Avukat Şafak Mahmutyazıcıoğlu, önceki gün Yeşilköy Balıkçılar Çarşısı'nda bir araya geldiği arkadaşlarına, artık yardım ve bağış kampanyalarına ağırlık vereceğini söyledi. Örneğin, 400 öğrencinin okuduğu bir okul için koliler hazırlamıştı. Hatta kolilerin fotoğraflarını gösterdi. Arkadaşları Mahmutyazıcıoğlu'nu kutladılar.
Masanın ağabeyi, Beşiktaş'ın 2012-2019 yıllarında başkanlığını yapan Fikret Orman'dı.
Orman döneminde yönetim kurulu üyesi olan işadamı Serkan Yazıcıoğlu, masadaydı.
Şafak Mahmutyazıcıoğlu, aynı yönetimde hukuktan sorumluydu.
Rizeli Mahmutyazıcıoğlu, ünlü ve zengin bir avukattı.
Bir yıldır sunucu Ece Erken ile evliydi.
İki çocuk babasıydı.
'Tanıyorum' dedi
Mahmutyazıcıoğlu ve iki arkadaşı çarşamba saat 18'de buluştu. Orman, iki saat sonra masadan ayrıldı. Yazıcıoğlu da kalkmak üzere hareketlenince Mahmutyazıcıoğlu, ondan oturmasını istedi. Aralarına bir gazeteci katıldı.
Saat 00.30'u geçiyordu ki masaya iki genç geldi.
Mahmutyazıoğlu, yan masada beklemelerini istedi.
Arkadaşları "Hayırdır?" diye sordu.
Mahmutyazıcıoğlu, "Tanıyorum" dedi.
Nereden mi tanıyordu?
Dairenin satışından çıkan husumet
Emniyet'e göre Suphi M. adlı kişi, Gürkan K. adlı emlakçıdan 1.480.000 TL'ye daire satın aldı. Bu daireyi 1.600.000 TL'ye üçüncü kişiye sattı.
Satışı haber alan Gürkan K., Suphi M.'den 100 bin TL istedi.
Suphi M., 60 bin TL teklif etti. Anlaşmazlık yaşandı.
Gürkan K., "Ağabeylerimi gönderirim" dedi.
Birkaç gün sonra 'Drej Ali' lakaplı Ali Yasak'ın yeğeni olarak kendisini tanıtan Kadir Yasak, Suphi M.'yi görüşmeye davet etti. Suphi M. de beraberinde avukatı Mahmutyazıcıoğlu ile gitti. İki grup 65 bin TL'de anlaştı.
Ancak Mahmutyazıcıoğlu, Suphi M.'ye "Seni ararlarsa 'Parayı Şafak'a verdim, ondan alın" demesini tembihledi.
Yeşilköy Balıkçılar Çarşısı'nda yan masada bekleyen iki genç işte bu anlaşmazlık için gelmişti.
Mahmutyazıcıoğlu, arkadaşlarının yanından kalkarak, saldırganların masasına oturdu. Birkaç dakika sonra tartışma çıktı. Saldırganlardan biri, "Ne oluyor?" diye ayağa kalkan Mahmutyazıcıoğlu'nun şoförü Murat B.'yi ayağından vurdu. Sonra da
Mahmutyazıoğlu'na yedi el sıktılar. Mahmutyazıcıoğlu, hastanede öldü.
Polis, iki şüpheliyi gözaltına aldı.
Ali ve Kadir Yasak ile iki şüpheli aranıyor.
Baronlar Savaşı'nda vurulan avukat
Yeşilköy Balıkçılar Çarşısı'nda beş yıl önce de Avukat Kudbettin Kaya öldürülmüştü. Uyuşturucu baronu olduğu iddia edilen 'Hayalet Orhan' lakaplı Orhan Ünğan'ın avukatı Kaya'yı İranlı Naci Şerifi Zindaşti'nin öldürttüğü iddia ediliyordu.
Yazıcıoğlu anlatıyor: Şafak, katillerini tanıyordu
Mahmutyazıcıoğlu öldürüldüğünde yan masada bulunan arkadaşı Serkan Yazıcıoğlu, geceyi ve cinayet anını bana anlattı.
Olay nasıl oldu?
İki genç adam masaya bodoslama geldi. Oturup konuşmak istediler. Şafak, tanıyordu. "Karşıya oturun, beş dakika bekleyin, geliyorum" dedi. "Tanıdık" dedi. Şafak gitti. Beş dakika oturdular. Bir el hareketi gördüm. Biri elini Şafak'ın omzuna doğru kaldırdı. Şafak'ın şoförü ayağa kalktı, "Ne oluyor?" deyince şoföre ateş ettiler. Dizinden vurdular. Sonra Şafak'a sıktılar. Yanda masada biri, "Yat abi yere" dedi. Ben masanın altına girdim. İlk mermiyle son mermi arasında geçen zaman 10 saniyedir, bana bir ömür gibi geldi.
Kaçtılar mı?
Oraları hatırlamıyorum. 30 saniye sonra ben çıktım, yoktu kimse. Ambulans çağırdık. Şoktayız. Ellerim titriyordu. Şafak kendindeydi bir ara. Hastaneye getirdiğimizde öldüğünü söylediler.
Şafak Bey, cinayetten önce bir sorundan söz etti mi?
İyiydi morali. Mutluydu. Gülüyorduk.
Ne hakkında konuşuyordunuz?
Mevzumuz da ne? Ben Sarıyer'de okul açıyorum. Altıncıyı yapıyorum, devlete bağışlıyorum. Onu konuşuyoruz. Bu ya, hayır işleri. Başkanımız (Orman'ı kastediyor) Amerika'ya gidecek. "Çocuklar sizi bir göreyim" dedi. Ondan buluştuk.
Olay sırasında Orman yanınızda mıydı?
Yoktu. Ben de kalkıyordum. Şafak, "Otur" dedi. Tweetlerini görüyordunuz. "Boşver, yazma, bize ne." dedim. "Senin dediğini yapacağım, söz" dedi. Bir okuldan yazmışlar, 400 öğrencisi varmış, bir şeyler lazımmış. "Onlara yardım edeceğim" dedi. Kolilerin fotoğrafını gösterdi. Üzerinde "Şafak" yazan. Yardım paketi. "Sen yapıyorsun, ben de yapacağım" dedi.
Bozkır, üç haftadır Türkiye'de mi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkladı: Necip Hablemitoğlu suikasti zanlısı olan, Kırmızı Bülten ile aranan Nuri Gökhan Bozkır, MİT tarafından Ukrayna'dan getirilerek, Emniyet'e teslim edildi. Dün Bozkır'ın kelepçeli görüntüsü yayınlandı.
Öğrendiğim kadarıyla Bozkır, dört ay önce Ukrayna'dan Romanya'ya geçmişti. Dört ay bu ülkede kalan Bozkır, Ukrayna'ya döndüğünde havalimanında yakalandı.
İddiaya göre Bozkır, üç hafta önce Türkiye'ye getirilerek, MİT tarafından sorgulandı.
Bozkır, 2019'da Kiev'de üç ay tutuklu kalmış ve ev hapsine çıkarılmıştı. Ancak Türkiye'ye iade edilmemişti. "Şimdi neden?" sorusu yanıtını bekliyor.
İşadamının pasaportu yargı kararı olmadan iptal edilmiş
Geçen yıl 2 Mayıs'ta ifşaatlara başlamasından sonra Sedat Peker'in, aile yakınlarının, avukatlarının ve arkadaşlarının pasaportları iptal edildi. İddiaya göre iptal edilen kişi sayısı, 600'ü aştı. Onlardan biri de Kayserili işadamı Hacı Ömer Okuducu idi.
Okuducu, pasaportunun soruşturma kapsamında ya da yargı kararı olmadan iptal edildiğini savunarak, Ankara 13. İdare Mahkemesi'nde dava açtı.
Emniyet Genel Müdürlüğü'nce mahkemeye gönderilen yazıda, 27 Mayıs 2021 tarihli ve 0367490 sayılı işlemle Okuducu'nun adının da yer aldığı listenin Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'ne gönderildiği belirtildi. "Listede ismi yer alanların ülkemizden ayrılmalarında genel güvenlik bakımından mahzur bulunduğu" anlatıldı. Dayanak olarak Pasaport Kanunu'nun 22. maddesi gösterildi.
13. İdare Mahkemesi, Okuducu'nun listede isminin yer almasının gerekçesini sordu.
Emniyet'in gönderdiği bilgi ve belgeler incelendikten sonra şu kanıya varıldı:
"Okuducu'nun listede isminin yer almasının gerekçesinin somut bir şekilde ortaya konulamadığı, ülkemizden ayrılmasında genel güvenlik bakımından nasıl bir sakınca bulunduğuna ilişkin bir tespite yer verilmediği..."
Okuducu hakkında süren bir soruşturma veya kovuşturmanın olmadığı kaydedildi.
Pasaportun iptalini gerektirecek belgenin sunulamadığı anlatılarak, "Mahkemece verilmiş bir karar olmaksızın davacının yurt dışına çıkma hürriyetinin kısıtlanmasına olanak görülmediğinden" işlem iptal edildi. İptalin uygulanması halinde seyahat hürriyetinin kısıtlanacağı ve telafisi güç zararların doğacağı vurgulandı.
Mahkeme, 12 Ocak'ta yürütmenin durdurulmasına karar verildi.
Bu, Peker'den ötürü pasaportu iptal edilenler hakkındaki ilk karar niteliğini de taşıyor.
Düzeltme ve özür
Dün bu köşede TÜGVA'nın İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden kiraladığı Büyükada Vapur İskelesi'ne ilişkin Adalar Sulh Hukuk Mahkemesi'nde açtığı davadan söz etmiştim. Taraflar arasında geçerli bir kira sözleşmesinin tespiti ve esasa ilişkin karar verilene kadar tahliyede yürütmenin durdurulmasına ilişkin bu davanın usul bakımından reddedildiğini yazmıştım. Mahkeme yetkisizlik kararı vermişti.
Ancak haber "TÜGVA Adalar'da davayı kaybetti" başlığıyla verildi.
Doğrusu "TÜGVA'nın Adalar Davası reddedildi" olmalıydı.
Eksik anlatım, yanlış bir anlatımdır da.
Düzeltir, özür dilerim.