Çin'in, Afganistan denkleminde Türkiye yok

halktv.com.tr, Orta Asya'da üç büyük güç olan Rusya, Çin ve İran'ın Afganistan'da Taliban'ı destekleyerek yürüttükleri stratejiyi, planı ve kurmaya çalıştıkları dengeyi konunun uzmanlarıyla konuşmaya devam ediyor. Bu kapsamda gerçekleştirdiğimiz dizimizin üçüncü ve son konuğu, Çin üzerinde çalışmalar yürüten Liverpool Üniversitesi Çin Kampüsü'nden Doç. Dr. Ceren Ergenç.

ABD yönetimi, Taliban ile 29 Şubat 2020'de anlaşmaya varmış ve 1 Mayıs 2021'de Afganistan'dan tamamen çekileceği konusunda mutabık kalmıştı. Biden yönetimi, 1 Mayıs'tan başlamak üzere 11 Eylül'e kadar tamamen çekilmiş olacaklarını açıklamıştı. Bu süreçte, ABD'nin hızla çekilmesi, Taliban'ın her gün hakimiyet alanlarını genişletmesi ve son olarak da başkent Kabil'e girmesi Afganistan'da tansiyonu hızla yükseltti. Cumhurbaşkanı Eşref Gani'nin ülkeden kaçması ile Taliban resmi olarak Afganistan'da iktidarı ele geçirdiğini açıkladı. Tüm bu gelişmeler kapsamında, bölgesel üç büyük güç ve ABD'nin ezeli düşmanları olan Rusya, Çin ve İran'ın ne tepki vereceği merak konusu olmuştu. Hepsi hızlı açıklamalarla Taliban ile ilişkileri geliştirmek istediklerini ve tanıyacaklarını açıkladı. 

Çin üzerinde çalışmalar yürüten Liverpool Üniversitesi Çin Kampüsü'nden Doç. Dr. Ceren Ergenç; Çin için Afganistan'da ki durumun birincil önceliğinin bölgedeki güvenliğin ve istikrarın sağlanması olduğunu belirtti. Bu noktada sadece Taliban değil o bölgede istikrarı sağlayacak herkesle iş birliği yapacağını söyledi. Türkiye'nin, Afganistan nezdindeki planlarının, Çin için bir kaygı nedeni olmadığını ancak Çin tarafından yapılan hiç bir açıklamada da, Afganistan denklemine Türkiye'nin sokulduğunu da görmediğini belirtti.

 -ABD'nin, Afganistan işgaline kadar olan süreçteki, Çin-Afganistan ilişkilerinden çok kısa bahseder misiniz?

"Ben teşekkür ederim.  Çin Komünist Devrim'i öncesi, Çin'in sınırlarını Orta Asya'ya doğru genişletmesi, Afganistan Krallığı tarafından hiç hoş karşılanmıyor. Fakat devrim sonrası, diplomatik olarak iyi ilişkiler kuruluyor. Devrimden sonra sınırlar kesinleşiyor. Özellikle, Güney Asya'ya varan sınırların içerisinde, uzun bir süre çatışma görülmüyor. Hatta, Çin'in Sovyetler Birliği ayrılığından sonra bile, Çin-Afganistan ilişkileri zarar görmüyor. Afganistan'ın, Sovyetler Birliği ilişkileri iyi olmasına rağmen, Çin ve Afganistan arasında herhangi bir çatışma yaşanmıyor. Aslında, iki ülke arasındaki resmi ilişkilerin kırılma noktası, 1979'da Sovyetler Birliği'nin Afganistan'ı işgaliyle başlıyor. Çin, Afganistan Demokratik Cumhuriyeti'ni, Sovyetler Birliği yanlısı olduğu için onaylamıyor. Sovyetler Birliği'nin ordusu olan Kızıl Ordu Afganistan'a girince, Sovyetler Birliği'nin kendisini bölgede yalnızlaştırmak amacında olduğunu düşünüyor. Mesela, Sovyetler Birliği yanlısı yeni yönetimin ilk ilişki kurduğu ülkelerden biri Vietnam'dır. Yeni rejimin, ilk ilişki kurduğu ülkelerden birinin Vietnam olmasını, kendisine bir saldırı olarak algılıyor. Kısa sürdüğü için fazla bilinmez fakat bu düşünceden dolayı Çin-Vietnam savaşı yaşanmıştır. O zamanlar Çin, bölgedeki Sovyetler Birliği etkisini kırmak için, diğer siyasi aktörlerle ilişki kurmaya çalışıyor."

-Çin'in, Afganistan ile ABD işgali sürecindeki ilişkilerini anlatır mısınız biraz? Nasıl bir tavır içerisindeydi? 

"Çin'in bugün, Taliban ile erkenden kurduğu ilişkinin temelinde de o dönemde izlediği bu politika var. Yani Çin'in, ABD'nin çekilme kararı almasından sonra hızlıca, hem Afganistan hükümetiyle, hem de Taliban ile görüşmeye geçmesi uluslararası kamuoyunu çok şaşırttı. Aslında, Çin'in ve bölgedeki ilişkilerinin tarihine baktığımız zaman bir tutarlılık var. Çin, Taliban ile birden ilişki kurmuş değil. Bu ilişkiler, ABD işgali süresince devam etti. Aslında Çin, ABD ile de, Afganistan hükümeti ile de, Taliban ile de görüşmeleri devam ettirdi. ABD işgali, 11 Eylül'ün hemen ertesinde yaşandığı. Çin'de  uluslararası anlamda önlem almak için ABD ile işbirliği içerisinde Afganistan hükümetiyle ilişki kurdu. Şanghay İşbirliği Örgütü (o dönem ki ismi Şanghay Beşlisi'ydi) o dönem kuruldu. Aslında bölgede bu iki gelişme ilişkili adımlardı. 2000'li yıllarda Çin, Afganistan hükümetine yüklü yardımlar yaparak ülkede ve bölgede istikrarın sağlanmasına destek olmak istedi. Bu da zaten, Çin'in genel politikasıdır. Siyasi bir politikada bulunmak yerine, ekonomik yardımla ve kalkınma yoluyla bölgedeki istikrarı sağlamaya çalışıyor. Komşularındaki istikrarı sağlama yoluna gidiyor. Bu da aslında Çin'in, Taliban'a verdiği ekonomik destek sözünün, dış politikada bir devamlılığının olduğunu gösteriyor bize."

-Bu söyleşi dizisinde, sizden önce konuştuğum Rusya ve İran uzmanlarının birbirlerinden bağımsız bir şekilde söyledikleri ortak bir görüş vardı. O da 'ABD'nin Afganistan'ı işgal ettiği zaman, Rusya ve İran'ın kapalıda olsa bu durumu desteklediğiydi'. Çin için de böyle bir durum söz konusu mu?

"Evet. Zaten Rusya ve Çin'in o dönemde Şanghay İşbirliği Örgütü'nü kurmasının amacı, bölgede uluslararası teröre engel olmaktı. O dönem tabi ki bölgeyi ABD'ye bırakmak istemediler, ama o dönem ABD'ye karşı politika da geliştirmediler. Hepsi ABD'nin Taliban'ı ezme ve Afganistan hükümetini destekleme politikasını desteklediler. 2011 yılında başlayan saldırılarda bununla ilgilidir. Çin, Afganistan'da çoğunlukla ABD destekli hükümetle ilişki kurdu. Bu anlamda aslında, Taliban ilişkilerini en normal şekilde, Pakistan aracılığıyla yürütse de, bir yandan da kendini Taliban'a karşı konumlandırmış oldu."

-Çin'in Afganistan/Taliban tavrının tarihi altyapısı var mı? Bu denge ne zaman kuruldu? Bunu anlatır mısınız?

"Çin'in, Afganistan'da askeri ve siyasi olarak varlık göstermeye çalışması, aslında 2010'lu yıllarda yani yakın bir döneme dayanıyor. Askeri ve siyasi varlıktan kastım, kendi ordusunun Afganistan'a girmesi değil. Çin dış politikada, asla bunu yapmıyor. Daha çok, barış güçlerine destek vermek şeklinde ilerliyor. Aslında Çin için, barış güçlerine askeri destek vermek bile, Çin için çok büyük bir dış politika değişikliği. Genel olarak, dünyada barış güçlerine ordusunu destek verdiği sadece Libya var. Bunu da genelde yapmıyor yani. Çin'in bu politika değişikliğinin nedeni, Afganistan hükümetine destek vermesine karşın, Taliban'ın saldırılarının arttırıyor olmasıydı. Bu saldırılar hem Afganistan'da, hem de Pakistan'da gerçekleşti.

Çin'in 'Bir Kuşak, Bir Yol' girişiminin başladığı ve hızlandığı bir dönem bu dönem. Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru'nda önemli girişimlerin yapıldığı bir dönem. Genel olarak, Çin'in yatırım yaptığı ülkelerde, diplomatik can güvenliği Çin'in kırmızı çizgisidir. Çalışanlarının güvenliğinin sağlanamadığı durumlarda, yatırımlarını durdurulduğu ve geri çektiği örnekler var. Ama Güney Asya'da, Afganistan ve Pakistan'da geri çekmek ve durdurmak yerine, barış gücüne ortak olmayı tercih etti. Bölge ile kendi Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin bağlantısını kesmek için, bölgedeki etkisini sürdürmesi gerekiyor. 

Çin'in 2010'lu yıllarda Taliban ile arasında gerginlik var ama bir yandan da 1980'lerden beridir Taliban'la Pakistan aracılığı ile görüşüyor. En normal düzeyde Çin diplomatları Pakistan'a gidip Taliban temsilcileriyle görüşüyordu. Bunu yapmasının nedeni devlet dışı siyasi aktörlerle temsili de olsa temasta kalmak. Bu politikayı ilk önce Sovyetler Birliği'ne sonra da ABD'ye karşı bölgede bir taktik olarak kullanıyordu. Yani burada da bir dış politika sürekliliği görüyoruz. O dönemde bölgede ilerleyen korkunç gerginliğe karşı yürüttüğü bu politikanın nedeni; Sincan Uygur Özerk Bölgesi ve Güney Asya bölgesindeki sınırlarını koruma amaçlı."

-Son dönemde Afganistan'daki gelişmeler kapsamında, Çin'in bölge stratejisi hakkında bilgi verir misin? Çin'in Afganistan'dan ve Taliban'dan beklentisi nedir?

"ABD'nin çekilme kararını açıklamasının ardından hem Afganistan hükümetiyle, hem de Taliban ile görüşmeye başlaması "ABD'den boşalan güç boşluğunu doldurmaya yönelik hareketler" şeklinde yorumlandı. Ama bence böyle yorumlamak yerine "bölgedeki güvenlik kaygılarını çözmeye yönelik hareketler" olarak yorumlamalıyız. Çin, Afganistan'da başlattığı ve sürdürdüğü politikasını, bir güç olma veya jeopolitik alanını genişletme hamlesi olarak görmüyor. Tabi ki orada ekonomik ve madeni fırsatlar var, ama Çin'in esas motivasyonu herhangi bir jeopolitik kazanç sağlamak veya küresel sistemde ABD ile güç dengelerini etkileyecek bir adım atmak değil, daha çok kendini korumak. Çin'in, Taliban ile görüşüyor olmasının birincil sebebi, kendini korumak amaçlı bir hamle."

-Afganistan'da son yaşanan gelişmeler kapsamında, Çin hükümeti tarafından atılan adımlar neler? Hükümetin konuya dair açık bir şekilde beyanı var mı bu konuya dair?

"Çok üst düzey görüşmeler yapılıyor. Çin dış işleri bakanı ABD'nin bir üst düzey yetkilisi ile görüşmesinin ertesi günü, Taliban yetilileri ile görüştü. Çok üst düzey bir görüşme. Çin, normalde böyle üst düzey görüşmeleri açıkça yapmaz aslında. Açık görüşmeleri, sadece çok önemli aktörlerle gerçekleştirir. Zaten, bu yüzden Taliban'ın bu kadar çabuk ve erken bir meşrulaştırması, şaşkınlıkla karşılandı. Çin sadece Taliban'ı değil, Afganistan'da istikrarı sağlayacak herhangi bir aktörü destekleyeceğini açıklamak için herkesle görüşüyor aslında. Örneğin, Çinli kamu diplomasisi aktörlerini Taliban'a gönderiyor. O anlamda olumlu bir hava var yani."

-Açık, açık bir şekilde Çin'in Taliban'dan istediği şeyler neler? Çin'in beklentisi ne?

"Çin'in, Taliban yönetimindeki Afganistan ile ilgili 2 temel kaygısı var. Birincisi, Taliban hükümetinin bölgede terörü beslemeye devam etmesi. Aslında Çin'i doğrudan ilgilendirmiyor. Çünkü, Çin ile Afganistan'ın sınırı, Çin tarafından çok çok iyi korunuyor. Anormal geçişlere asla izin verilmiyor. Zaten o bölgede ulaşım sınırı olduğu için Çin'in Afganistan sınırı güvenli durumda diyebiliriz. Ama Orta Asya sınırlarından kaygılı. Özellikle Tacikistan üzerinden, kendi sınırlarını koruyamamaktan endişeli. Bunu da uzun vadede, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki güç dengelerine dayandırarak endişeli. İkinci meselede Çin'in iç güvenliği. Her ne kadar Taliban, Çin tarafına saldırı olmayacağına dair güvence verse de -ki Taliban, Türkistan İslam Partisi'ni desteklemeyeceğini söyledi- önümüzdeki günlerde ülkede iç çatışma yaşanma ihtimali, Çin'in projesine Afganistan'ı dahil etmesine engel oluyor. "

-Çin hükümetinin Taliban ile sıkı ilişkiler içerisinden olmasına ülkede muhalif olan ve karşı çıkan bir kesim var mı?  

"Çin içerisinde, politika yapıcılar yada toplumsal kanaat önderleri, Çin hükümetinin bu konuda temkinli olması gerektiğine dair görüş bildiriyorlar. Zaten Çin'in, Taliban'ı meşru siyasi aktör tanıyacağı sinyali vermesi, ideolojik yakınlıktan kaynaklanmıyor. Tam tersi, resmi beyanatlardan ve kamuoyu açıklamalarından anladığımız şu ki; karar alıcılar Taliban'ın ideolojik olarak yapısından kaygılılar. Çin hükümeti bölgede istikrarı sağlamak amacıyla, bölgede oluşacak her hangi bir siyasi aktöre finansal destek vereceğini beyan ediyor. Uzmanlar, ülkenin bir istikbalinin olmadığı konusunda, Çin hükümetine uyarılar yapıyor.

Benzer şekilde kamuoyu ilk başta, ABD'nin Afganistan'dan çekildiğini açıkladığı zaman, bunu ABD'nin başarısızlığı olarak görüp, Çin'i bölgede istikrarı sağlayan büyük bir devlet olarak alkışladı. Afganistan politikasına dair, devletlerine destek veridiler. Fakat, Taliban ülkeyi ele geçirirken ortaya çıkan görüntüler, toplumun hafızasındaki eski Taliban imajını yeniden uyandırdı. Örneğin, zamanında Taliban tarafından büyük bir Buda heykeli bombalamıştı. Toplum bunu hatırladı ve 'biz bunu yapan insanlara mı destek veriyoruz' dediler. Kamuoyu bir anlamda bir anda tersine döndü. Hükümeti Taliban'ı meşrulaştırmaya çalışmakla, siyasi aktör olarak tanımakla, Bir Kuşak, Bir Yol projesine dahil etmekle eleştirdi ve daha temkinli olmaları konusunda uyarmaya başladı.

Benzer şekilde, muhalif diyebileceğimiz gazeteler, doğrudan eleştiriler yapmasalar bile dolaylı uyarılarda bulundu. Örneğin yıllardır Afganistan'da ticaret yapan Çinlilerle söyleşi yapıp, bu ülkede ticaret yapmanın güvenlik açısından da, ekonomik belirsizlik anlamında da ne kadar zor olduğunu anlattırıp bu şekilde dolaylı mesajlar verdiler."

-Çin'in Bir Kuşak, Bir Yol Projesi kapsamında Afganistan'a bakış açısı nedir?

"Çin için Afganistan'ın önemi şu; Afganistan'ı, Çin-Pakistan ekonomik koridoruna dahil edebilir.

Ama bu durumun önemi Çin'den çok, Afganistan için daha fazla. Çünkü, Afganistan'da altyapı ve insan kaynağı eksikliği sebebiyle, ticaretten bağı kopmuş durumda. Bu altyapıyı destekleyecek, finansal altyapıda mevcut değil. Bu anlamda, Afganistan aslında Bir Kuşak, Bir Yol girişimine aç bir durumda. Taliban'ın ilk görüştüğü dış aktörlerden birinin Çin olmasının ana nedenlerinden biri de budur. Çin'den gelecek finansal ve altyapı yardımına aç çünkü. Taliban'ın, Afganistan'da kuracağı iktidarının geleceğinde, Çin'den gelecek ekonomik yardım sözünün önemi çok büyük.

Taliban, o yüzden zaten çok büyük ödünler veriyor. Örneğin, Uygurlara herhangi siyasi bir destek vermeyeceğinin sözünü vermek, aslında Taliban için çok büyük bir ödün. Çin'den gelecek bu ekonomik yardımın kısılmaması için her türlü sözü ve ödünü vermeye hazırlar. Bu yüzden Bir Kuşak, Bir Yol girişimine girmeye çok istekli olan taraf Afganistan aslında. Çin'in Afganistan'ı, Çin-Pakistan ekonomik koridoru içerisine almasının en önemli nedeni, bu aşamada sadece bölgede güvenliği sağlamak olur. Afganistan'daki madenler, o madenlerin Çin-Pakistan ekonomik koridoru üzerinden hem Çin'e getirilmesi, oradan diğer ülkelere aktarılması meselesi, Çin'in en önemli amacı gibi bir analiz var. Ama bence, bu Çin için ikincil bir öneme sahip.

Afganistan'daki güvenlik kaygısı, altyapı eksikliği v.s. bütün bu madenlerin çıkarılmasını zaten olanaksız kılıyor. ABD, 20 sene bu madenlerin varlığını bildiği halde çıkaramadı. Çin'de bugünden, yarına gidip hemen bu madenleri çıkarıp, buradan ekonomik kazanç elde edebilecek bir durumda değil. Eğer Peşaver-Kabil otoyolu yapılırsa, ya da Afganistan hükümetinin zamanında ısrar ettiği Vahan Koridoru'nda otoyol inşa edilirse, o zaman Afganistan'da madenciliğe yatırım yapmak anlamlı olur.

Ama Çin açısından bu noktaya gelinmesine çok var. Bunun nedeni de, ülke içerisinde güvenlik sağlanmadan, Afganistan'a bu kadar yatırım yapılmasına dair bir muhalefet var. Çin hükümeti her zaman muhalefeti dinleyen bir hükümet değildir. Ama bu noktada ortak görüşteler. O yüzden ilk aşamada güvenlik, ekonomik çıkarlardan önce geliyor."

-Taliban, İslamcı ve cihatçı bir örgüt. Çin'in en büyük sorunları Uygur/Doğu Türkistan ve bu konu kapsamında Türkistan İslam Partisi terör örgütü. Bu örgütte Taliban gibi El-Kaide kökenli bir örgüt. Taliban'ın iktidarda olduğu bir Afganistan'da, Türkistan İslam Partisi gibi, Özbekistan İslami Hareketi gibi, IŞİD'in bölgesel grubu olan İslam Devleti Horasan Vilayeti gibi örgütlerin rahat bir şekilde örgütlenebileceği bir ortam oluşacağı öngörülüyor. Çin'in bu durumda Sincan-Uygur bölgesinde oluşacak sorunlar temelinde aldığı önlemler neler?

"Zaten, Çin'in Taliban'dan istediği en önemli söz bu. Dışişleri bakanı ile görüşmesinde ve daha sonraki görüşmelerde de bu konuşuldu. Çin tarafından yapılan açıklamada, 'her hangi bir Afganistan hükümetinden, Çin'in iç işlerine ve egemenliğine dair bir teyit ve söz alınması zorunluluğu' bir ön koşul olacak denildi. Taliban da bu sözü veriyor. Buradaki sorun Taliban liderleri bu sözü veriyor ama Taliban çok parçalı bir örgüt. Çelik çekirdek tüm örgütü kontrol altında tutabilen bir mekanizmaları yok. Kendi içerisinde de çatışmalar yaşanıyor. Büyük ihtimalle de önümüzdeki zamanlarda, örgüt içerisinde çatışmalar ve bölünmeler göreceğiz. Yani Taliban'ın liderleri bu sözü verseler de asıl korku Taliban'ın militanları. Örneğin Taliban ve Çin dış işleri bakanının görüşmesinin olduğu günlerde Pakistan'da, içerisinde Çinli mühendislerin olduğu bir konvoy bombalandı. Bu da Taliban'ın ordusunu tam olarak kontrol edemediğinin bir göstergesiydi. Çin'in en büyük kaygısı bu. Ekonomi, Bir Kuşak, Bir Yol, Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru, madenler v.s. bunların hepsi ikincil plan. İlk kaygısı, Afganistan'da olan bitenin kendi iç güvenliğini tehdit etmemesi. En öncelikli kaygı hem içte, hem bölgede güvenlik, güvenlik, güvenlik."


-ABD yeni dostu Taliban'ı Çin'e karşı kullanmak ister mi sizce? Bazı uzmanların 'ABD, Afganistan'dan çıkıp, Taliban'ı dünya nezdinde meşrulaştırıp, Taliban'ı Rusya, Çin ve İran'a bela ederek o bölgeyi istikrarsızlaştırmak istiyor' gibi bir fikir birliği var. Ne düşünüyorsunuz bu konuda?

"ABD'nin Afganistan'dan çıkmasının iki nedeni var. Birincisi güçlerini gerçekten artık Asya Pasifik, yani Çin'le rekabete odaklamak istiyor. Zaten Obama döneminden beri, ABD'nin odak noktası Asya Pasifik. Ama Afganistan ve Orta Doğu'da ki varlığı bu odaklanmaya engel oluyordu. Afganistan'dan çıkmak bu anlamda güçlerinin konsantrasyonunu sağlayacak. Afganistan'dan çıkmasından sonrada, kendisinden sonra Afganistan'da olanlardan kendisini sıyırmayı amaçlıyor. Bu sorunlarla baş etmekte, Çin, İran ve Rusya gibi bölge ülkelerine kalıyor. Ben bir ABD-Taliban dostluğu görmüyorum. ABD'nin bu işten sıyrılıp, çıkma çabası olarak görüyorum."


-Afganistan'da yaşanan gelişmeler kapsamında Türkiye'nin de Afganistan'da kurmaya çalıştığı bir denge var. Bunlardan biri de havaalanı meselesi. Türkiye'nin Afganistan'da kurmaya çalıştığı denge Çin-Türkiye ilişkilerini nasıl etkiler?

"Türkiye'nin, Afganistan nezdindeki planlarının, Çin için bir kaygı nedeni olduğunu düşünmüyorum açıkçası. Çin-Türkiye ilişkilerinde Afganistan doğrudan bir mevzu olmayacaktır. Dolaylı olarak Çin-Türkiye ilişkilerinin ana kırmızı çizgisi Uygur çizgisi. Bu bağlamda, Türkiye'nin Afganistan'da gösterdiği niyet beyanlarının, Çin açısından bir sorun olacağını düşünmüyorum. Aynı zamanda Çin tarafından yapılan hiç bir açıklamada, Afganistan denklemine Türkiye'nin sokulduğunu da görmedim."

-Ayırdığınız zaman için teşekkür ederim, iyi çalışmalar

"Teşekkür ederim , iyi çalışmalar dilerim..."

Dünya Haberleri