İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun yargının yetkilerinin kısıtlandığı yasa teklifine protesto için İsrail'deki sivil toplum kuruluşları, hukukçular ve yüksek teknoloji sektörleri gibi meslek gruplarının çağrısı üzerine on binlerce kişi meydanlara indi.
İsrail polisi, gösterilere 100 bin civarında kişinin katıldığını açıklarken, Tel Aviv'deki meydanlara çıkan yollarda yoğun güvenlik önlemi alındı.
Bu hafta gösterilere katılacağını açıklayan ana muhalefet lideri Gelecek Var Partisi Lideri Yair Lapid burada yaptığı konuşmada, “Ülkemizi ve demokrasiyi koruyacağız. Kazanana kadar vazgeçmeyeceğiz." dedi.
Tel Aviv kent merkezindeki Azrieli Meydanı'nda toplanan her yaştan binlerce gösterici İsrail bayrakları taşıdı. Göstericiler, meydana kurulan sahnelerde çalınan "Diktatörlüğe hayır" ve "Demokrasi" sloganlarına eşlik etti.
Gösterilere katılan akademisyen Julia Levin, sağcı hükümetin, Yüksek Mahkeme'nin azınlıkların haklarını korumasına engel olmaya çalıştığını ve buna tepki göstermek için gösterilere katıldığını söyledi.
Güzel Sanatlar öğrencisi Noah Wiegenfeld, İsrail'de haklarını alamayacağını ve kadın olarak ayrımcılığa uğrayacağını düşündüğü için protestoya geldiğini paylaştı.
Avrupa vatandaşlığı bulunduğunu ve "gelecekte İsrail'de yaşamayacağını düşünmenin kendisini üzdüğünü" dile getiren Wiegenfeld, "(İsrail'in Filistin topraklarını işgali) İşgal geçmişte varsa bugün artık giderek daha bir gerçek halini alıyor. Bu bir diktatörlük halini alıyor. Batı Şeria'da işgal her gün gerçekleşiyor. Arkadaşlarım 18 yaşında orada nöbet bekliyor, sağ siyasetçilerin ajandalarına hizmet etmek için buradaki halkın üzerinde egemenlik kuruyor." dedi.
Gösterilere katılan Itay, hükümetin Yüksek Mahkeme'nin yetkilerini elinden alma çabasının kendisini endişelendirdiğine işaret ederek İsrail'de sağın güç kazanmasını çok sorunlu gördüğünü ve bunu protesto etmek için sokağa indiğini ifade etti.
İsrail'de aşırı sağın yer aldığı koalisyonun Filistin-İsrail çatışmasına etkisine ilişkin soruyu yanıtlayan Itay, "Hükümetin vaatlerde bulunduğunu ancak sahadaki gerçeklerin hükümeti durdurmasını ümit ettiğini" belirtti.
Ne olmuştu?
Adalet Bakanı Yariv Levin, 5 Ocak'ta Yüksek Mahkemenin yetkilerini sınırlandıran, yargının, hakimlerin seçimi üzerindeki etkisini azaltan bir yasa planladıklarını duyurmuştu.
Netanyahu başbakanlığındaki koalisyon hükümetinin, yargının bazı yetkilerini Meclise devretmeye yönelik hamleleri, Yüksek Mahkeme başta olmak üzere hükümet ile İsrail yargı mekanizması arasında gerilime yol açmıştı.
Ülkedeki en yüksek yargı merci olarak görev yapan İsrail Yüksek Mahkemesi, Anayasa taslağı olarak kabul edilen temel yasalara aykırı olduğu gerekçesiyle Meclisin çıkardığı kanunları bozma yetkisine sahip.
Netanyahu hükümeti, açıkladığı yargı düzenlemesinde, Yüksek Mahkemenin, Meclisin çıkardığı kanunları bozma yetkisinin elinden alınacağını belirtmişti.
İsrail Yüksek Mahkemesi'nin 18 Ocak'ta Netanyahu hükümetinde birden fazla bakanlık görevi üstlenen Şas Lideri Arya Deri'nin "vergi suçlarından hüküm giydiği için" kabinede yer alamayacağına hükmetmesiyle, iktidar-yargı krizi derinleşmişti.