Uzmanlar, çocuk ve ergenleri sanal cinsel bağımlılıktan korumaları için aileleri ve eğitimcileri, dikkatli olmaları konusunda uyarıyor.
Çocukların ve ergenlerin internette geçirdiği sürenin artmasıyla, risklere bir yenisi daha eklendiğini ve yaygın eve kapanma uygulamaları insanlarda çok farklı sosyal ve psikolojik sorunlar ortaya çıkarmaya devam ettiğini dile getiren Altınbaş Üniversitesi Çocuk Koruma ve Bakım Hizmetleri Programı Başkanı Barış Tuncer bunlardan birinin de sanal cinsellik bağımlılığı olduğunu belirterek, "Bu interneti yoğun bir biçimde cinsel merak, ilişki ve tatmin amaçlı kullanmak, bu kullanım sebebiyle günlük işlevselliğin olumsuz etkilenmesi ve bu olumsuz etkilere rağmen bu kullanımı azaltamamak olarak tanımlanabilir" diye konuştu.
Çocuklar ve gençler savunmasız
Sanal cinsellik bağımlılığı konusunda en savunmasız yaş gruplarının çocuklar ve gençler olduğunu kaydeden Barış Tuncer, "Özellikle ülkemizde yapılan çalışmalar, çocukların istemeden karşılaşabileceği cinsel içeriklerin filtre programlarıyla denetlenmediğini ortaya koyuyor. İnternetin eğlence amaçlı ve bilinçsiz kullanımı, çocuk ve gençleri cinsel içerikli mesajlaşma, pornografi, çocukları cinsel amaçlı kandırmaya yönelik girişimler gibi risklerle karşı karşıya bırakıyor. Erken dönemde sınırsız bir cinsellikle karşı karşıya gelen ergenler için cinsellik, belirli bir süre sonra masum ve gelişim düzeyine uygun bir ilgi olmaktan çıkıyor. İnternette sürekli cinsel içerikli materyallerle meşgul olan gençler ise bir süre sonra bağımlı hale geliyor, bu nedenle psikolojileri bozuluyor, mutsuzlaşıyorlar" diye konuştu.
Her 100 çocuktan 14'ü maruz kaldı
Yapılan Avrupa Çevrimiçi Çocuklar Projesi anketlerinin sonuçları ile ilgili bilgi aktaran Tuncer, "Avrupa Çevrimiçi Çocuklar Projesi anketlerinin sonuçlarına göre, 9-12 yaş arasındaki çocukların yüzde 14'ü geçen bir yıl içinde cinsel içerikli (İnsanların çıplak olduğu veya insanları cinsel ilişki halinde gösteren) çevrimiçi görüntülerle karşı karşıya gelmiş durumda. Araştırmaya göre söz konusu çocukların yüzde 25'i internet kullanımını bir süreliğine bırakırken, çok az sayıda çocuk için filtre ve bağlantı ayarları değiştiriliyor" ifadelerini kullandı.
Türkiye'de sanal cinsel bağımlılık oranı yüzde 7,4
Tuncer'in verdiği bilgiye göre benzeri konudaki bir başka çalışmada, ergenlerin yüzde 42'sinin online cinsellik sitelerine girdiğini ve bunların yüzde 66'sının istemeden cinsel içerikli materyallere maruz kalma nedeniyle ortaya çıktığı görüldü. Bu durumun çocuk ve ergenlerin istemeden cinsel içerikli materyallerle karşılaşmasını kolaylaştırdığını, fiziksel ve hormonal gelişim nedeniyle cinselliğe ilginin arttığı bir dönem olduğunu belirten Tuncer, "Merak ve cinsel gelişim sürecinin etkisiyle bir süre sonra çocuklar ve ergenler sanal cinsel materyalleri bilinçli olarak kullanmaya başlıyor. Bir süre sonra ise kullanımda kontrol kaybediliyor ve takıntılı kullanım biçimleri görüşmeye başlıyor. Kontrol kaybı ve takıntılı kullanım ortaya çıktığında ise kendine veya başkalarına zarar verme, sosyal, akademik ve mesleki etkinlikler ile hobilere engel olacak şekilde cinsellikle meşgul olmak söz konusu oluyor. Türkiye'de yapılan bir araştırmada sanal cinsel bağımlılık oranı yüzde 7,4 olarak bulunmuştur" dedi.
Eğitimcilere düşen görev
Aile Danışmanı Barış Tuncer, çocuk ve gençlerin interneti cinsel merak, tatmin ve ilişki amacıyla kullanmalarının erken yaşta cinsel ilişkiye girme, cinsel istismara maruz kalma, sanal cinsellik bağımlılığı, mahrem görüntülerin internette paylaşılması, ergen gebeliği gibi istenmeyen sonuçlara neden olabildiğini söyledi. Ebeveynlerin bu konuda dikkatli davranmasının çocuk ve gençlerin sağlıklı cinsel gelişimleri açısından çok önemli olduğunu vurgulayan Tuncer, şöyle konuştu:
"İnternette pornografi kullanımın olumsuz etkilerinin ebeveynler ve eğitimciler tarafından anlatılması ve çocuk ve gençlerin cinsellik konusunda yaş ve gelişim düzeylerine uygun şekilde bilgilendirilmeleri gerekiyor."
Bilgisayara internet filtresi
Ebeveynlerin çocuklarını cinselliği yanlış öğreten sitelerden uzak tutmaları gerektiğini kaydeden Tuncer, "Ebeveynler bu konuda çocuklarıyla konuşmaktan çekinmemeli, onları cinsellik konusunda yaş ve gelişim düzeyine uygun şekilde bilgilendirmeli. Ebeveynler çocuklarının bilgisayarlarına mutlaka internet filtresi eklesinler ve bu filtre programlarını belli zaman aralıklarıyla güncellesinler. Çocukların internet geçmişini kontrol etsinler. Hangi sitelere giriyor, neler yapıyor, hangi dosyaları indirmiş, tüm bunlara bakılması, özellikle küçük çocuklar için çok önemli ve faydalıdır" diyerek aileleri uyardı.
"Çocuklara internetteki risklerden korunmayı öğretin"
Tuncer, internette karşılaşabileceği riskler hakkında bilgilendirilmesini önerdiği gençlerin bu konularda bilmesi gereken önemli noktaları şöyle sıraladı:
"Bir kişi internette seni rahatsız eden bir şey söylerse veya senden yanlış olduğunu bildiğin bir şeyi yapmanı isterse hemen çevrimdışı olmalısın ve bu durumu bize anlatmalısın. Aynı kişi yeniden seninle iletişim kurmak istediğinde, çevrimdışı olmalısın ve bu durumu hemen anne veya babana söylemelisin. Sanal ortamda cinsellik içeren materyaller gönderilirse çevrimdışı olmalı ve ailene bilgi vermelisin. İsim, adres, telefon numarası, okul ismi gibi bilgileri yabancı kişilerle paylaşmamalısın. Sanal ortamda tanıştığın kişilerden kesinlikle armağan kabul etmemelisin. Sanal ortamda tanıştığın bir kişi kendisini telefonla aramanı isteyebilir. Böyle bir şeyi kesinlikle yapmamalısın. Yaş sınırı bulunan sitelere girmemelisin."
DHA
Fotoğraf: AA