiklik ilkesinin Anayasa'dan çıkarılmasını istedi.
Bu meydan okumadan cesaret bulan bürokrasi, insanlık mirasına gözü gibi bakması gerekirken, bin yıllık camiyi çökertme pahasına ibadete açıyor. Bu kasaba muhafazakarlığı arkeolojik çalışmaları tehdit etmekle kalmıyor, Türkiye'nin laik devlet kimliğini ve saygınlığını sarsıyor. İnsan, "Neyse ki Ani'deki Poladoğlu Kilisesi'ni camiye çevirmiyorlar" diye demekten kendisini alamıyor.
Ebu'l Manuçehr uçurumdan kayıp gidecek
Ani'de 2012 yılından 2019'a kadar kazı çalışmasını yöneten ve ören yerinin UNESCO Dünya İnsanlık Mirası listesine girmesini sağlayan Pamukkale Üniversitesi Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı'ndan Prof. Dr. Fahriye Bayram ile Ebu'l Manuçehr Camisi'nin ibadete açılmasını konuştuk.
Camiye cam ve demir kapı yapılmış, minaresine hoparlör çekilmiş, içine ahsap döşeme konup halı serilmiş.
İnanmıyorum!
Böyle bir çalışma mümkün mü?
Mümkün değil. Kazı başkanlığım döneminde orasının ibadete açılmaması için çok uğraştım. Orası fazla ziyaretçi alabilecek durumda değil. Temelde boşluklar var, taşlar boşalmış. Çatı örtüsü uygun değil. Biliyorsunuz, bu dönemin bu ibadet yerlerini halka açmak gibi tutkuları var.
Sizin döneminizde böyle bir talep geldi mi?
O zamandan beri söyleniyordu, "Ziyarete açacağız" diye. Neden açılmaması gerektiği konusunda raporlar hazırlamıştık.
Ne gerekçe gösterildi?
"Bu, Anadolu'nun ilk Türk camisi. O yüzden ibadete açmak istiyoruz."
Ziyaret için mi uygun değil, ibadet için mi?
İkisi için de. İbadetin zaten hiç olamayacağını söylemiştik. O zaman ertelediler. Anladığım kadarıyla araştırma yapılmadan uygulamaya geçmişler.
İmam atanması bekleniyor.
Hedefleri bu zaten.
Arkeolojik alan etkilenir mi?
Temel boşlukları düzgün şekilde onarılmadan, alttan su alma problemi çözümlenmeden... Müze haline çevirmek için kemerlerinin içi doldurulmuş, o ayrıca bir yük veriyor yapıya; onların kaldırılması, örtü sisteminin onarılması gerekiyor. Ciddi onarımdan sonra olabilirdi. Şu koşullarda ibadete açılması uygun değil.
Sonucu ne olur?
Temeldeki boşluk giderek büyüyecek. Yapı uçurum kenarında. Oradan kayıp gidecek.
Binaya elektrik çekilmiş. Bunun etkisi olur mu?
Kabloda elektrik kaçağı olsa... Olmayacak şeyler değil. Sürekli yağış alan yer. Yapı için yazık olmuş. Başka bir şey diyemiyorum.
Arkeolojik alanda ibadet yeri gördünüz mü?
Hayır, görmedim. Küçük bir mescit olabilir. Ama bu şekilde problemli yapının ibadete açıldığını görmedim. Kaldı ki köyde koskocaman cami var.
Ebu'l Menuçehr'in ve Ani'nin önemi nedir?
Anadolu'daki ilk Türk camisi. Minaresi Anadolu'nun sayılı minarelerinden. Sekizgen minareler Orta Asya geleneğidir, Karahanlılardan geçen.
Ani'nin kendisi bir kültür mozaiği. Ermeni başkenti olmuş olmasının ötesinde o kadar çok kültürün izleri var ki. Sonra Bizans'ın eline geçiyor, sonra Gürcülerin, Selçukluların, Moğolların ve Zakaritlerin. Ticaret kenti olduğu için İpek Yolu üzerinde. Dönemin metropolü. Bütün bu kalıntıları görmek mümkün. Bu açıdan özel bir kent, Ani. Çok üzgünüm hakikaten.
72 yaşındaki MHP'li muhalif vekil sokakta saldırıya uğramış
MHP'lilerce baskın düzenlenen Alparslan Türkeş Vakfı'nın Türkeş'i anma etkinliğinde konuklardan biri de 1999-2002 arasında MHP Milletvekili olan 72 yaşındaki Şevket Bülent Yahnici'ydi.
Yahnici, saldırıdan sonra Halk TV'ye katılıp yaşananları yorumladı. Yahnici, "Grubun önünde bulunan birisi 'MHP geldi' diyerek, fırsat ve boşluk bulduğu ilk anda arkadaşlarımıza çullandı" dedi.
Bu sözler üzerine Yahnici'ye MHP tarafından ihraç istemiyle disiplin soruşturması açıldı. Yahnici'nin beyanlarının partinin birlik ve beraberliğini zedelediği ileri sürüldü.
Yahnici, savunma yerine MHP lideri Bahçeli'ye hitaben bir yazı yazdı. Yazıda, birkaç ay önce maskeli bir grubun saldırısına uğradığını açıklayarak, şöyle dedi:
"Birkaç ay önce evimin önünde yüzü maskeli kişilerce bir saldırı sözkonusu olmuştu. Basın duysun istemedim. Kimselere söyleyemedim, utandım da... Zira hastalık sebebiyle tedavi gördüğüm anda hastanedeyken arayıp 'Geçmiş olsun' demiştiniz. Birkaç gün sonra böyle bir saldırıyı hayretle karşıladım ve kimselerle paylaşmamayı uygun gördüm."
Yahnici, asıl kendisine ve diğer eski ülkücülere saldıranların disipline sevk edilmesi gerektiğini söyledi.
Bu arada MHP, Yahnici'nin oğlu Ercüment Devlet Yahnici hakkında da sosyal medya paylaşımlarından ötürü soruşturma başlattı. Yahnici de babası gibi birkaç ay önce sokakta şiddete maruz kalmıştı.