Toros Dağları’nın zirvelerinden doğup Silifke üzerinden Akdeniz’e dökülen Göksu Nehri, bölge halkı ve ziyaretçiler için genellikle "turkuaz" rengiyle bilinir. Ancak bu hafta nehrin kıyısında yürüyüş yapmak isteyen Silifkeliler, alıştıkları manzaradan çok farklı bir tabloyla karşılaştı. Göksu Deltası’ndaki uluslararası öneme sahip kuş cennetine hayat veren su yolu, turkuaz rengini kaybederek koyu, siyahımsı bir renge bürünmüştü.
Görsel değişime, nehrin kıyısına yaklaşmayı neredeyse imkansız kılan ağır bir koku eşlik ediyordu. Vatandaşların günlük yaşamını ve bölgenin ekolojik dengesini tehdit eden bu değişim, yerel ekonominin can damarı olan tarımsal üretimin yan etkilerini ve çevre denetimlerindeki sürdürülebilirlik sorununu bir kez daha gündeme taşıdı.
TURKUAZDAN SİYAHA: DELTADA ALARM ZİLLERİ
Nehrin renginin koyulaşması ve yayılan keskin koku üzerine bölge sakinleri, durumu yetkili mercilere bildirdi. Şikayetlerin yoğunlaşmasıyla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü ekipleri bölgeye intikal ederek, kirliliğin kaynağını tespit etmek amacıyla nehirden su numuneleri aldı.
İlk incelemeler ve yerel kaynaklardan edinilen bilgiler, kirliliğin kaynağı olarak mevsimsel bir endüstriyel faaliyeti işaret ediyor: Zeytin işleme tesisleri. İddialara göre, hasat sezonunun yoğun olduğu bu dönemde, zeytin fabrikalarından çıkan ve "karasu" olarak bilinen atık sular, arıtma prosedürlerine tabi tutulmadan veya kapasite aşımları nedeniyle doğrudan nehre deşarj edildi. Bu durum, sadece nehrin rengini değiştirmekle kalmıyor, aynı zamanda nehir yatağı boyunca yayılan koku ile halk sağlığını ve yaşam kalitesini doğrudan etkiliyor.
CEZASIZLIK MI, YETERSİZ DENETİM Mİ?
Göksu Nehri’ndeki bu kirlilik, bölge için ne yazık ki yeni bir fenomen değil. Kayıtlar, benzer bir çevre krizinin Aralık 2022’de de yaşandığını doğruluyor. O dönem yapılan denetimlerde, kirliliğin kaynağının Mut ilçesinde faaliyet gösteren iki zeytin işleme tesisi olduğu tespit edilmişti.
Devletin denetim mekanizması o dönem devreye girmiş; söz konusu iki tesisin faaliyetleri durdurulmuş ve firmalara toplam 3 milyon 73 bin lira idari para cezası kesilmişti. Ancak aradan geçen iki yılın ardından, aynı nehirde, aynı mevsimde ve benzer nedenlerle suyun renginin tekrar siyaha dönmesi, uygulanan yaptırımların "caydırıcılık" niteliğini tartışmaya açıyor. Milyonluk cezalara rağmen kirliliğin tekerrür etmesi, atık yönetim maliyetlerinin çevre cezalarından daha yüksek olup olmadığı veya denetimlerin sürekliliği konusundaki soru işaretlerini koruyor.
ANALİZ SONUÇLARI BEKLENİYOR
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nün aldığı numunelerin laboratuvar sonuçları, kirliliğin kesin kimyasal bileşimini ve kaynağını netleştirecek.
Ancak sonuçlar ne olursa olsun, Göksu Deltası’ndaki kuş cennetinden Akdeniz’e dökülen suyun mevcut durumu, ekonomik üretim ile çevresel koruma arasındaki hassas dengenin bir kez daha bozulduğunu gösteriyor. Bölge halkı şimdi, kesilen cezaların ötesinde, nehrin turkuaz rengine kalıcı olarak kavuşmasını sağlayacak yapısal bir çözüm bekliyor.