Buldan, grup toplantısında yaptığı konuşmanın büyük çoğunluğu kadın cinayetlerine ve kadına yönelik şiddete ayırdı. Buldan, "İktidarın sahiplerinin attığı kınama tweetleri yaşanan şiddeti ve sorumluluklarının üzerini kapatmaya yetmez. Kadın cinayetlerini kınıyoruz diyen iktidar temsilcileri İstanbul Sözleşmesi’ni ise kaldırmaya yeltenmektedir. Bu iktidar bir kadın düşmanıdır. İktidarın görevi kınama mesajı yayımlamak değil, cinayetleri önlemek ve faillerin en ağır şekilde cezalandırmasını sağlamaktır" ifadelerini kullandı.
İnsan Hakları Eylem Planı'nı da değerlendiren Buldan, "Siz önce mevcut Anayasa'yı ve yasaları uygulayın. İşkenceye, hukuksuzluğa bir an önce son verilmelidir. Çıplak Arama Yönetmeliği'ni çıkaran da bu iktidardır, 'çıplak arama yok' diyen de bu iktidardır" yorumunda bulundu.
Buldan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
"Kadınlar her zaman olduğundan çok daha fazla istihdam dışına ve güvencesiz alana itildi.
Erkek iktidarlarını sürdürmek için kadınları daha fazla yoksulluğa sürüklediler. Oysa dünya kadın emeği üzerine kuruludur. Bizler dünyaya ayakta tutan devasa emeğin görünür olması için yürüttüğümüz mücadelemizde kadınların döktüğü her damla alın terini savunmaya devam edeceğiz. HDP, sadece ve sadece halkın yanında saf tutan, kadınların yanında olandır. Kadının, emekçinin iktidarını kurmak için varız. Eşit, adil bir bölüşümü, işi, aşı bir avuç yandaş zengine değil halk ve kadınlar için sağlayacağımızı söylüyoruz.
"Adalet demeye devam edeceğiz"
Yaşamın her alanında yoksulluğa mahkûm edilen kadınlar için “Adalet” demeye devam edeceğiz. Pandemiyle beraber kadına yönelik erkek şiddeti arttırmıştır, her gün en az bir kadın erkekler tarafından katledilmektedir.
92 yaşındaki Hanım Pınarlı tecavüze uğradı ve katledildi, bu Türkiye açısından korkunç tablodur. Sorumlusu iktidardır. Defalarca kolluk kuvvetlerine başvurduğu halde, bir kadın, bir anne çocuğunun gözleri önünde sokak ortasında şiddete maruz bırakılmıştır.
İktidarın sahiplerinin attığı kınama tweetleri yaşanan şiddeti ve sorumluluklarının üzerini kapatmaya yetmez. İktidarın görevi kınama mesajı yayımlamak değil, cinayetleri önlemek ve faillerin en ağır şekilde cezalandırmasını sağlamaktır.
8 Mart’ta kadınların gerçekleştirdiği etkinliklere AKP polisinin müdahalesi, kadınların saçlarından tutup çekilmesi, LGBTİ+lara yapılan saldırılar, cezaevlerindeki çıplak aramalar kadın düşmanı politikalar odağının erkek devlet, erkek yargı sistemi olduğunu bir kez daha gösterdi.
92 yaşındaki ninenin vahşice katledilmesinin nedeni işte bu odaktır. Dilek Hatipoğlu’na yapılan çıplak arama işkencesinin nedeni bu odaktır. Kadın cinayetlerini kınıyoruz diyen iktidar temsilcileri İstanbul Sözleşmesi’ni ise kaldırmaya yeltenmektedir. Kadınları sokakta katleden erkek şiddet zihniyetinin kodları aynıdır. Bu iktidar bir kadın düşmanıdır.
Erkek şiddetini önlemek için güya ev hapsi ve elektronik kelepçe uygulamasını başlattılar. Elektronik kelepçeyi şiddet uygulayan erkeklere değil Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine, kadınlara, muhaliflere vurulan prangaya döndürdüler. Kadına şiddet uygulayan erkekler dışarıda.
Kürt kadınlara yönelik kolluk güçlerinin karıştırdığı suçların davalarına ‘gizlilik’ kararı uygulanması tesadüf değil. Kadına yönelik şiddet nasıl politik ise Kürt kadınlara resmi ellerden yönelen şiddet de özel bir politika olarak yürürlüktedir. Kürt kadınları da politiktir, bilinçlidir ve örgütlüdür.
İşlediğiniz bütün suçların hesabını hukuk ve siyaset zemininde tek tek soracağımızdan kuşkunuz olmasın.
AKP hükümetinin son günlerde çıkarmış olduğu yeni bir şeyle karşı karşıyayız. İnsan Hakları Eylem Planı’ndan bahsediyorlar. AKP hükümeti siz önce mevcut anayasası ve yasaları uygulayın. İstanbul Sözleşmesi, AİHM kararları uygulanmalıdır. Ondan sonra çıkıp bir eylem planından ve hukuk reformundan söz edebilirsiniz. Çıplak arama ayyuka çıkmış durumdadır.
Erdoğan bizzat kendisi Berfo Ana ile görüşmüştü. Aynı mücadeleyi yürüten anneleri tutuklamayı çalışıyorlar. İnsan Hakları Eylem Planı açıklandıktan sonra gaz kapsülü ihalesi açıyorlar. Biz bu iktidarın ne dediğini değil ne yaptıklarına bakarım. Dillerinde “insan hakları”, ellerinde kelepçe. Erkek iktidarına ve zulmüne kadınlar olarak son vereceğiz. Adaleti aranır olmaktan çıkarıp yaşanır hale getireceğiz. Nerede bir kadın kazanımı varsa iktidar bunu tehdit görüp kaldırmaya çalışıyorlar.
Kadınların birlikte fotoğraftan korkuyorlar. İki kadının bir araya getirilmesinden atılan tweet’den bile korkuyorlar. Kadınların ittifakından rahatsız oluyorlar. Eş başkanlık sistemini tasfiye etmek için her türlü hukuksuzluğu yaptılar.
İktidarın bütün çabası kadınların kazanımlarını geriletme çabasıdır. Kadınları hedef alarak kadınları sindirmeye çalıştılar. Eren Keskin, Şebnem Korur Fincancı ve Ayşe Buğra’yı hedef aldılar. Hiçbir kadını karalamak sizin haddiniz değil. Bu kadın arkadaşlarımızın her biri insanlık mücadelesi için birer ödül ve ışıktır."